darjeeling-head-122.jpeg

“Çayların Şampanyası” denilen Darjeeling Çay Ülkesinde havaalanından ayrıldıktan 5-10 dakika sonra dağ tepelerinden düzlüklere kadar uzanmış Darjeeling çay bahçeleri başlar. Görüntüsü harika! Uzaktan ağaçlar altında düzgün biçilmiş ‘bakımlı çim’ düzlüklerinin yaklaştıkça çay fideleri olduğu anlaşılıyor. Bu; orman, tarla ve bahçe karışımı bir manzarayı oluşturuyor. İnsan bu güzelliği görünce coşku ile arabadan atlayıp fotoğraf çektirmek için bir an bile tereddüt etmiyor! Onlarca, yüzlerce kadın tepelerinde şemsiyeleriyle tarlalardan çay topluyorlar.

Eski zamanlarda bir gelenek varmış: çay o zaman Himalaya’ların sadece çok yüksek tepelerinde yetiştirilirmiş.Şimdi de en kaliteli çay türleri tabii ki binlerce metre yukarıda yetişiyor. Zaten üzerinden uçakların inip-havalandığı tarlada yetişen ‘çay’ı kimse içmek istemez. İşte o zamanlarda çay toplama mevsiminde tarlaya sadece küçük, belli yaşa erişmemiş kızlar ayak basabilirlermiş.

Çay toplamak, hazırlamak ve içmek kutsal bir uğraşmış. Çünkü Darjeeling’in binlerce yıldır kutsal topraklarda yer aldığı biliniyor… Burada yetişen çay’ın enerjisi başka yerdekilere benzemediğinden, çay içme ritüeli de özeldir. İnsan çay içerken bedenine dokunan sıcaklığı ve rahatlatıcı tadını hissederken, aynı zamanda çay’ın verdiği şifayı de bilinçli olarak kabul etmelidir.

Tea-Estate-Darjeeling.jpg

Manevi hiçbir olguya inanmasak bile, bu çay’ın yetiştiği yamaçların, dünyanın en yüksek dağlarından gelen kar kokusu, en büyük miktarlarda bu dağlara düşen meteor tozu ile bezenerek, sağlıklı ve temiz olmanın getirdiği bir güç içerdiğini kolaylıkla kabul edebiliriz… İşte küçük kızların yalın ayaklarla bastıkları topraklardan, tertemiz elleriyle, özenle ve dua edercesine üzerine titreyerek her yaprağı koparılan çayın eski hikâyesidir bu...

Tabii ki, İngiliz kültürü ve işin içine giren büyük paralar bu kutsallığın izlerini epey azaltmış. Tarlalarda artık her yaştan kadınlar çalışıyor; ve onların ritüelik olarak bir anda dua etmedikleri her ne kadar şüphe götürmezse de; o dağlar yine aynı dağlar, bu yüzden bu çaylar hala eşsizliğini koruyor...

Himalaya eteklerinden yukarıya tırmanmaya başlayın. Çay tarlaları da yaklaşık 2.000 metre daha yukarıya doğru sizinle birlikte tırmanıyor ve orada çalışanların insan değil, dağ keçileri olması gerektiğini düşünmeye başlıyorsunuz. Bu zorlu, dik yamaçlarda çalışmanın zorluğu bir yana, buraya çalışmaya gelenlerin tarlalara nasıl ulaştıklarını bile hayal edemiyorsunuz! Ama buraya gelip de çay tarlalarını görmeden olmaz. Mutlaka görün.