Darjeeling ve Tiger Hill

Artık Darjeeling’deyiz ve denizden 2.134 metre yükseklikteyiz. Tibet dilinde “Darje” yıldırım ve “ling” yer anlamına geliyor. Yani Darjeeling, “yıldırım yeri”, “yıldırım ülkesi” demek.

Darjeeling bölgesinin toplam nüfusu yaklaşık 1,8 milyon kişi. Ülkede çok sayıda Tibetli ve Nepalli yaşamaktadır. Bu göçmenler genelde çay tarlalarında çalışıyorlar. Nüfusun %52’si çay sektöründe çalışıyor. Çay bahçelerinde çalışan kişilerin maaşları devlet tarafından ödeniyor. Maaşlarının yarısı nakit, yarısı ise kira, sağlık, eğitim hizmetleri ve gıda yardımı olarak veriliyor. Çay sektöründe çalışanların %60’ından fazlası kadın.

Darjeeling’te çay tarımı işinin dışındaki nüfusun %30’u turizm ile ilgileniyor. Çünkü özellikle son dönemde dağcılık ve terkking nedeni ile turist sayısı artmış. Yıllık turist sayısı yaklaşık 10.000 kişi civarındaymış. Hem doğası, hem de tapınakları ile enfes bir şehir. İngilizler döneminde burayı, yazlık mekân olarak kullanıyorlarmış.

Darjeeling, İngiliz sömürgesi olduğu dönemde, 1852 senesinde burada 22 tane çay bahçesi oluşturmuşlar. Bağımsızlıktan sonra ise, İngilizler bu toprakları 1947’de terk etmişler.

Günümüzde tamamı devlet tekelinde olan 86 tane çay bahçesi var. Rehberimiz şu an Darjeeling’in İngilizlere artık çay vermediğini söylüyor.

Darjeeling’de nüfus oldukça kozmopolit. Yaklaşık %60’ı Hindu, %20’si Budist, geri kalan %20’lik kısım ise Müslüman. Azınlık da olsa Hristiyanlar, Katolikler ve Jainler de bölgede varlık gösteriyorlar.

Otelimizi tepede yer alan Darjeeling Gym Khama Resort. Ve şehre tepeden bakıyoruz. Odalarda klima yok. Ama her odada şömine mevcut. 3$ karşılığında şömineyi yakıyorlar. Otelimiz eski bir konaktan çevrilmiş.

Akşam yemeğinde 4 kişi, tıka basa doyacak şekilde, içeceklerimizle birlikte yemeğimizi yedik. Dördümüzün ödediği toplam ücret sadece 13$ tuttu. (600 Rupi). Darjeeling’te de en fazla tüketilen besin maddelerinden biri mercimek. Kendi dillerinde mercimek’e “Dal” diyorlar. Çatal – bıçak yerine “Chapati” adını verdikleri ince ekmeği kullanıyorlar. Ancak çok lezzetli!

Otelde akşam yemeği sonrası elektrikler kesildi. Her yer zifiri karanlık oldu. 5 dakika sonra jeneratör devreye girdi ama 10 dakika geçmedi ki, jeneratör de arızalandı. Otel yönetimi tüm odalara mum dağıttı. Çünkü Darjeeling’de elektrik kesildi mi, biraz uzun sürüyormuş.

Darjeeling’i keşfe sabaha karşı 4’te başlayacağız. Sabaha karşı saat 3’te uyandık. Ancak bu saatte bile halen elektrikler gelmemişti, sadece otel değil tüm şehir zifiri karanlıktı. Bu durum bize, elektrik kesintilerinin ne kadar uzun sürdüğünü de kanıtlamış oldu. Evet, sabaha karşı 03:30 elimizde mumlar otelin lobisine gittik. Saat 04:00’te rehberimiz ve şoförümüz ile birlikte Tiger Hill’e gitmek için yola çıktık.

Darjeeling merkezine yaklaşık 11 km mesafede yer alan Tiger Hill, kentin en yüksek tepesi. Yüksekliği 2.590 metre. Manzarası muazzammış. Şehirde elektrik kesintisi olduğundan tüm yollar zifiri karanlık. Biz de bu virajlı ve dar yollarda kıvrıla kıvrıla gidiyoruz. Ancak şehir o saatte bile oldukça kalabalık. 4 çekerli araçlara doluşanlar, güneşin doğuşunu izlemek üzere tepeye doğru hareket ediyorlar.

Ancak tepeye 1,5 - 2 km kala trafik sıkışmaya başlıyor. Sabahın 4’ünde, dağın tepesinde ne trafiği diyebilirsiniz, biz de bunun cevabını tepeye çıkınca anladık. Darjeeling Town’un neredeyse 1/4’ü burada güneşin doğuşunu izlemeye gelmiş. Hal böyle olunca biz de park yerini, tepeye 1 km kala bulduk ve diğer birçok kişinin yaptığı gibi tepeye yürümeye başladık. Çoluk çocuk demeden herkes burada. Güneşin doğuşu ile aydınlanacak Himalayalar’ı heyecanla beklemeye başladık. Bu tepeden dünyanın Everest’ten sonra ikinci yüksek tepesi olan Kangchejunga çok net bir biçimde görünüyormuş. Diğer yönde de Everest’i görebiliyormuşsunuz.

Tepedeyiz ve diğer kişiler gibi biz de güneşin doğuşunu bekliyoruz. İnsanların heyecanını şaşkınlıkla izliyoruz. Hava -2, -3 derece civarında, çok soğuk. Ama kimse soğuğa aldırış etmiyor, bir festival havasında güneşin doğuşu bekleniyor. Güneş bulutların arkasından ışınlarını göstermeye başladığında izleyenlerden “Ooh, waw” gibi sesler geliyor. Biz maalesef hava çok bulutlu olduğundan bu manzarayı göremedik. Ancak manzarayı görememiş olsak bile bu kadar insanın bu soğukta, Tiger Hill’e sabahın köründe akın ediyor olması ve heyecanları da bambaşka bir manzaraydı.

Tiger Hill” yani “Kaplan tepesi” adını eski dönemde buralarda yaşayan kaplan sayısının bolluğundan almış. Ancak zaman içinde ağaçlar kesilmeye, binalar yapılmaya başlayınca kaplanlar da bu tepeyi terketmişler.

Tiger Hill, en kalabalık dönemini yılbaşında ve Hindu festivalleri döneminde yaşıyormuş. Biz gittiğimizde festival dönemi olmamasına rağmen çok kalabalıktı. Festival döneminde buradaki kalabalığı tahmin edemiyorum!

Gün ışıdı. Tepeden biraz yürüyerek aşağıya doğru iniyoruz. Sağda ve solda birbirine bağımlı Hindu Tapınaklarını (Mahakaa/Mandir) görüyoruz. Birçok Hindu tapınağına göre oldukça geniş ve temiz.

Ardından araba ile otele kahvaltı etmeye dönüyoruz. Kahvaltı sonrası saat 9:00’a kadar 1 saat kestirip tekrar yola çıkıyoruz. Bölgedeki oteller arasında en çok talep gören Little Tibet ve The Elgin Hotel'i konaklamak için düşünebilirsiniz. 

HÜSEYİN YILMAZ

Yazar Hakkında

HÜSEYİN YILMAZ

 1942 Sinop Ayancık doğumluyum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Mecburi hizmet nedeni ile Hakkari, Yüksekova, Siirt’te görev yaptım.