Efsanevi, bir o kadar da büyüleyici hikayeleri ile Kız Kulesi, İstanbul Boğazı’nın sembollerinden birisidir. Eminim hepimizin, Kız Kulesi ile ilgili duyduğu bir hikaye vardır. Sanırım en bilineni bir kralın güzeller güzeli kızını hapsettiği bir kule olarak bilinmesi. Hikayeye göre, bir kahin krala kızının bir yılan ısırması sonucu öleceğini söylemiş. Kızını deliler gibi seven kral, bu kehanete karşı çıkabilmek ve kızını koruyabilmek için bugünkü Üsküdar kıyısındaki küçük adacıkta bulunan kuleye kızını yollamış ve onun başka insanlar ile görüşmesini yasaklamış. Fakat yine de bu güzeller güzeli prenses, kendisine gelen bir meyve sepetinin içinden çıkan yılan tarafından ısırılmış ve ölmüş.
Eğer bu hikayeyi bilerek bir akşamüstü Üsküdar’dan geçiyorsanız Kız kulesini o akşam güneşinde bambaşka bir gözle göreceksiniz. Ancak hikayeler sadece bununla bitmiyor. ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ sözü yine bu hikayelerden biriyle bağlantılı. 8.yy da Battal Gazi adındaki bir Emevi askeri, adamlarıyla birlikte tam Kız Kulesi’nin karşısında kamp kurunca o zamanın imparatoru kızını ve hazinelerini Kız Kulesi’ne saklamış. Ancak askerleriyle kuleyi kuşatan Battal Gazi hem prensesi, hem de hazineleri alarak kaçmış.
Son hikaye ise, bir Romeo Juliet hikayesi gibi derin bir aşkı anlatıyor. Kız Kulesi’nin diğer ismi olarak ta bilinen, Laender Kulesi hakkında. Birbirlerine delice aşık olan Laender ve Hero boğazın iki farklı yakasında yaşıyorlarmış. Geceleri Laender, Hero’nun kuleye astığı lambaya yüzerek genç kızla buluşur, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte de yaşadığı yere dönermiş. Ancak bir gece rüzgarın uçurduğu lambayı takip eden Laender yönünü kaybedip boğulmuş. Aşığının öldüğünü öğrenen genç kız ise kuleden atlayarak canına kıymış.Hem romantik, hem de hüzün dolu hikayeleri olsa da Kız Kulesi İstanbul’a gelen herkesin ziyaret etmesi gereken bir yer bence.Bir kayanın üzerine oturmuş olan kulenin tarihi sadece 19.yy’a kadar gidiyor ama ilk bina olarak, M.Ö. 408 yılında Atinalı General Alcibiades tarafından Perslerin saldırılarını durdurmak için yapılmış. Sonrasında, Bizans döneminde I.Manuel Kommenoz buraya ufak bir kale inşaa ettirmiş. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı kale, Sultan I.Selim zamanında restore edilmiş. Bir dönem hapishane olarak ta kullanılmış.
Osmanlı zamanında çıkan yangınlardan kule de payına düşeni almış maalesef. 1719 senesinde çıkan yangın uzun süre kontrol altına alınamamış ve kule büyük ölçüde zarar görmüş. Günümüzdeki haline ise Sultan II.Mahmud tarafından getirtilmiş.
Değişik bir çok hikayeye konu olan kulenin görevleri sadece bunlarla da bitmemiş bir dönem Boğaz’dan geçen gemiler için gümrük istasyonu olmuş, Bizans döneminde İstanbul’un fethi sırasında savunma amaçlı kullanılmış. Hatta 1830 kolera salgını sırasında bir de karantina hastanesine dönüştürülmüş. Günümüzde ise enson 2000 yılında yapılan tadilat ile kafe, restoran ve boğazın inanılmaz güzelliğini seyredebileceğiniz bir nokta haline getirilmiştir.
Hem bu kadar hikayeye konu olan bir yer olunca, hem de bu kadar güzel bir yerde olunca, Kız Kulesi çekilen birçok filme de konu olmuş. Bond filmleri bilinen en ünlü filmler arasında yer alıyor.
Üsküdar Salacak’ta Kule’nin tam karşısından kalkan tekneler ile kuleye ulaşmak mümkün. Boğaz’ın diğer yakasından ise tekne seferleri Ortaköy ve Kabataş’tan sağlanabiliyor. Eğer bir yaz akşamı dostlarla ya da sevgilinizle keyifli bir akşam geçirmek istiyorsanız restoranında önceden rezervasyon yaptırarak gitmenizi öneririm. (www.kizkulesi.com.tr) 0216 3424747
Yazı ve Fotoğraf: Banu Demir