Gölbaşı’da Gezilecek Yerler

Hem tarihî hem de doğal güzellikleriyle gelen her ziyaretçisini etkileyen Gölbaşı’nda birçok gezilecek ve görülecek yer var. Tarihi milattan önce 3. yüzyıla kadar giden Gölbaşı birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bundan dolayı bir kısmı gün yüzüne çıkmış bir kısmı ise hala keşfedilmeyi bekleyen birçok höyük noktası bulundurmaktadır.

Gölbaşı’da Gezilecek Yerler

Mogan Gölü’nün yanı başındaki Gölbaşı ilçesi doğa severler için mutlaka gidilmesi gereken yerlerden biri. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin sınırları içerisindeki Eymir Gölü’nün de yanında bulunan Gölbaşı, Ankara’nın güzel noktalarından bir tanesi. Altında bulunan fay hatlarıyla potansiyel termal suya sahip olan Gölbaşı, Ankara merkezine sadece 20 kilometre uzaklıktadır. Aynı zamanda birçok höyüğe de ev sahipliği yapmaktadır.

MOGAN GÖLÜ

mogan-golu.jpg

Halk arasında Gölbaşı Gölü olarak da bilinen Mogan Gölü, 11 dereden gelen sularla beslenmektedir. Eymir Gölü’ne oldukça yakın olan Mogan Gölü geçmişte birçok kez yağışın artması sonucu bu gölle birleşmiştir. 2010 yılında iki göl arasına açılan regülatör kapakları sayesinde su taşkınlarının önüne geçilmiştir. Göl ve gölün etrafındaki doğal alan yaklaşık 160 farklı kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Çevre kirliliği nedeniyle bir dönem ev sahipliği yaptığı türleri kaybetmeye başlayan göl, sosyal tesislerin yapılması ve koruma altına alınmasıyla tekrardan zenginleşmeye başlamıştır. Gölün yanında piknik alanlarını, tenis kortlarını, futbol sahasını içeren bir tesis bulunmaktadır. Aynı zamanda tesis içinde birçok spor aktivitesinde bulunabilecek alan, seyir terasları, asma köprü ile gidilebilen bir ada da bulunmaktadır.

Mogan Gölü Efsanesi ve Diğer Bilgiler

Mogan Gölü veya yerel adıyla Gölbaşı Gölü, Ankara‘nın 25 km güneyinde, Gölbaşı ilçesinde bulunan bir göldür. Doğa parkı yaklaşık olarak 650.000 metre kare alan üzerine kuruludur. Bölgenin bitki örtüsü çoğunlukla otsu bitkilere sahip olsa da değişik yüksekliklerde ve nem oranları farklı bitki toplulukları bulunmaktadır. Ormanlık alanlar daha çok Eymir gölüne bakan dik yamaçlı platolarda ve yeni ağaçlandırma yapılan alanlarda bulunmaktadır. 1910 yılında oluşan aşırı yağışlardan Mogan ve Eymir gölleri yüzeyde birleşip tek göl halini almışlardır. Kıyıların etrafı tarımsal arazidir. Mogan Gölü’nde günümüze kadar 226 kuş türü bulunmuştur. Ayrıca burası özellikle dikkuyrukların ve Pasbaş patikaların dünyadaki önemli üreme alanlarından biridir.

Mogan Gölü'nde Neler Yapılır? 
Devamını Oku

Eymir Gölü

Gölbaşı ilçesinin kuzey tarafında bulunan Eymir Gölü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin sahip olduğu toprak sınırları içinde yer almaktadır. Tarih içinde su taşkınları sonucu birçok kez Mogan Gölü ile birleşen Eymir Gölü, açılan regülatör kapaklarıyla Mogan Gölü ile dönem dönem bağlanmıştır. Kışın gelmesi ve havanın soğumasıyla donmaya başlayan göl özellikle kışın oldukça ilgi çekmektedir.

Yaklaşık 4 metrelik bir derinliğe sahip olan göl, pek çok canlıya da ev sahipliği yapmaktadır.Aynı zamanda Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin de kürek takımına antrenman alanı olan Eymir Gölü birçok su sporu için kullanılmaktadır. Göl çevresinde çeşitli restoranlar ve büfeler bulunmaktadır.

Devamını Oku

KUŞ GÖZLEM ALANLARI

Hem Mogan Gölü hem de Eymir Gölü yıl içinde birçok kuşa ev sahipliği yapıyor birçoğuna da göç sırasında geçici konaklama yeri olarak görev görmektedir. Özellikle nesli tükenmekte olan kuşların konakladıkları noktalardan ikisi olan bu iki göl doğal yaşam alanları arasında önemli bir noktadadır. Sazlık alanları sayesinde de suda yaşayan kuşların tercih ettiği bu göllerin çevresinde kuş gözlem alanları kurulmuştur. Bu alanlara giderek hem doğal yaşamında kuşları ve değişik türleri gözlemleyebilir hem de o bölgede yaşayan canlılar hakkında detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Mogan Gölü kıyısında, kuş gözlem noktalarından birinde sadece burada yaşayan “yanardöner çiçeği” yani sevgi çiçeği de görülebilir.

ALTINÇANAK KÖYÜ

altin20.jpg

Eski adı Altunçanak olan köy, Kalkolitik Çağ’da farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Köyün çevresinde bulunan bazı höyükler bunu kanıtlar niteliktedir. Günümüze gelen kanıtlar 1700’lü yıllarda köyün göç yolu üzerinde olduğunu belirtmektedir. Ama höyüklerin gösterdiği kalıntılar köyün tarihinin çok daha geriye gittiğini göstermektedir. Köyde Ev Çeşmesi isimli çeşme dikkat çekmektedir. Çeşmenin üzerinde bir de yazıt bulunmaktadır. Bu yazıt gibi bir diğer yazıt Gökler köyünde bulunan yine bir çeşme üzerinde yer almaktadır. Köy etrafında yapılan bazı çalışmalarda ok uçlarına rastlanmıştır. Bu kalıntılar bölgede yaşanan savaşlardan kalma olabileceğini ihtimalini artırmaktadır. Bu savaşın Anadolu Selçuklu Devleti ile başka bir devlet arasında olduğu ve Anadolu Selçuklular’ın kazandığı düşünülmektedir. Savaş sonrası inşa edilen Beylik Kalesi’nin kalıntıları hala görülebilmektedir.

BAĞİÇİ KÖYÜ

Eskiden Zirve köyü olarak bilinen Bağiçi Köyü, bu adı şu an türbesine de ev sahipliği yaptığı Seyyid Yusuf Dede’nin yaptırdığı zaviyeden aldığı düşünülmektedir. Köyün kimler tarafından ve ne zaman kullanıldığı bilinmeyen bir höyük alanı bulunmaktadır. Köyden 1,5 kilometre uzaklıkta bulunan höyük kalıntıları bir tepe üstünde bulunmuştur. 1993 yılında yapılan araştırmalarda bir yazıt bulunmuştur. Yazıtta höyüğün adı Gavurkalesiolarak geçmektedir. Höyük içerisinde mimari bloklar ve taş sütunlar bulunmuştur. Bulunan seramikler höyüğün bulunduğu yerin Bizans ve İslamiyet Dönemi’nde kullanıldığı gerçeğini ortaya koymuştur.

BEYNAM ATATÜRK ORMANLARI

maxresdefault.jpg

Adını Bala ilçesinde bulunan Beynam köyünden alan Beynam Ormanları günümüzde Gölbaşı ilçesinde bulunmaktadır. Özellikle karaçamların ağırlıklı olarak oluşturduğu orman bölgenin en önemli doğal yaşam alanlarından birisidir. Karaçam dışında, meşe ve çam türlerinin de ağırlıkta olduğu ormanda birçok hayvan da yaşamaktadır. Özellikle keklik, kartal, doğan, dağ bülbülü ve karatavuk türleri ormanlık alanda bolca görülebilmektedir. 1966 yıkından beri koruma altında olan bölge 1978 yılından beri sit alanı olarak varlığını sürdürmektedir. Halka açık olan ormanlık alan, orman yürüyüşleri içinde kullanılabilmektedir. Gerekli bilgi kapısından alınabilir. Yürüyüş yapmak için uygun ayakkabı ve giysilerin yanınızda olduğuna emin olun.

TULUMTAŞ MAĞARASI

tulumtas-magarasi-turizme-kazandirilacak-9229708_o.jpg

Karayatak Tepesi’nde bulunan Tulumtaş Mağarası, Gölbaşı ilçesindeki İncek ve Tuluntaş köyleri arasında bulunmaktadır. 40 metrelik bir yüksekliğe sahip olan mağaranın 949 kilometrelik bir uzunluğu vardır. 1992 yılından keşfedilen mağara üçüncü dereceden sit alanı olarak korunma altına alınmıştır. Çevredeki ocaklarda yapılan patlama sonrasında bulunan mağaranın doğal bir girişi yoktur. Bir milyon yıllık geçmişi olduğu düşünülen Tulumtaş Mağarası aynı zamanda Türkiye’nin en büyük damlataşı mağarası olma özelliğine de sahip. Günümüzde mağaranın üzerinde bazı konutlar bulunmaktadır. Konut yapımına izin verilmemesine rağmen inşaat gerçekleşmiştir. Turizme açılması planlanan mağara için çalışmalar başlatılmıştır.

BEZİRHANE KÖYÜ

o_1c949a7ailo36j41erd890es6t.png

Köyün adının nereden geldiğine dair iki düşünce vardır. Bunlardan biri köy içinde bulunan Bezir Han’dan geldiği, bir diğeriyse Osmanlı Dönemi’nde kullanılan bezir isimli lamba yağlarının burada üretilmesinden dolayı bu ismi almasıdır. Köy içindeki Bezirhane Cami dikkat çekmektedir. Geç Osmanlı Dönemi’nde yapılan yapı eğimli kırma çatısı ve ana yapı taşı olan yığma ve seme taştan yapılmış olan cephesiyle dikkat çekmektedir. 2002 yılında 1. derece anıt eser olarak koruma altına alınmıştır. Aynı zamanda köye 2,5 kilometre uzaklıkta bir höyük alanı bulunmaktadır. Bulunan seramiklere göre höyük alanı İlk Tunç Dönemi’nde kullanılmıştır. Ancak yıllar içinde tahrip edildiği için geniş bir araştırma yapılamamıştır.

BEZİRHANE KALESİ

Tuemuelues-krepis-duvari-olarak-tanimlanabilecek-duvar-kalintisi.png

Bezirhane Köyünün 1 kilometre uzaklığında bulunan Bezirhane Kalesi, köy etrafını koruması ve gözlemlerinin yapılması için inşa edilmiştir. Kim tarafından ve ne zaman yapıldığı belirlenememektedir. Yine de Bezirhane Kalesi’nin günümüze gelen parçaları incelendiğinde Bizans Döneminden kalma olabileceği düşünülmektedir. Bölgede günümüzde tarım amaçlı arsalar bulunmaktadır. Bundan dolayı kalenin kalıntıları bir bütün şeklinde günümüze gelememiştir. Yine de iki parça halindeki 20 metre uzunluğundaki duvar kalıntıları ve sur kalıntıları görülebilmektedir. Kayalık bölmesindeyse kayaların oyularak şekiller verildiği görülebilmektedir.

BOYALIK NEKROPOLÜ

BN.jpg

Ev sahipliği yaptığı nekropol ile bilinen Boyalık köyü yapılan araştırmalara göre Roma Dönemi’nde yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. 2011 yılında 3. derece sit alanı olarak koruma altına alınan bölgede Boyalık Nekropolü dikkat çekmektedir. Köye yapılan su boru hattı sırasında bulunan kalıntılar bölgenin eskiden Nekropolis olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Eskiden Kaletepe olarak bilinen bölgede 32 tane mezar bulunmuştur. Roma Dönemi’nden kaldığı düşünülen bu mezarlardan sekiz tanesi urne tipi mezardır. Altısı kerpiç, bir tanesi pişmiş duvarlı ve on yedi tanesi de topraktan yapılmış mezarlardır. 2003 yılında 1. derece sit alanı olarak bölge koruma altına alınmıştır.