“Tüccarlar Limanı” Kopenhag

Hani bazı şehirler vardır, ilk gördüğünüzde havasından renginden ahenginden etkilenirsiniz, işte Kopenhag da böyle bir yer. Doğası, şehir planlaması, tasarım detayları, mimarisi çok etkileyici. Burası İskandinavya’nın kültür, sanat, eğlence merkezi. Kuzey ülkesi ama insanları güneyliler gibi sıcakkanlı. İnsan hakları ve düşünce özgürlüğünün gerçekten uygulandığı bir yer. Kentin adının kendi dillerindeki anlamı ise “tüccarların limanı”.

 
43 bin kilometrekarelik Danimarka’nın başkenti olan Kopenhag’da toplam ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 30’u, 1,7 milyon kişi yaşıyor.
 
Nyhaun Limanı
Kopenhag’ı keşfe başlamak için en doğru nokta Nyhaun Liman Bölgesi. Kopenghag’ın kalbi olarak tanımlanabilecek Nyhaun Limanı’nın her iki tarafında da 1350 senesine tarihlenen rengarenk evler yer alıyor. Bergen’e gitmiş olanların ilk görüşte burayı Hansa evlerine benzeteceklerinden hiç şüphem yok.
 
Kopenhag’da yapılan tekne turlarının da çıkış noktası olduğundan özellikle yaz aylarında burada neredeyse adım atacak yer olmuyor. Liman boyunca sıralanmış kafe ve restoranlarda bir şeyler yemek isterseniz biraz beklemeyi göze almalısınız.
 
Kopenhag’ın önemli turistik noktalarının çoğunu görebileceğiniz, hop on-hop off şeklinde çalışan teknelerle tur yapmak Kopenhag’da yapılması gerekenlerin başında yer alıyor.

Kanallar arasında dolaşırken kafanızı eğmeniz gereken bazı köprülerin altından geçeceksiniz. Kanal boyunca dizilmiş olan eski gemilerin bir kısmı aynı Amsterdam’daki gibi ev ya da ofis olarak kullanılıyor.
 
Bu tur esnasında Black Diamond (Kara Elmas) ve Opera binası göreceğiniz modern mimari örneklerinden daha dikkat çekici. Biraz güneş açtı mı, Danimarkalılar hemen kanal boyunca yer alan setler üzerinde güneşlenmeye çıkıyorlar.
 
Tüm ülkenin yönetim merkezi olan ana karadan hendeklerle ayrılmış Christian Adası mola vermek için ideal bir nokta. 15. ve 18. yüzyıllar arasında kralların ikamet ettiği Christiansborg Sarayı günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Eski sarayın bulunduğu meydana bakan diğer yapılar ise Parlamento Binası ve Bakanlıklar olarak kullanılıyor. Yine bu bölgede Holmens kanalının yanında yer alan Holmens Katedrali, II. Margrethe ve Prens Henrik’in 1967’de gerçekleşen düğünlerine ev sahipliği yapmasıyla ünlü.
 
Kopenhag’ın simgesi Küçük Deniz kızı
1913’te Edward Eriksen isimli bir heykeltraş tarafından yapılmış olan Küçük Deniz Kızı heykeli daha sonra Carlsberg biralarının sahibi tarafından satın alınarak Kopenhaglılar’a hediye edilmiş. Zaman zaman bu heykel sergilenmek üzere farklı ülkelere de gönderiliyor. Eğer şanslıysanız görebilirsiniz.


 
Etrafı kanallar ile çevrelenmiş olan Trek Roner Adası, kuşbakışı yıldız şeklinde görünüyor. Vaktiniz olursa keyifli bir yürüyüş için uğranabilir.
 
Amelienborg yani Amelien Sarayı ise tekneden inmenize değecek bir durak. 1794 senesinde Christiansborg’da, yani asıl kraliyet sarayında yangın çıkınca Kraliyet ailesi 1043 senesinde yapılmış olan Amelien Sarayı’na taşınmış. Günümüzde Danimarka kraliçesi halen bu sarayda yaşıyor. Danimarka, parlamenter demokrasi ile yönetiliyor olsa da sembolik olarak kral ve kraliçe var. Burada saat başı askerlerin nöbet değişim töreni yapılıyor. Ancak hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.


 
Sarayın karşısında yer alan Mermer Kilise olarak da bilinen Frederik Kilisesi kentin en büyük kilisesi. Kubbesi kentin birçok yerinden görülebiliyor.
 
Alışveriş için Strogetten Caddesi
İki kilometre uzunluğundaki trafiğe kapalı olan Strogetten Caddesi’nde yer alan sağlı sollu binaların tamamına yakını 18. yüzyılda inşa edilmiş. Bu binaların bir kısmı günümüzde cafe, butik ya da çeşitli mağazalar şeklinde hizmet veriyor.
 
Cadde üzerindeki en etkileyici mağazalardan biri Lego’ya ait. Bir şey almasanız bile içini gezip legodan yapılmış maketleri görebilirsiniz.


 
Guinness Dünya Rekorları Müzesi, üniversite, Vor Frue Kilisesi, seyyar satıcıların yoğunlaştığı Kultorvet Meydanı ve Rundetarn Astronomi Kulesi de yine bu cadde üzerinde.
 
Strogetten Caddesi’nin bitiminde yer alan Belediye Meydanı, Belediye Sarayı’na, Meclis Binası’na ve kentin en eski otellerinden biri olan Palas Otel’e ev sahipliği yapıyor. 1906’da yapılmış olan Belediye Binası’nın kulesi 106 metre yükseklikte.
 
Eğer daha önce başka bir şehirde gitmediyseniz “Belive or not Believe” (İster İnan İster İnanma) Rapley Bilim Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. 1893-1949 yılları arasında yaşamış olan Robert Rapley’in gezdiği yerlerden topladığı objeleri, resim ve videoları içeren müze özellikle seyahat severlerin çok ilgisini çekiyor.
 
Hepimiz ünlü “Kibritçi Kız” öyküsünü hatırlarız değil mi? İşte bu öykünün yazarı Hans Christian Andersen, Danimarkalılar için bir gurur kaynağı. Meydana yakın konumdaki heykeli önünde bir fotoğraf çektirebilirsiniz.
 
7’den 70’e herkes orada: Tivoli Bahçeleri
 26 eğlence parkuru, 32 restoran ve çok sayıda konser alanını bünyesinde barındıran Tivoli Bahçeleri, Kopenhag’ın en popüler yerlerinden biri. Eğer çocuğunuz varsa bir tam gün yalnız geziyorsanız en az yarım gün ayırmalısınız.

İçinde çok geniş yeşil alanlar, yapay göller ve nehirlerin olduğu parkta adrenalin sevenler için roller coaster gibi aktiviteler de mevcut. Biraz daha sakin bir şeyler denemek isterseniz, çimlere uzanıp tiyatro ya da konser izleyebilirsiniz. Parkın gündüzü kadar gecesi de keyifli. Işıklandırma oldukça etkileyici. Özellikle su, müzik ve ışık kullanarak yaptıkları gösteri kesinlikle kaçırılmamalı.
 
Mutlaka tatmak lazım
Kuzey Avrupa denince deniz ürünleri, Kopenhag denince ringa balığı akla geliyor ama tabii ki somon, tatlı su levreği, alabalık ve turna balığı da çokça tüketiliyor. Sipariş ettiğiniz balığın yanında ise bir Carlsberg sipariş edebilirsiniz. Danimarka’ya özgü bir diğer içecek ise “gammel dansk”.
 
Danimarkalılar çörek, kek, kurabiye işinde çok başarılı. Burada hamur işi yiyecekleri tatmak için Holm’s Bager’a uğrayabilirsiniz. 

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni