Dubrovnik Hakkında Bilinmesi Gerekenler

dubrovnik-512798_960_720.jpg

Eski adı Ragusa olan Dubrovnik kenti, Hırvatistan’a bağlıdır ve Adriyatik Denizi sahil kesiminde konumlanır. Orta Çağ zamanlarından kalma çokça tarihî eser barındıran bu şehre, her yıl milyonlarca ziyaretçi akın eder. Tarihî eserleriyle ünlü olan bu kentte geçmişin etkilerini görmek oldukça mümkündür. 1991 yılında Hırvatistan, Yugoslavya devletinden ayrılırken içeride oluşan çatışmalar yüzünden şehrin barındırdığı tarihî eserler oldukça zarar görmesine rağmen 2005 yılında UNESCO ile birlikte yapılan restorasyon çalışmaları sonrasında tekrar eski görünümüne önemli ölçüde kavuşmuştur. UNESCO, kentin tarihî olarak nitelendirilen alanlarını 1979 yılında Dünya Mirası olarak adlandırıp, korumaya almıştır. Dışardan bakıldığında şehir surlarla çevrili tarihî bir yapı gibi görünür. Plajıyla ve botanik bahçeleriyle ünlü Lokrum Adası’nı da içerisinde barındırır.

Türk kaynaklarında da resmi ismi Ragusa olarak geçen ve Adriyatik’in incisi olarak adlandırılan bu şehir, 1365 yılında Osmanlı himayesine alınmıştır. Napoleon Bonaparte döneminde ise çıkan savaşlar sonrasında bu şehir, 1808 yılında Fransa’ya bağlanmıştır. Kısa bir süre Fransa yönetiminde olan Ragusa, Viyana Kongresi sonrasında Avusturya yönetimine geçmiştir ve bu şehirdeki 443 yıllık Osmanlı yönetimi böylece sona ermiştir.

19. yüzyılda yapılan Opatija Grand Hotel ve Dubrovnik Hotel Imperial gibi iki tane lüks otel sayesinde şehrin turizmi gelişmeye başlamıştır. 1991 yılında şehir kuşatılmadan ve savaş dolayısı ile büyük hasarlar almadan önce Dubrovnik dünyanın en iyi 10 Orta Çağ duvarlı şehirleri arasındaydı. 1971 yılında savaştan korunmak için şehirdeki askerler çıkartılmış ve şehir demilitarize edilmiştir fakat sonrasında Sırplar tarafından kuşatılan bu şehir savunmasız kaldığı için oldukça zarar görmüştür.

Nüfus bakımından oldukça homojen bir yapıya sahip olan Dubrovnik’te nüfusun %90’ını Hırvatlar geri kalanını da Sırplar, Boşnaklar ve Karadağlılar oluşturur. Dini olarak çok büyük bir kitle kendisini Roma Katolik’i olarak tanımladığı için, nüfusun %84’ü Katolik’tir. Geri kalanları ise Müslüman, Ortodoks, Agnostik ve Ateisttir.

Akdeniz ikliminin özelliklerinin görüldüğü bu şehir Hırvatistan’ın gözbebeğidir. Şehirdeki tarihî yapılar oldukça zarar görmüş olsa da şehirde bulunan Sponza Sarayı günümüze kadar orijinalliğini koruyarak gelmeyi başarmıştır.

Bu şehri ziyaret ettiğinizde görmeniz gereken çok fazla tarihî yapı, sur, saray ve katedraller vardır. Akdeniz İkliminin etkileri görülen bu şehirde yazları oldukça sıcak geçer. Denize girmek ve tatil yapmak için bu şehre gidiliyor ise en uygun ziyaret tarihleri temmuz, ağustos ve eylül ayıdır. Tarihî bir gezi yapmak isteniyor ise de çok fazla sıcaktan bunalmamak için ekim, kasım ayları uygun olacaktır. Sonbahar aylarında yapılan ziyaretlerde şehir baştan sona gezilebilir ve tüm tarihî yerler incelenebilir. Diğer durumda yaz aylarının kuraklığı ve kış aylarının yağışı bu geziye engel olabilir. Ayrıca, haziran ve temmuz aylarında 2 önemli ve kültürel festival gerçekleştirilen bu şehirde bir müzik ve drama festivali olan, Rönesans ve Barok dönemlerini yansıtan Dubrovnik Yaz Festivali ve birçok kültürden oluşan kısa filmlere yer verilen Libertas Film Festivali katılmaya değerdir.

Şehre geldiğinizde konaklama yeri olarak Old Town bölgesini seçerseniz plajına yürüyerek gidebileceğiniz gibi bütün şehrin manzarasını izleyebileceğiniz bar ve restoranlara da oldukça kolay ulaşım sağlayabilirsiniz. Yaz aylarında oldukça kalabalık olan bu şehirde konaklama için çok fazla seçenek bulunsa da önceden rezervasyon yaptırmak daha uygun olabilir.

Gündüz vakitlerinde doğası ve tarihî güzellikleriyle dikkat çeken Dubrovnik, gece hayatıyla da fark yaratan bir Hırvat şehridir. Bu şehre geldiğinizde akşam saatlerinde bir kafede oturup Hırvat birası, ev yapımı şarap ya da kahve eşliğinde tarihî manzaranın tadını çıkarma fırsatı yakalayabilir, yerel halk ile birlikte güneşin denizden batışını seyredebilir, sahil konserlerine katılabilirsiniz.

Avrupa Birliği ülkelerinden biri olan Hırvatistan’da İngilizce oldukça yaygın kullanıldığından ötürü eğer İngilizce biliyorsanız dil konusunda pek bir sıkıntı yaşayacağınızı sanmıyoruz. Avrupa Birliği ülkesi olmadan önce çok fazla Türkiye’den ziyaretçi olduğu için bazı esnaflar halen biraz da olsa Türkçe bilmektedir fakat son zamanlarda Game of Thrones’un da etkisiyle ziyaretçi akımı hayli yoğun hale gelmiştir.

Bu şehre neredeyse bütün ulaşım şekilleriyle gelmek mümkün olduğundan şehir sıkça ziyaret edilir. Zracna Luka isimli bir havaalanı mevcut olmakla birlikte hem başka bir ülkeden hem de başka bir şehirden kara yolu ile gelen otobüsleri barındıran Autobusni Kolodvor isimli bir istasyonları da vardır. Ayrıca Gruz isimli bir liman bulunduran bu şehre birçok ülke ve şehirden deniz yolu ile ulaşmak da mümkün olmaktadır.

Tanıtım Videosu: