Ağva, Türkiye’nin Marmara bölgesi sınırları içinde yer alan fakat Karadeniz’e kıyısı olan Şile ilçesine bağlı bir kasabadır. Ağva, Latince "iki dere arasına kurulmuş köy" demektir. İstanbul'a yakın gezilecek yerlerden en güzelidir.Gerçekten de Ağva, Göksu ve Yeşilçay derelerinin arasında bulunur. Bu dereler Ağva’dan geçip Karadeniz’e dökülür. Yeşilçay balıkçı teknelerinin bağlandığı yerdir. Göksu kıyısında ise oteller bulunur. Derelerde kano veya deniz bisikleti ile gezinti yapılmaktadır. Ağva’nın nüfusu 2.500 civarındadır fakat yaz mevsiminde özellikle hafta sonları kasabanın nüfusu 15 bine yaklaşmaktadır. Ağva, Karadeniz kıyısında 3 kilometre uzunluğunda kumsala sahiptir. Doğal plajı ve doğa harikası yeşili, etrafında yer alan bakir koylar, adacıklar, ormanlarla doğallığın iç içe ve oksijen oranının çok yüksek olduğu bir bölgedir. Odunculuk ve balıkçılığın yaygın olduğu yörede Şile bezi el işlemeciliği ve üretimi de büyük gelir kaynağıdır. Son yıllarda çevreyi saran oteller ile turizm sektöründe de yerini almaya başlamıştır. Sadece İstanbul’un gürültüsünden uzaklaşıp kafa dinlemek isteyen yerli turistler değil başta Araplar olmak üzere yabancı turistler de son yıllarda Ağva’nın vaat ettiği huzuru keşfetmiştir.
Tarihte, Karadeniz’e yolu düşen her topluluk ve devlet Ağva’ya iz bırakmıştır. Milattan önceki yüzyıllarda belde ve yakınlarında yerleşim bulunduğuna dair kanıtlar ele geçirilse de yaşayan toplulukların kim olduğu hakkında net bilgi yoktur. Hitit ve Friglerin de bölgede yaşamış olduğu düşünülür. Sonrasında, Roma İmparatorluğu, Cenevizliler ve Bizans ve nihayetinde Osmanlıların izleri Ağva’da görülmektedir. Tarihi MÖ 7. yüzyıla kadar uzanan Ağva’da, Hititlere ve Friglere ait kalıntıları, ayrıca Roma ve Bizans döneminden kalan kilise kalıntılarını, mezar taşlarını görmek mümkündür. Ağva’da Cilalı Taş Devri’nden itibaren insanların yaşadıkları görülür. Engebeli yapısı nedeniyle yalnızca deniz ulaşımına açık olan Şile’nin ticaret merkezi olduğu da bilinir. Son kertede Ağva tarihi Şile tarihinden ayrı düşünülemez.
500 yıl Osmanlı İmparatorluğu himayesinde kalan yöre, 1. Dünya Savaşı sonunda Mondros Mütarekesi ile İngilizlerin kontrolüne geçmiş, sonra Kurtuluş Savaşı ile tekrar kazanılmıştır. Ağva’ya dair efsaneler arasında, MÖ 11. Yüzyıl’da Bitinlerden kaçarken on bin askerin saklandığı dev bir mağara olduğu söylentisi en ilgi çekici olanıdır. Bu mağaranın bugünkü Sofular Mağarası olduğu sanılmaktadır. Deniz Feneri’nin altında ise Truva hazinelerinin yer aldığı söylenir. Ağva’nın tarihine dair birçok efsane yöre halkı arasında hala dolaşır. Ağva'ya 14. yüzyılın ikinci yarısında Konya, Karaman ve Balıkesir'den gelen Türkmen boyları yerleşmiştir. Bugünkü Ağvalılar da hala aynı Türkmen boylarının çocuklarıdır.
Balık avlamaya meraklıysanız Ağva kıyıları sizin için biçilmiş kaftan. Burada balığa doyacaksınız. Karadeniz'e kıyısı olması nedeniyle burada her tür balık bulunuyor. Ağva'nın merkezindeki gözünüze çarpacak en önemli şeyler balıkçı tekneleri olacaktır. Balıkçılarla sohbet edebilir, çay içebilir hatta birlikte balığa bile çıkabilirsiniz. Yöredeki tesislerde de her zaman mevsimin taze balıklarını bulabilirsiniz.
Eşsiz doğasıyla keşfedilmeye hazır Ağva'da, yaz kış su sporları (dere kıyısında kano, deniz bisikleti) kış aylarında fitness, doğası itibariyle trekking (dağ yürüyüşü) ve avcılık yapabilirsiniz. Ormanda yürüyüş, koşu, bisiklet, kamping gibi aktiviteler için son derece uygun olan Ağva, yazın Karadeniz'in hırçın sularında serinlemek isteyenler için de ideal. Ağva’ya lütfen zevk için ceylan, kurt, çakal, yaban domuzu, tilki, sincap ve kuşları avlama amacıyla gitmeyiniz. Karnımızı doyurmak için balık avlamak meşru olabilir ancak zevk veya spor yapmak amacıyla hayvanları avlamanın eziyetten başka bir işe yaramadığını unutmayınız.
Temiz havayı buram buram solumak, romatizmalı hastalıklara iyi geldiği söylenen şifalı kumsalında yürümek, dere kıyısındaki restoranlarda lezzetli balıkları tatmak da Ağva'nın keyfine varırken ihmal etmemeniz gerekenlerdir.
Ağva ne kadar sakinliğiyle ve şehir hayatından kopmaya fırsat vermesiyle tanınsa da gece hayatına da sahip olan bir kasabadır. Gündüz dinlendiğiniz ve kendinizi dinlediğiniz kadar gece de müzik dinleyebilir ve dans edebilirsiniz. Ağva’da bir balık lokantasında taptaze balık ve mezeleri yiyebileceğiniz gibi akşam yemeğinden sonra bir gece kulübüne gidip eğlenebilirsiniz. Kısacası Ağva hem sükûneti hem eğlenceyi vadeden bir rotadır. Ağva’ya gittiğinizde hem doğayla baş başa kalabilecek hem dinlenebilecek hem de çok eğleneceksiniz. İşte bu yüzden mutlaka hayatınızda en az bir kez gidip Ağva’nın tüm sunduklarını deneyimlemeniz gerekir.
Tanıtım Videosu: