Ege Denizi’nin kuzeyinde yer alan ve Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada Çanakkale’nin bir ilçesidir. 286 km2 yüzölçümü ve 95 km kıyı şeridi uzunluğuna sahip Gökçeada bozulmamış doğası, huzurlu atmosferi ile seyahatseverlerin en çok tercih ettikleri tatil beldelerinden biridir. Tarihi boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapan Gökçeada’da günümüzde de farklı kültürlerin izlerini bulabilirsiniz. Antik Yunan döneminden itibaren İmroz ismi ile bilinen ada 1970 yılından sonra Gökçeada ismini almıştır. İmroz isminin kökeninin “Yüce Ana Tanrıça” anlamına gelen Imaura kelimesinden geldiği tahmin edilmektedir. Homeros’un İlyada destanında da adı geçen Gökçeada’nın deniz tanrısı Poseidon’un adası olduğuna yer verilmiştir. Hem Türklerin hem de Rum vatandaşların iç içe yaşadığı Gökçeada, Yunanlar tarafından Balkan Harbi sırasında işgal edilmiş, Çanakkale Savaşı’nda müttefiklerin karargâhı olmuştur. Sevr Antlaşması sonrasında İmroz’dan vazgeçilmesi için zorlansa da 22 Eylül 1923’te yapılan Lozan Antlaşması ile Gökçeada Türkiye topraklarına katılmıştır. 2017 yılı nüfus verilerine göre Gökçeada’da 8.769 kişi yaşamaktadır. 1960’lı yıllara kadar nüfusun çoğunluğunu oluşturan Rumlar çeşitli nedenlerden dolayı adadan göç etmek zorunda kalmış, 2010’lardan sonra Rum nüfusu yaklaşık 300’e düşmüştür. Adadaki yerleşik Rum nüfusunun çoğunu yaşlılar oluşturmaktadır.
Gökçeada’nın coğrafî yapısı oldukça engebelidir. Ada’nın %80’ine yakın kısmı dağlıktır. Volkanik kütlelerin yoğun olduğu adada lav kayaları, su altı mağaraları gibi jeolojik yapılar oldukça fazladır. Gökçeada içme suyu bakımından zengin potansiyele sahip nadir yerleşim birimlerinden biridir. Volkanik yapısı nedeniyle bol miktarda yer altı suları bulunan adanın birçok yerinde çeşmeye rastlayabilir, güvenle buralardan su içebilirsiniz. Güney sahillerinde Akdeniz iklimine sahip olan Gökçeada kuzey sahillerinde Marmara ikliminin etkisi altındadır. Yaz aylarında sıcak bir iklime sahip olsa da Gökçeada’nın en büyük özelliklerinden biri rüzgârın neredeyse hiç durmadan esmesidir. Poyraz ve lodos rüzgârları etkin olan adada yaz aylarında bunaltıcı bir sıcak yaşanmaz. Hatta yazın bazı günleri yağmurlu geçer.
Gökçeada ekonomisini yazın turizm potansiyeli belirlemekle birlikte geri kalan aylarda tarım ve hayvancılık en önemli gelir kaynaklarının başında gelmektedir. Ulaşımın zor olması nedeniyle sanayi bakımından geri kalmış olan Gökçeada’da halkın büyük çoğunluğu tarım faaliyetlerine yönelmiştir. Ada topraklarının verimli olması sayesinde kaliteli tarımın yapıldığı Gökçeada’da zeytinlik alanlar geniş bir yer kaplar. Gökçeada tam bir zeytin cennetidir. Gökçeada’yı dolaşırken adanın birçok yerinde sizi zeytin ağaçları karşılıyor. Sadece Gökçeada’da yetişen Ladolia zeytin ağaçlarından ağırlıklı olarak yağlık zeytin üretimi yapılarak kendine has kokusu ve nefis aroması ile sofralardaki yerini alır. Zeytin ve zeytinyağı dışında zeytinyağlı sabun üretimi de yaygın olarak yapılmaktadır. Adada Rumlardan kalma en önemli tarım faaliyetleri arasında bağcılık ve şarapçılık da ekonomiye katkı sağlamaktadır. Gökçeada’ya özgü şarap yapım teknikleri ile üretilen şarapları adada tadabilir, sevdiklerinize hediye olarak alabilirsiniz. Gökçeada bulunduğu konum itibariyle organik tarıma en elverişli yerlerden biridir. Bu sayede adadaki mevcut tarım alanlarının bir çoğu organik tarıma yönelmiş, Tarım Bakanlığı tarafından organik tarım için pilot bölge seçilmiştir. Kekik balı, peynir, süt, yoğurt, nar ekşisi, salça ve her türlü sebze-meyvenin organiğini bulabileceğiniz adada yemek yemenin keyfini çıkarabilirsiniz.
Gökçeada’da denize girebileceğiniz pek çok bakir koy bulunmaktadır. AydınlıkPlajı, YuvalıPlajı, Yıldızkoy, LazKoyu denizin tadını çıkarabileceğiniz koylar arasında yer alırken adanın devamlı rüzgârlı olması ile rüzgar sörfü ve kite surf’e de oldukça elverişlidir. Rüzgâr sörfü için Türkiye’nin en ideal yerlerinden biri olan Gökçeada sadece yerlilerin değil yabancı sporcuların da uğrak noktalarından biridir. Siz de adrenalin tutkunuysanız Aydıncık Plajı’nda yer alan rüzgâr sörfü kulüplerinden birine katılabilir, özel ders alarak bu zevkli sporu öğrenebilirsiniz. Gökçeada’da deneyimleyebileceğiniz aktiviteler bunlarla sınırlı değil. Türkiye’nin ilk ve tek Sualtı Millî Parkı Gökçeada’da bulunuyor. Zengin sualtı dünyasına sahip olan Gökçeada’da dalış yaparak koruma altında bulunan deniz canlılarını görebilir, unutulmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz.
2016’da Türkiye’nin 11 sakin şehrinden (cittaslow) biri olarak seçilen Gökçeada’da sabah kuş sesleri eşliğinde güne başlayabilir, tertemiz havası ve doğasıyla şehir hayatının getirdiği yorgunluğu kısa sürede üzerinizden atabilirsiniz. Deniz, kum ve güneş üçlüsünden sıkıldıysanız adanın birbirinden güzel köylerini dolaşabilirsiniz. Zeytinliköy, Bademli köyü, Tepeköy’de yerli halkla sohbet edebilir, Ege mutfağının parmak ısırtan lezzetlerini tadabilirsiniz. Türkiye’nin en batı ucunda yer aldığı için güneş en son Gökçeada’da batmaktadır. Kaleköy tepelerinde sevdiklerinizle birlikte eşsiz günbatımını izleyebilir, harika fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz. Gökçeada’ya yolunuz düştüğünde oğlak tandır, kılıç balığı, efibadem, sakızlı muhallebiyi denemeyi ve üstüne dibek kahvesi içmeyi sakın unutmayın.