Sivas İç Anadolu'nun doğusunda yer alan, Mezapotamya’dan gelen kervanların geçtiği tarihi İpek Yolu üzerinde yer alması nedeniyle tarihte önemli bir yeri olan ve ünlü Kral Yolu’nun da geçtiği büyük bir şehirdir. Sivas’ın nüfusu 2016 TÜİK verilerine göre 621.224’tür. Ayrıca Sivas, Türkiye'nin yüzölçümü açısından en büyük ikinci ilidir.
Sivas; kuzeyde Giresun, Ordu ve Tokat, doğuda Erzincan, güneyde Malatya, Kahramanmaraş, Kayseri ve batıda Yozgat illeriyle komşudur. Şehir, Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz ile Güneydoğu Anadolu bölgesi arasında arasındaki geçiş yolu üzerinde yer almaktadır. Özellikle 1930 sonrasında demiryolu ve karayollarının yapılandırılması sonucunda şehir, konum itibariyle ulaşım ağı üzerinde bir kavşak haline gelmiştir. Son yıllarda hızla gelişen havayolu taşımacılığı da Sivas’a ekonomik anlamda canlılık kazandırmıştır. Sivas Nuri Demirbağ Havalimanı Sivas şehir merkezine 22 kilometre mesafede olup, havaalanından kalkan özel servisler ile şehir merkezine kolay ulaşım imkânı sağlanmaktadır.
Sivas, Anadolu'nun yüksek platoları ve dağlık alanların arasında yer almaktadır. Şehrin ortalama yükseltisi 1000 metreninüzerindedir. Sivas Kuzey Anadolu sıradağlarının uzantısı olan Köse Dağları, Torosların kuzey kollarından Tecer Dağları ve İncebel Dağları, Akdağlar, Yama Dağı ile çevrelenmektedir. Şehirdeki düzlük alanlar ise Uzunyayla ve Meraküm platoları, ayrıca Kızılırmak, Kelkit, Çaltı vadileridir. Şehrin bitki örtüsüne can veren su kaynakları ise Kızılırmak, Kelkit Çayı,Tozanlı Çayı, Çaltı Çayı ve Tohma Çayı’dır.
Sivas isminin, şehrin antik adı olan “Sebastia” sözcüğünden türediği kabul edilmektedir. Sebastia Yunancada saygıdeğer ve yüce anlamlarına gelmektedir. Ayrıca isim Latincede Augustus kelimesinin karşılığıdır. Bu bilgi Pontuslar tarafından kurulan şehrin Roma İmparatoru Augustus’a ithafen adlandırıldığını göstermektedir. Sivas ismine dair bilinen bir diğer rivayete göre de, şehrin adı Farsçada “üç değirmen” manasına gelen “Sebast” kelimesinden gelmektedir.
Sivas'ın eski bir yerleşim yeri olduğu kabul edilmekle birlikte, şehrin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğuna dair kesin bilgi bulunmamaktadır. Bölgede 1927 yılında başlayan arkeolojik kazılarda bulunan höyük ve eski şehir harabeleri, Sivas'taki yerleşimin tarih öncesi Neolitik döneme kadar uzandığını ispat etmektedir. Özellikle Maltepe Höyüğü kazılarında ortaya çıkan kalıntılar yörede ilk yerleşmenin MÖ 2600'lerde başlayıp MÖ 2000'lere kadar sürdüğünü göstermektedir
Bölgede Etiler döneminde Sivas ve çevresinde savaşlar meydana gelmiş, şehir bu savaşlardan etkilenerek yıkılmıştır. Daha sonra Asur hükümdarı Sargon, MÖ 710 yılında Anadolu içlerine yaptığı bir akında Sivas’ı ele geçirmiştir. Sonrasında ise İran'dan gelen Medler bölgeye hâkim olmuştur. MÖ 550 yılında Persler bölgedeki Med egemenliğine son vererek Sivas'ı ele geçirmişlerdir. MÖ 332 'de iki kez Anadolu içlerine akın düzenleyen Makedonya Kralı Büyük İskender, her ikisinde de Sivas'ta hâkimiyetini sürdüren Persleri yenmiş bölgeye hükmetmiştir. Ancak fethettiği bölgelerde durmayan İskender’in yönetimi Makedonya subaylarına bırakması, bölgede keyfi yönetimlerin oluşmasına neden olmuştur. Bu durum karşısında ayaklanan halk tekrar Perslerin egemenliğine girmeyi kabul etmişlerdir. Bu dönemin sonunda ise Roma Kralı MS 17'de Sivas ve çevresini ele geçirmiştir. Böylece Sivas, Roma İmparatorluğu egemenliğine girmiştir.
1071' den sonra Anadolu’ya giren Türkmen güçlerinin etkisine giren Sivas bir süre Selçuklu etkinliğinde kalmıştır. 1243'te Kösedağ Savaşı'nda Selçukluları yenilgiye uğratan Moğol güçleri, Sivas'ı işgal etmişlerdir. Sonrasında İlhanlılar'ın, yerine vekil olarak bıraktığı Eretna Bey, İlhanlı yönetiminin taht kavgaları ile zayıflamasından yararlanıp, bölgede kendi beyliğini kurmuştur.
Kadı Burhaneddin, Eretna Beyliğini ele geçirmesi sonrasında Osman Bey'e yenilerek, ölmesi üzerine, Sivas'ta kentin ileri gelenlerinin isteğiyle Osmanlı egemenliği tanınmıştır. Osmanlı egemenliği süresinde eyalet merkezi haline gelen Sivas; Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde belirtildiği gibi dönemin en önemli eyaletlerinden biridir. Seyahatname’de şehirde 40 ilkokul, 1000 dükkân, 18 han, 40 kadar çeşmesi olduğundan bahsedilmektedir.
Sivas Türkiye'de Konya'dan sonra en çok Selçuklu eserinin bulunduğu şehirdir. Özellikle 13.yüzyıl'a ait Gök Medrese, Çifte MinareliMedrese ve Mavi Medrese dönemin çini sanatını inceleyebilmek için görülmesi gereken yerlerdir. Sivas’ın bir diğer simgesi olan Ulu Camii ise 1100 yılında inşa edilmiştir.
Sivas UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Divriği Ulu CamiiveDarüşşifası ile öncelikle tarih meraklılarını kendine çeken bir şehirdir. Bunun dışında çeşitli kültürlerin bir arada yaşadığı bu şehirde renkli ve şirin evleriyle Kemaliye ve dünyanın en büyük kanyonları arasında sayılan Karanlık Kanyon gibi pek çok görülmesi gereken yeri mevcuttur. Birçok özelliğiyle ziyaretçilerine benzersiz bir gezi alternatifi sunan Sivas, yeni misafirleri tarafından keşfedilmeyi bekliyor.
Tanıtım Videosu: