Tokyo’ya ilk kez 2008 yılı sonunda gitmiştim. Şehirde soğuk havaya rağmen yaklaşan yeni yıl sebebiyle tatlı bir heyecan ve her zamanki koşturmaca vardı. Mağazalardaki yılbaşı süslemelerine hayran kalmıştım.
Tokyo
5 yıl sonra sıcak ve aşırı nemli bir Eylül günü tekrar Tokyo’daydım. Bu kez tüm şehri Olimpiyat oyunları adaylığının heyecanı sarmıştı. 3 gün sonra açıklanacak olan sonuçlardan önce bir İstanbullu olarak Tokyo’da bulunmak ve şehri kıyaslamak benim için ilginç bir tesadüf oldu.
Tokyo’nun her yerinde 2020 adaylığı ile ilgili görseller var
128 milyon nüfuslu Japonya’nın başkenti Tokyo’da, 13 milyon insan yaşıyor. Alabildiğine büyük bir şehir. Uluslararası havalimanı olan Narita, şehir merkezinden 1,5 saat uzaklıkta. Hem yol uzunluğu hem de taksilerin pahalılığını göz önünde bulundurarak şehre taksiye atlar giderim diye düşünmeyin. Seyahat paranızın büyük kısmını taksiye ödersiniz. Hızlı tren, metro veya shuttlelar en uygun ulaşım yöntemi. Hatta shuttlelar (Airport Limousine) gideceğiniz otele kadar götürüyorlar. Tek yönü 3000 Yen yani 60 TL.
Tokyo otoyolları
Tokyo’da her gün rastlayacağınız manzara, işe gidip gelen kalabalıklar
Tokyo gibi hem konaklamanın hem de ulaşımın pahalı olduğu bir şehirde, uygun fiyatlarda konaklama bulmak için birçok otel seçeneğinin olduğu HRS’yi ziyaret edebilirsiniz.
Tokyo şehir sınırları içine girdiğinizde ilk dikkatinizi çekecek olan şeyler iç içe geçmiş yollar ve binalar ile bir tarafta monoray, diğer tarafta metro ve deniz ulaşımı. Şehir çok büyük ve kafa karıştırıcı görünse de son derece sistemli ve düzenli bir ulaşım ağına sahip. Metro hattı Tokyo’nun altını tamamıyla kaplamış. Bu kadar kalabalık olan bir şehirde trafik bizdeki anlamda hiç sıkışmıyor. Elbette yoğun olduğu saatler oluyor. Ayrıca Japonya’da trafik soldan akıyor. Araç kiralamak isteyenlere duyurulur.
Taksi pahalığından bahsetmişken Japon taksilerinden ve taksicilerinden bahsetmem gerekir. Taksilerin tamamına yakını Toyota ve Nissan’ın eski klasik modellerinden oluşuyor. Kapıları otomatik açılıp kapanan taksilerin koltuk başlıklarında beyaz bez kılıflar bulunuyor. Taksi şoförleri son derece kibar olmakla beraber hepsi beyaz eldiven kullanıyor. Kısa mesafe bile gidecek olsanız hiçbir şekilde tepkiyle karşılaşmıyorsunuz. Tek sorun yeterli İngilizce bilmedikleri için gideceğiniz yeri tarif etmekte zorluk çekebilmeniz.
Tokyo taksileri
Taksilerdeki beyaz koltuk kılıfları
Bu kadar ulaşım yeter! Artık biraz da şehirden bahsedeyim… Tokyo, ilk gittiğim zamanda beni büyülemişti. Modern binaları, yemyeşil parkları, kalabalık caddeleri, elektronik levhaları, farklı giyinen insanları, bir yanda batılı havası, diğer yanda da geleneksel yönleriyle bana gittiğim şehirler arasında en farklı geleniydi. İkinci gidişimde de hislerimde bir değişiklik olmadı. Hatta hayranlığım daha da arttı. Tokyo, eminim giden herkese aynı heyecanı verecektir.
Shinjuku
Tokyo restoranlarının vitrinleri
Kısa bir seyahat için Japon başkenti çok büyük bir şehir. Gezilip görülecek yerleri sınırsız. O yüzden mümkün olduğunca fazla vakit geçirmek ve şehri sindirmek gerekir.
Bir tura katılabiliyorsanız öyle yapmanızı öneririm çünkü şehri kısa zamanda İngilizce bilen birinin yardımıyla tanımak işinizi çok kolaylaştıracak. Yoksa kendinizi meşhur “Lost in Translation” (http://www.imdb.com/title/tt0335266/) filminde bulmanız mümkün. Mantığını anladınız mı, şehir içinde metro en iyi ulaşım yöntemi…
Shinjuku
Gezilecek yerlerin başında, saray kısmı halka açık olmayan İmparatorluk Sarayı’nın doğu bahçesi geliyor. Geleneksel Japon tarzındaki bahçe, özellikle bahar aylarında kiraz ağaçlarının çiçeklenmesi ve sonbaharda da yaprakların sararmasıyla muhteşem oluyormuş. Tokyo tam anlamıyla park ve bahçeler şehri. Koca gökdelenlerin arasında nefes alınabilecek birçok alan bırakılmış. Gezdiğimiz parklar arasında en güzel olanlarından biri içinde 300 yıllık bir çam ağacı ve deniz suyu ile doldurulmuş göletin bulunduğu “Hama-Rikyu” Bahçeleri.
İmparatorluk Saray Bahçesi
İmparatorluk Saray Bahçesi
İmparatorluk Saray Bahçesi
İmparatorluk Saray Bahçesi
Hama-Rikyu Bahçeleri
Hama-Rikyu Bahçeleri
Tokyo’yu yakından tanımanın bir başka yolu da “Hama-Rikyu” bahçelerinin hemen yanı başında yer alan “Hinode” limanından veya insan yapımı ada olan “Odaiba”dan feribota binip “Sumidagawa” nehri boyunca ilerleyip farklı 15 köprünün altından geçerek “Asakusa”ya gitmek. Asakusa, Tokyo’nun başlıca turistik bölgelerinden bir tanesi. Burada Tokyo’nun en eski ve en renkli Budist tapınağı olan “Kannon Tapınağı” bulunuyor. Tapınağın ön kısmında ise 200 metre uzunluğunda bir alışveriş sokağı yer alıyor. Sokakta hediyelik eşyadan Japonya’ya özgü yiyecek içeceğe birçok şeyi bulabiliyorsunuz.
Rainbow Köprüsü
Chuo-Ohashi Köprüsü
Tokyo Nehir Botları
Asakusa Alışveriş Sokağı
Tokyo’ya özgü hediyelik eşyalar
Kimonolar
Tokyo’ya özgü tatlılar
Tokyo’ya özgü hediyelik eşyalar
Kannon Tapınağı
Kannon Tapınağı
Kannon Tapınağı
Asakusa’ya 10 dakika uzaklıkta olan Sky Tree kulesi 2011 yılında tamamlanmış ve Japonya’nın ve dünyanın en yüksek kulesi unvanına sahip. 350 ve 450 metre olmak üzere 2 farklı gözlem katına sahip. Toplam uzunluğu ise tam 634 metre, 445 metredeki gözlem katı kulenin etrafında yürüyerek 450 metre yüksekliğe kadar çıkıyor. Buradan bulutların arasındaki devasa Tokyo’yu izlemek inanılmaz bir keyif. Kulenin birinci seviyesine çıkış 2000 Yen, en tepesine çıkış ise 1000 Yen. Tokyo’yu tepeden izlemek için diğer alternatifler ise Eiffel benzeri olan Tokyo Kulesi, Metropolitan Binası ve Rappongi Hills Gözlem Kulesi…
Tokyo Metropolitan Building
Sky Tree
Sky Tree
Sky Tree’den Tokyo
Sky Tree’nin cam zemini
Tokyo Tower
Sky Tree Gözlem Katı
Tokyo alışveriş açısından ilk akla gelen şehirlerden bir tanesi. Her markanın Tokyo’da mutlaka bir şubesi bulunuyor. Lüks alışveriş bölgesi “Ginza”. Bunun dışında son yıllarda popülerleşen “Rappongi” başta olmak üzere “Shibuya”, “Harajuku” ve “Shinjuku” her zevke hitap eden alışveriş bölgeleri. Özellikle Harajuku’da yer alan “Takeshita Sokağı” birbirinden ilginç kostümlerin satıldığı ve bu kostümlerle arzı endam eden Japon genç kızlarının bulunduğu ve de gençlerin yoğun olarak alışveriş yaptığı bir semt. Shibuya ve Harajuku arasında yer alan caddede birbirinden farklı yüzlerce tasarımcı mağazası bulunuyor.
Ginza
Elektronik malzeme düşkünlerinin gideceği yer ise “Akihabara”. Benim çok fazla karışık bulduğum çok katlı elektronik mağazalar bu semtte toplanmış. Ne ararsanız bulabiliyorsunuz. Ayrıca video oyun severler için her köşede oyun dükkânları bulunuyor. Burada Japonların anime karakterleri çok popüler.
Müze gezmek isteyenler için; The National Museum of Western Art, Royal Museum, Tokyo National Museum gibi müzeler Ueno bölgesinde toplanmış.
Harajuku
Takeshita Dori
Harajuku
Tokyo’nun eğlence hayatı şimdiye kadar gördüklerim arasında en farklı olanlarından. Eğlence deyince akla gelen bölge “Shinjuku” bölgesi. Sayısız bar, disko, kafe ve restoran bulunan ve Tokyo’nun en “yaramaz” bölgesi olarak kabul edilen bir semt. Robotların şov yaptığı barlardan striptiz kulüplerine, Japon tarzı gazinolardan aşk otellerine kadar her şey var. Son zamanlarda eğlence konusunda “Rappongi” bölgesi de “Shinjuku” ile yarışıyor. “Rappongi”yi daha çok yabancılar tercih ediyor. Japonya’da gece hayatı için en büyük sorun iletişim. Yanınızda mutlaka Japonca bilen birinin olması gerekiyor. Yine de Tokyo güvenlik açısından dünyanın en güvenli metropollerinden…
Kimonolu Japon Kızları
Tokyo’nun dışında bir yerlere gitmek isteyenler için de alternatifler bol. Mesela Fuji Dağı ve hızlı tren JR ile 2 saat uzaklıktaki Kyoto, zamanı olanların mutlaka gitmesi gereken yerlerden. Çocuklu ziyaretçiler için ise Disneyland, Tokyo’da güzel bir gün geçirmek için uygun olacaktır.
Tadında Seyahatler…