Antik Kent Aspendos (Belkıs Harabeleri)

Bazı insanlar ya da yapılar bulundukları yere damgalarını öylesine vururlar ki zamanla bir tek onların adı anımsanır. İşte Aspendos deyince pek çoğumuzun aklına sadece tiyatronun gelmesi de böyle bir şeydir. Oysa Aspendos, yörede Belkıs Harabeleri olarak da adlandırılan bir antik kenttir. Ama Anadolu’daki antik tiyatrolar içinde en görkemlisi ve mükemmel akustiği ile günümüzde de pek çok olması nedeniyle buradaki tiyatro Aspendos adı ile bütünleşerek kentten daha önemli kılmıştır kendini.

Fotoğraf

Aspendos, tarım ve ticaret kenti olarak tarih sahnesinde görünür. Side’den sonra bölgede gümüş sikke basmasıyla tanınan ikinci kenttir. Bergama kralı II. Attalos’un vasiyeti ile Romalılara devredilen kent, bu dönemde sanat merkezi olarak adından söz ettirir.

Ovadaki iki tepe ile Köprüçay arasında kurulu kent iki bölümden oluşuyordu. Yukarı kentten günümüze ulaşanlar agora, ticaret mahkemesi binası, çeşme, bouleterionun kalıntıları. Aşağı kentin izleri de tapınak, su kemerleri, hamamlar, stadyum da görülüyor.

Fotoğraf

Roma İmparatoru Marcus Aurelius zamanında (M.S. 161-180) yörenin yetiştirdiği mimar Zeno’ya yaptırılan ünlü tiyatro da kentin bu bölümünü süslüyor. Farklı kaynakların 15-30 bin kişi aldığını belirttiği tiyatro, sahne girişinin iki yanında yer alan Yunanca ve Latince yazıttan anlaşıldığına göre Crispinus ve Auspicatus adlarında iki kardeş tarafından tanrılara ve imparator ailesine sunulmuş.

İki katlı sahnenin heykeller ve yarım sütunlarla bezeli ön yüzü günümüze ulaşamamış. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaadin Keykubat da yapının ihtişamından etkilenmiş olmalı ki zamanında tiyatronun bir bölümünü saray olarak kullanmış.

Aspendos tiyatrosu, sadece döneminin uygarlığını günümüze aktarmıyor; aynı zamanda çeşitli konserlere sahne olan işlevsel yapısı ile de önem kazanmaktadır.