Kasımda Antalya Başkadır

Bazı şehirler yazla özdeşleşmiştir, deniz-kum-güneş üçgeninden ayrı düşünmekte zorlanırız. Antalya da birçoğumuz için öyle bir şehir. Ülkemizin turizm başkentini eşsiz plajları, masmavi denizi, iç açan doğası ve tabii kavurucu güneşinden ayrı düşünmek zor. Bu kez bir farklılık yapalım ve yaz şehri Antalya’yı sonbaharda keşfedelim istedik. Antalya’da geçirdiğimiz her an, bize kararımızın ne kadar doğru olduğunu anlattı.

Günün İlk Işıklarında Kaleiçi

Sorunsuz bir uçuşla sabah çok erken saatte varıyoruz Antalya’ya. Antalya’ya vardığımızda hiç vakit kaybetmeden şehir merkezine ulaşmak istediğimiz için havaalanında araç kiralamaya karar veriyoruz.

Birçok defa geldiğimiz bu güzel şehirde bu kez konaklama için seçtiğimiz yer Kaleiçi. Otel rezervasyonumuzla ilgili her şeyi önceden hallettiğimiz için içimiz rahat.

Odamıza geçmeden önce Kaleiçi sabahının tadını çıkarmaya ve güne güzel bir kahvaltıyla başlamaya karar veriyoruz. Antalya’nın tarih ve eğlence merkezi Kaleiçi’nin geceleri başka, gündüzleri başka güzeldir ama şehir henüz uyanıyorken burada olmak paha biçilemez güzellikte.

Biz de Kaleiçi’nin çiçek ve deniz kokan havasını bolca içimize çekerek bu dinginliğin tadını çıkarıyoruz. Keyif kahvelerimizi de içtikten sonra istikamet otel. Ama bu güzel Kasım havasında kapalı mekanlarda vakit geçirmeye hiç niyetimiz yok. Kısa sürede kendimizi yine Kaleiçi sokaklarında buluyoruz.

Kış Öncesi Güneş Depoluyoruz

Güneş bu coğrafyada her zaman olduğu gibi yine alabildiğine cömert, malum “winter is coming”, bu güzel havanın kıymetini bilmek gerek. J Biz de kendimizi Kaleiçi’nin daracık sokaklarında yürüyüşe veriyoruz. Geleneksel Antalya Evleri’nin en güzel örnekleri burada.

Açık havada olmanın zevkinden bir an feragat edin ve Suna & İnan Kıraç Vakfı’na ait Kaleiçi Müzesi’ni gezin deriz. Biz daha önceki gelişlerimizde birkaç kez gezdik ve hayran kaldık. Bizim gibi Antalya’yı bir de sonbaharda gezmeyi düşünenlere bir not daha; Kaleiçi dört yıldır Eylül ayında “Old Town Festivali”ne ev sahipliği yapıyor. Görülmeye değer bir festival. Kaleiçi’nin güzellikleri say say bitmez. Tarihi liman, Hıdırlık Kulesi, İskele Camii, Kesik Minare Camii, Yivli Minare, Saat Kulesi derken Üç Kapılar’ı da (Hadrian Kapısı) bolca fotoğraflayarak Kaleiçi’nden şimdilik ayrılıyoruz. Gece yine burada olacağız ama şimdi antik bir şehirle randevumuz var. :) 

Şehrin Yanı başında Bir Antik Kent: Perge

Fethiye Hisarönü’nden başlayan Likya Yolu, 555 kilometre boyunca devam ederek Geyikbayırı’nda bitiyor. Büyük çoğunluğu Antalya ili sınırları içerisinde olan Likya Yolu’nu takip ederek birçok doğal ve tarihi önem sahip yeri ziyaret etmek mümkün. Bu antik yol, yerli  yabancı birçok kişinin de ölmeden önce yapılacaklar listesinde. Biz iki günlük mini gezimize böyle bir çılgınlık koymadık elbette ama iflah olmaz gezginler olarak bir gün o yolu tamamlama hayalini kuranlardanız. Şimdilik Likya yolu üzerindeki Perge Antik Kenti’ne kadar uzanacağız. Tabii önce hafif bir öğle yemeği. Sabah kahvaltıyı sağlam yaptığımız için bunca yürümeye rağmen fazla aç değiliz. Perge’nin detaylarında kendimizi kaybedeceğimizi bildiğimizden her ihtimale karşı çantamıza su ve birkaç mandalina atıyoruz. :)

perge

Perge Antik Kenti, Antalya merkeze sadece 18 kilometre uzaklıkta. Özel araçla çok kısa bir yolculukla varabiliyorsunuz.

Sıcaklığın sadece kumsalda uzanmaya ve denize girmeye izin verdiği yaz aylarında antik kent gezmek pek de cazip olmuyor doğrusu. Sonbahar ayları ise böyle yerleri yorulmadan, doyasıya gezmek için en ideal havaları sunuyor. “Şehirden uzaklaşmayalım ama bir antik kent de gezelim” diyenler için Perge en uygun seçeneklerden biri bize kalırsa.

Aklımız Perge’de Kaldı

Helenistik zamanın en güzel şehirlerinden olan Perge, UNESCO Geçici Dünya Mirasları Listesi’nde yer alıyor. Zaten antik şehrin kalıntılarına ulaştığınız anda özel bir yerde olduğunuzu anlıyorsunuz. Perge, ayakta kalmış en büyük antik kentler arasında geliyor. M.Ö. 2. Asırda yapılmış Helenistik Kapı’nın yanına geldiğinizde, Antik Tiyatro’nun basamaklarında ya da Agora’nın ortasında durup etrafınıza baktığınızda binlerce yıl önceden bugüne dünyamızı zenginleştiren yapılara hayran kalıyoruz.

perge antik kenti

Antik kentin kapanış saatine kadar gezmeye devam ediyoruz. Artık gitme vakti geldiğindeyse aklımızın bir kısmı çok uzak bir geçmişte kalıyor.

Yine Kaleiçi…

Yine Kaleiçi’ndeyiz. Bu güzel semtin insanı içine çeken bir aurası var. Hem şehrin bu kadar içinde olup hem de her türlü gürültüden, kaostan bu denli uzak kalan bir yer, her yerde karşınıza çıkmaz.

Dönüş uçuşumuzu Pazar akşamına aldığımız için bu geceyi Kaleiçi’nde eğlenerek geçirmeye kararlıyız. Kaleiçi’nde herkesi memnun edecek çeşitlilikte bar, kafe, restoran seçeneği mevcut. Kaleiçi’nin sokaklarında aylak aylak gezinmek ya da seyir terasından Tarihi Liman’ı seyre dalmak, barlarda canlı müzik programının başlamasını beklerken yapılacaklar arasında… Biz de böyle yapıyoruz. Geceyi sonlandırma vakti geldiğinde zamanın nasıl bu kadar hızlı geçtiğine hayret ediyoruz.

Konyaaltı Sahili’nde Pazar Dinginliği

Geldik Antalya’daki hafta sonu tatilimizin son gününe. Bugünü Pazar gününe yakışır şekilde geçirmeyi kafamıza koyduk. Planımız Kaleiçi’nde deniz manzarasına dalarak yapacağımız miskin bir kahvaltı ve Konyaaltı’nda sahil çevresindeki kafelerde molalarla birkaç saate yayacağımız uzun bir yürüyüş… Sonra toparlanıp aracımızla havalimanına doğru yola çıkmamız gerekiyor.

Zamanın bazen durduğu, bazense akreple yelkovanının hızına şaştığımız ama nihayetinde ruhumuzu dinlendirip zihnimizi yeni manzaralarla doldurduğumuz bir hafta sonu tatilini daha tamamladık. Çantamıza saklanmış birkaç yaramaz mandalina ve portakalın kokusu burnumuza gelince bir kez daha anladık ki; sonbaharda Antalya tatili en doğru seçimmiş.

 

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni