Tarihi yapısı korunmuş çok Avrupa şehri gördüm ama 15. yüzyılda dondurulmuş da bugüne kadar hiç bozulmadan gelmiş bir şehir daha önce görmemiştim. Burası Brugge... Şehri gördüğünüzde burası boşuna UNESCO Kültür Mirası listesine girmemiş diyorsunuz. Tipik bir Ortaçağ kenti ama hiç kuşkusuz en romantik olanlarından biri.
Şehrin kanalları, tarihi binaları, kliseleri, meydanları muhteşem bir uyum içinde. Dünyadaki hiçbir savaştan ve kıyımdan zarar görmemiş. Bugünlere kadar gelip, güzelliğiyle büyülemesi de bundan işte.
Brugge Ortaçağ'da dünyanın dört bir yanından gelen ipek, kürk, halı, şarap ve meyve gibi ürünlerin işlek kanallara indirildiği önemli bir ticaret merkezi ve Avrupa'nın en varlıklı şehirlerinden biriymiş. 16. yüzyıl başında gerilemeye başlayan kent, sonraki dört yüzyıl boyunca düşkünlerevleri, dinsel kurumlar ve dantel endüstrisi, bölgenin tarihi ve kültürel mirasına dikkat çekmeleriyle birlikte şehirde kapsamlı bir koruma ve restorasyon kampanyası başlamış. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınan kentteki restorasyon çalışmaları, 2002 Avrupa Kültür Başkenti unvanıyla taçlandırılmış. Günümüzde yüz binlerce ziyaretçiyle bir turizm şehri olan Brugge zarif oteller, restoranlar ve barların yanı sıra, dünyaca ünlü sanat koleksiyonlarıyla da ziyaretçilerin gözdesi. Yürüyerek kolayca keşfedebileceğiniz kentin her köşesinde hoş bir sürprizle karşılaşabilirsiniz.
Brugge'a Ulaşım
Brüksel şehir merkezindeki tren istasyonlarından kolayca sağlanabiliyor. Yaklaşık bir saat süren yolculuk sonunda Brugge'desiniz. İki şehir arasında her yarım saatte bir tren bulabilirsiniz. Eğer bizim gibi Charleroi Havalimanı'na indiyseniz, buradan kalkan otobüsler ile direkt Brugge'e ulaşmanız mümkün. Yolculuk yaklaşık 2 saat sürüyor. Otobüs saatleri ve ücret bilgisi için Flibco sitesini inceleyebilirsiniz. Otobüs Brugge tren istasyonunun önünde sizi bırakıyor. İstasyondan 10-15 dakika yürüyerek şehir merkezine varabiliyorsunuz. Otobüsler de var ama ara sokaklarda kaybola kaybola meydana varmak en güzeli.
Şehrin Kalbinin Attığı Yerler
Şehrin iki büyük meydanı olan Markt ve Burg klasik Avrupa meydanlarında olduğu gibi şehrin kalbinin attığı noktalar. Noel pazarları, festivaller, konserler, yerel gösteriler hep bu meydanlarda kuruluyormuş.
Tarihi şehir merkezi, kent meydanı Markt Square, Belfry Çan Kulesi ve daracık merdivenlerini tırmanarak ulaşacağınız muhteşem seyir terası ve Kutsal Kan Bazilikası listenizde bulunsun. Dünyanın ikinci en uzun tuğla kulesine sahip olan ve içinde Brugge Madonnası olarak bilinen Michelangelo'nun mermerden yapılma "Madonna ve Çocuk" heykeli de bulunan Church of Our Lady Kilisesi ise gerçekten çok ilginç. Burg alanı, Beguinage Manastırı, Çikolata Müzesi, meşhur bira fabrikası Brouwerij De halve Maan ve Aşk Gölü olarak tanımlanan Minnewater görülmesi ve gezilmesi gereken başlıca yerlerden.
Buraya kadar her şey çok güzel, hatta muhteşem. Brugge tam bir masal şehri, daha ne olsun derken ara sokaklardan size buram buram çikolata ve waffle kokuları gelecek. İşte o anda şehir hafızanıza kokusuyla imzasını atıyor ve büyüleniyorsunuz.
Burg Meydanı
Brugge'ün tarihi, Reie Nehri kıyısındaki bataklık alanda bir iç kalenin inşa edildiği 10. yüzyıla uzanır. Kale günümüze ulaşamasa da, aynı yerdeki Burg yüzyıllar boyunca kentin merkezi olmuş. Meydandaki en etkileyici bina, Brugge'ün uluslararası bir ticaret merkezi olduğu dönemlerden kalma klasik bir geç Ortaçağ yapısı olan Stadhuis, yani belediye sarayıdır. Meydan, kente eşsiz atmosferini kazandıran göz alıcı yapılarla çevrili; farklı dönemler ve çeşitli mimari tarzları yansıtan bu binaları ziyaret etmek şehrin pek çok gizemini açığa vuracaktır.
Stadhuis
Ortaçağ Avrupası'nın en etkileyici dindışı yapılarından biri olan Stadhuis, Brugge'ün Ortaçağ'daki saygın konumunun mükemmel bir ifadesi gibi. 13. yüzyılda yapılan Alevli Gotik bina, 19. yüzyıl sonlarında büyük ölçüde restore edilmiş.
Blinde Ezelstraat
Burg Meydanı'nın bir köşesinden meydanın dışına açılan sokak; Blinde Ezelstraat, Stadhuis ile Oude Civiele Griffie'i bağlayan kemerin altından geçer. Kör Eşek Sokağı takma adı, yakınlarında yer alan ve ucuz biralarıyla bilinen tarihi hanlar ile ilgiliymiş.
Markt Meydanı
Brugge'ün ana pazaryeri, kalkanduvarlı tarihi lonca binalarının çevrelediği orijinal tasarımını büyük ölçüde korumuş. Günümüzde de kentin başlıca buluşma adresi olan Markt'ta çarşamba sabahları büyük bir pazar kuruluyor ve Aralık ayında ise buz pateni pistiyle küçük bir Noel pazarı kuruluyormuş.
Belfry
Brugge'ün Ortaçağ'dan kalma yapıları ve dar sokaklarının nefes kesici manzaralarını seyretmek için 366 basamak tırmanmayı göze alıyorsanız Markt Meydanı'ndaki çan kulesi Belfry'un tepesine tırmanabilirsiniz ya da bizim gibi kuleyi aşağıdan izleyebilirsiniz. Kuleye çıkmak için ise 7 EUR ödemeniz gerekecek.
Kulenin tepesinde 1748 tarihli mekanik bir aksamın vurduğu 47 çan var. Çanlar, zangoç tarafından aşağıdaki bir klavye yardımıyla da çalınabiliyor. Kentte, zangocun Brugge'ün en yüksek maaşlı memuru olduğuna dair bir şehir efsanesi dolaşıyormuş :)
Steenhouwersdijk ve Gronerei
Burg Meydanı'nın güneyinde, Ortaçağ köprüleri ve gökyüzünün yansıdığı sakin sularıyla Brugge'ün en güzel kanallarından biri uzanır. Bu noktada, Steenhouwersdijk (duvarcı rıhtımı) ve Gronerei (yeşil kanal) adını alır.
Pitoresk kanalın kıyısında 1714 yılından kalma De Pelikaan Düşkünlerevi yükselir. Bu tarihi bina, adını bir Hristiyan yardım kuruluşunun simgesi olan pelikanlardan almış.
Onze-Lieve-Vrouwekerk / Our Lady Church
Our Lady Kilisesi'nin yüksek çan kulesi Brugge siluetinin önemli bir unsurudur. Karmaşık mimarisiyle dikkat çeken yapının cephesi Scheldt Gotik olarak bilinen gösterişsiz tarzın güzel bir örneğidir. İnşasına 1220 yılında başlanan cephenin tamamlanması iki yüzyıldan fazla sürmüş. İç mekan ise heykeller ve barok süslemeler ile birlikte tarzını yansıtmış.
Our Lady Kilisesi, Kuzey Avrupa'daki en önemli sanat hazinelerinden birini barındırıyor; Michelangelo imzalı Bakire Meryem ve Çocuk İsa heykeli, sanatçının henüz hayattayken İtalya dışına çıkarılan tek eseri.
Begijnhof
1245-1928 yılları arasında bir beguine'ler (düşkünler) topluluğunun barındığı bu sığınma evi, huzurlu atmosferiyle Brugge ruhunu en iyi yansıtan mekanlardan biri. Ağaçlıklı bir parkın çevresinde 17. yüzyılda inşa edilmiş mütevazı evler olarak sıralanırlar.
Tekne Turu
Brugge oldukça küçük bir yer ancak son derece keyifli. Vazgeçilmez turist etkinliklerinden biri sayılan kanal turu, kentte ilk yapmanız gerekenlerden. Burg Meydanı'ndan kalkan teknelerle sadece kanallardan görebileceğiniz harika manzaralara denk geliyorsunuz. Yaklaşık 30 dk süren bu tur ücreti kişi başı 8 EUR. Tur sırasında bir yandan bu güzelliklerin fotoğrafını çekeyim, bir yandan da manzarayı seyredeyim darken epey zorlanıyorsunuz. Eski binaların arasında teknelerle seyretmek ve yosun tutmuş köprülerin altından geçerek üstünüzdekileri selamlamak için şehirde geçireceğiniz günü iyi organize etmelisiniz. Teknelerde yer kapmak için uzun kuyruklardan kurtulmanın yolu erken saatleri tercih etmeniz olacaktır.
Kanal gezisinin bitiminde, kıyıda size bekleyen faytonculara dikkat. Size şehri gezdirmek için bir anda üstünüze üşüşebilirler. Benim önerim şehri yürüyerek gezmeniz olacak.
Şehrin Turistik Simgeleri
Belçika'nın her şehrinde olduğu gibi Brugge'de de çikolatanın büyüleyici çeşitleri size baştan çıkarıyor. Fakat şehrin estetiği, çikolataların tadına olduğu gibi dükkanları dekorasyonuna da yansımış. Tarihi dokusu korunmuş birbirinden şeker dükkanların hepsine girip bir şeyler almadan çıkamıyorsunuz.
Belçika çikolataları dünyada haklı bir şöhrete sahiptir. En kaliteli kakao çekirdeklerini kullanan ve elini asla korkak alıştırmayan üreticiler, içi dolu çikolataların seri üretimine olanak tanıyan yollar da geliştirmişler; bunun sonucu, çikolata tutkunlarını memnun edecek hem mükemmel hem de hesaplı çeşitlerdir.
Brugge'ün bir diğer turistik simgesi de danteller. Sadece dantel ürünler satan onlarca mağaza görebilirsiniz. 19. yüzyılda Belçika'da pek çoğu sefalet içinde yaşayan on binlerce dantel ustası varmış. Yüzyılın ortalarında dikiş makinasının icat edilmesiyle elişlerinin pabucu dama atıldı. El yapımı kaliteli bir dantel satın almak istiyorsanız, turist tuzaklarına aldanmayın ve bildik bir dükkana göz atın; orjinal ürünlerin çok pahalı olduğunu unutmayın.
Tenten tutkunları Belçika'da meraklı kahramanın maceralarına ortak oldukları çizgi romanların yanı sıra, tişörtler, küçük biblolar, bilgisayar oyunları, kartpostallar, cep telefonu kılıfları, anahtarlıklar, kırtasiye malzemeleri ve kupalar gibi Tenten'in Maceraları'na dair akla gelen hemen her şeyi bulabilirler. Kaliteli ve orijinal ürünlerin çok pahalı olacağını şimdiden söylemeliyim.
Belçika Mutfağı
20. yüzyıl başında Belçika'da 3200'den fazla bira imalathanesi bulunuyormuş. Bu sayı günümüzde 100 civarına düşmüş ama birahanelerde hala çok çeşitli biralar sunuluyor, en ünlü yerel biralar ise hala manastırlarda üretiliyormuş. Her bira çeşidinin kendi özel bardağı ile servis edilmesi benim en çok hoşuma giden şey oldu.
Beer Wall - 2be15. yüzyıl tarihli bir binadan dönüştürülen bir bira dükkanı olan 2be'nin girişinde uzun bir bira duvarı bulunuyor. Cam vitrin içinde bilinen bütün Belçika biraları ve servis edilen bardağı ile beraber servis ediliyor. üst kattaki bar ise kanal manzarası eşliğinde bira içebileceğiniz en güzel mekanların başında geliyor.
Belçika usulü patates kızartması dünyanın en iyisidir. İki kere kaliteli yağda kızartılan kalın patates dilimleri altın sarısı bir renk alıyor. Kızartmanın dışı çıtır içiyse yumuşacık. Neredeyse her ana yemek ile beraber servis edilen patates kızartmaları, her köşe başında minik dükkanlarda atıştırmalık olarak da satılıyor. Özellikle kanal manzarasına karşı bir kap patates yemek çok keyifliydi.
Kabuklu deniz ürünleri Belçika mutfağında önemli yer tutar. Şehirdeki bütün restoranlarda midye-patates servis ediliyor. Büyük bir tencere içinde servis edilen marine edilmiş midyeler gerçekten çok lezzetli ancak bir büyük tencerenin bir kişi için fazla geleceğini şimdiden söyleyebilirim, en güzeli bir tencere isteyip 2 kişi paylaşmak olacaktır. Restoranlarda 20-25 EUR arasında bulabilirsiniz.
1 tam günden biraz fazla vakit geçirdiğimiz Brugge'da gerçekten çok keyifli zaman geçirdik, yedik içtik ve gezdik. Belçika yolcuğu yapacak olan herkese Brugge için vakit ayırmasını tavsiye ederim.