Bulgaristan'ın Karadeniz sahilinde şirin mi şirin yarımadası Nessebar. Yaz aylarında yüzlerce turisti ağırlayan bölge Mart başında sessizliğe terk edilmiş. Burgaz'a 30 kilometre uzakta, küçük kayalık yarımada üzerine kurulu Nessebar, Avrupa'nın en eski yerleşim yerlerinden birisi. Ortaçağ mimarisinin örneklerini görebildiğimiz bölgede, bu özelliğiyle aynı zamanda arkeolojik öneme sahip bir tatil merkezi.
Nessebar, 1956 yılında arkeolojik ve mimari özellikleriyle kültürel miras anlamında önemli bir yer olarak kabul edilmiş. Bölgedeki kültürel anıtlar UNESCO tarafından 1983 yılında tescil edilmiş.
Nessebar’ın sahili olan Sunny Beach, Bulgaristan’ın en çok bilinen tatil bölgesi. Toplam uzunluğu 4 kilometre olan plaj, yaz aylarında kalabalık tatilcileri ağırlıyor. Nessebar’ı uzaktan ilk gördüğümde aklıma hemen Amasra geldi. Mimari benzerliği olmasa da yerleşim özellikleri bakımından benzer izler taşıyor. İkisi de Batı Karadeniz’de ve ikisi de bir yarımada üzerine kurulmuş.
Nessebar’ı ana karaya yaklaşık 300 metre doldurulmuş yol bağlıyor. Alt tarafı taştan üstü ahşaptan oluşan binalar günümüze kadar korunarak gelebilmiş. İngilizlerin oldukça rağbet ettiği hatta yazları işletmecilerin çoğunu oluşturduğu biliniyor.
Yarımadaya ilk adımımızı attığımız anda antik kentle karşılaşıyoruz. Kuruluş öyküsü M.Ö. 600 yılında başlayan bölgede, ahşap evlerin büyük bir çoğunluğunu Osmanlı mimarisi oluşturuyor.
Her sokakta bulunan galerilerde resimler veya geleneksel el işçiliği ürünleri sergileniyor. Genç Bulgar sanatçılarının elinden çıkmış inanılmaz güzel tablolar çok ucuza satılıyor. Bu butik kasabayı gezerken sağda solda Nessebar resimleri yapan sanatçılara rastlamak en olağan görüntüler arasında. Resim dışında takı ve danteller de dikkatimizi çekiyor.
Sahile doğru indiğimizde çılgınca karaya vuran Karadeniz ile karşılaşıyoruz. Biraz denize paralel yol alıyoruz. Sahilde barlar ve yazlıklar sessizliğe bürünmüş baharı bekliyor. Manzaranın güzelliğinin karşısında yazın sahilde buz gibi içeceğimizi yudumlarken keyfimizi düşünemiyorum.
Tekrar sokak aralarına sokuluyoruz. Birkaç açık kafeye rastlıyor, hatta açlığımıza son vermek için birine yerleşiyoruz. Denize karşı manzarada siparişimizi veriyoruz. Sıcak ve samimi bir şekilde karşılandığımız işletmede servisler biraz yavaş. Tabaklar oldukça dolu geliyor. Sipariş verirken dikkat etmenizi öneririm. Porsiyonlar 2 kişilik büyüklükte! Ne yerseniz yiyin lezzetli. Yemekten sonra yavaş yavaş ayrılık vakti geliyor. Bu güzelliğe veda ederek, Balçık'a doğru ilerliyoruz.
Otantik görüntüsü, temiz ve oldukça uygun kafeleri, restoranları, güler yüzlü garsonları ve esnafı ile Nessebar, UNESCO Kültür Mirası içinde yer almayı fazlasıyla hak ediyor. Üstelik yeşil pasaportu olanlar için hafta sonu gidilecek kadar da yakın. Sınıra sadece 123 kilometre uzakta olan Nessebar, keyifli bir hafta sonu geçirmek isteyenler için ideal bir seyahat noktası.