Adını kıyısında bulunduğu Cenevre Gölü'nden alan şehir, nüfus olarak Zürih'ten sonra İsviçre'nin ikinci büyük şehridir. Cenevre finans merkezi olması, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'ne (CERN) ve Birleşmiş Milletler'e ev sahipliği yapması ile ön plana çıkıyor. Şehrin içinden Rhone ve Arve nehirleri geçiyor. Alpler ve Jura Dağları arasında ve Cenevre Gölü'nün kıyısında yerleşmiştir. Para birimi İsviçre Frangı (CHF) ve değeri yaklaşık 3 TL'dir. Nüfusun neredeyse yarısına yakını yabancılardan oluşuyor. Sınır komşusu Fransız vatandaşlarından bile buraya çalışmaya gelen çok insan var, sabah gelip akşam dönüyorlar.
Havaalanından şehre ulaşım
Yaklaşık 3 saat süren uçuşun ardından, şehrin 5 kilometre kuzeyindeki Cenevre Cointrin Havaalanı'na iniyorsunuz. Bagaj teslim bölgesinden çıkmadan önce, 80 dakika için geçerli olan ve şehre ulaşım sağlayan ücretsiz biletinizi almayı unutmayın. Bu bilet tren, otobüs ve feribotlarda geçerlidir. Havalimanından 15 dakikada kalkan 10 nolu otobüsle, 10 dakikada ve 12 dakikada bir kalkan trenle, 6 dakikada şehir merkezine ulaşabilirsiniz.
Şehir içi ulaşım
Şehir fazla büyük olmamakla birlikte toplu taşımayı kullanmanız gerekecektir. Ancak tramvaylar ve otobüsler ile şehrin her noktasına çok rahat ulaşabilirsiniz. Taksi kullanmanızı tavsiye etmiyoruz. Çünkü unutmayın pahalı bir ülkenin pahalı bir şehrindesiniz. Ulaşımda ayrıca taksi botları kullanabilirsiniz. Otobüs ve tramvayda kullanılan biletler burada da geçerli. M1 ve M2 hatları 10 dakikada bir, M3 ve M4 hatları 30 dakikada bir Le Mans Gölü'nde taşıma yapmaktadır. Başka yerlerde 20-30 Euro vererek yaptığımız tekne turlarını burada günlük sınırsız bilet ile bedava yaptık. Bu fırsatı değerlendirmeniz için hemen aşağıda taksi botların güzergah haritasını yayınlıyoruz. Bilet ücretleri tek biniş 3 CHF, günlük sınırsız 10 CHF'dir. Biletleri her istasyondaki makinalardan İngilizceniz yoksa bile çok anlaşılır olduğundan kolayca alabilirsiniz.
İki gün süreli Cenevre gezimizde Fransa bölgesinde kaldık ancak otelimizin sınıra uzaklığı sadece 100 metre idi. Sınırda 12 nolu tramvaya bindiğinizde 15 dakika sonra Cenevre şehir merkezinde oluyorsunuz. Biz genelde Rive durağını tercih ettik.
St. Pierre Katedrali
Hadi artık şehri gezmeye başlayalım. İlk gezi noktamız St. Pierre Katedrali (Cathedrale de St.Pierre). Küçük bir tepeye tırmanmaya başlıyoruz. Önce güzel bir çeşme, sonra güzel bir kafe ve işte katedral. Biz yürüdük ama siz mavi renkli, 5 nolu küçük elektrikli aracı tercih edebilirsiniz.
Gotik tarzdaki katedralin içini ücretsiz geziyoruz ancak 157 basamaktan oluşan kulesine çıkmayı düşünmüyoruz. Yukarıda şehrin muhteşem panoramik bir görüntüsü olduğunu biliyoruz ama enerjimizi bu nedenle kullanmak istemiyoruz çünkü yoğun bir programımız var.
Uluslararası Reform Müzesi
Katedralin hemen yanında ise Uluslararası Reform Müzesi (Musee International de la Reforme) var. 2007 yılında Avrupa Müze Ödülü'nü almış bu küçük binada, reform döneminde kaydedilen belgeler ve yazışmalar yer alıyor. Şehir haritamızı da buradan alıp ayrılıyoruz. (Giriş 10 CHF)
Müzenin alt tarafında küçük bir park var. Seyir terasında kısa bir süre dinlenip manzara seyrediyoruz. Çatıların üzerinden yükselen meşhur fıskiye de dikkatimizi çekiyor. Zaten şimdi istikametimiz göl kenarı olacak. İndiğimiz dar sokak bile tarih ve sanat kokuyor.
Kentin Simgeleri: Çiçek Saat ve Jet d'eau Fıskiyesi
Göl kenarına yaklaşıyoruz ve kentin simgelerinden olan Çiçek Saat (Flower Clock) karşımızda beliriyor. Güneş enerjisi ile çalışan saatin etrafındaki çiçekler ise zaman zaman değiştiriliyor. Saatin bulunduğu yerden başlayarak göl kenarı boyunca geniş bir alana yayılan park ise İngiliz bahçesi olarak adlandırılan Jardin Anglais. Parkın içerisinde 1955 yılında yapılmış Ulusal Anıt ve çok sayıda güneşlenen insan görüyoruz.
Göl kenarı ise insanın içini açıyor. İlk dikkat çeken, Çiçek Saat ile beraber, şehrin simgesi olan fıskiye (Jet d'eau). Cenevre Gölü'nün Rhone nehriyle birleştiği yerde bulunan fıskiye, suyu 140 metre yükseğe kadar çıkaran görüntüsü ile neredeyse şehrin her noktasından görülebilmekte.
Rousseaus Adası
Mont Blanc Köprüsü üzerinde çok geniş açı ile Cenevre'yi seyrediyor ve göl kenarında yürüyoruz. Köprünün batısında Rousseau Adası'na yürüyoruz ve Rousseau'nun heykelini görüyoruz.
Yeni Şehir Bölgesi
Köprünün karşı tarafı Yeni Şehir bölgesi. Burada lüks mağazalar, alışveriş merkezleri yer alıyor. Biz bu bölgeye M1 hatlı tekneyi kullanarak geçiyoruz. Amacımız şehri bir kez de göl üzerinden seyretmek. Ayrıca orada da sahil cıvıl cıvıldı. Fıskiyeyi seyrederken manzaranın arka cephesinde ise tüm heybeti ile Mont Blanc Dağı'nın durduğunu fark ediyoruz.
Birleşmiş Milletler Binası ve Kırık Sandalye Heykelini görmek için 15 nolu tramvaya binip, son durakta (Nations) iniyoruz. Sürpriiiiz, heykel bakımda! Eh mecburen heykelin arkasındaki Birleşmiş Milletler binasını da ancak dışarıdan görüp geldiğimiz gibi tekrar 15 nolu tramvaya biniyoruz.
Neuve Meydanı Binaları
Plainpalais tramvay istasyonunda iniyoruz. Amacımız önce Neuve Meydanı. Meydanın ortasında 1787-1875 yılları arasında yaşamış ünlü General Guillaume Henri Dufour'un heykeli bulunmaktadır. Meydanda 4 önemli bina yer alıyor: Victoria Konser Salonu, Büyük Tiyatro, Rath Müzesi ve Cenevre Konservatuarı.
Cenevre Üniversitesi ve Reform Anıtı
Meydanın hemen karşısında yeşillikler içinde kocaman bir park asıl görmek istediğimiz yer. Burada Cenevre Üniversitesi (Université de Geneve) ve ünlü Reform Anıtı'nı (Reformation Wall) göreceğiz. Anıt 1909 yılında, 100 metre uzunluğunda, şehrin kurucusu olan John Calvin'in doğumunun 400. yıl anısına yapılmıştır. Anıtın tam ortasında Kalvinizmin savunucularından dört reformistin, 5 metre yüksekliğinde heykeli bulunmaktadır. Parkın kendisi de saatlerce zaman geçirilecek kadar güzel. Satranç alanlarındaki insan kalabalığı ülkenin kültür düzeyinin bir göstergesi, açıkçası imrendik.
Kitap Pazarı
Parka doyamadık ama artık ayrılma zamanı. Parktan çıkıyoruz ve indiğimiz duraktan yine tramvaya binerek şehir merkezine ilerliyoruz. Gördüğümüz kitap satan pazarı görünce 1-2 durak önce apar topar iniyoruz, iyi ki de inmişiz. Bir satıcı ve iki büklüm bir amcanın kitap sevgisine yine imrendik.
Rue de Marche Caddesi
Şehrin en ünlü caddesi Rue de Marche'dir. Ortasından tramvayın geçtiği bu caddenin iki yakasın da lüks mağazalar ve mimari harikası binalar bulunuyor.
İki gün süreli gezimizin sonuna geliyoruz. Hemen hemen tüm planlarımızı gerçekleştirdik sadece Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) ve Patek&Philippe Saat Müzesi'ni göremiyoruz. Son olarak sizlere göl kenarındaki yeni arkadaşlarımız, gördüğümüz uzaylı bir abla ve insana verdikleri önemle yine bizi imrendiren üç fotoğraf ile veda ediyoruz.