Fas gezimizin son durağı Marrakech. Fas'ın gördüğümüz tüm şehirleri içerisinde en sevdiğimiz ve kaldığımız iki gün içerisinde gezmeye doyamadığımız ve hem de tamamını göremediğimiz bir şehir. Şehirde ne ararsanız bulabilirsiniz. Şehir 11. yy. da kurulmasına rağmen, çok çok öncesinde bölgede yaşayan Berberi'lerin dilleri ve bayrakları ile günümüze taşıdıkları tarih ve kültür var. Şehrin ismi de Berberi dilindeki "Murra Kuş" yani "Tanrının Toprakları" anlamındadır. Şehir Afrika kıtasında yer aldığı için Afrika'daki diğer kültürlerden esintiler var. Arap ve Müslüman olması nedeniyle tarihten günümüze tüm ağırlığı ile Arap ve İslam medeniyeti var. Avrupa'ya bir adım mesafede olması, tarihte savaşlar yaşamış olsalar da kültürel olarak hep etkileşimde bulunmaları, yakın tarihte Fransız sömürgesi olması ile daha da artan dönüşümle, özellikle mimari ve şehir planlamasında Avrupa'nın izleri var. Fas'a başkentlik yapmış 4 şehirden biri olan Marrakech, dünyada "kızıl şehir" olarak bilinse de "gökkuşağı şehir" denilse sanki daha isabetli olur.
Marrakech'i tanıtmaya başlamadan önce ülke hakkında, bazı bilgilerimizi tazeleyelim. Ülkeye bizden başka hiç bir ülke Fas demiyor, nedenini Fes yazımızda açıklamıştık. İngilizcesi ve dünyada bilinen ismi Morocco, Fransızcası ve Fransa'nın ülkede görülen ağırlığı nedeniyle resmi adı Maroc, yerel halkta ve Arap coğrafyasında adı El-Mağrip. Bayrağı kırmızı ve ortasında yeşil yıldız bulunuyor.
Kırmızı ve yeşil, İslam'ın geleneksel renkleridir ayrıca kırmızı Fas hükümdarlığının rengi, 5 köşeli yıldız ise Süleyman'ın Mührü'nü temsil etmektedir. Ülkede Berberi bayraklarını da sıklıkla göreceksiniz. Sarı Sahra Çölü'nü, mavi Atlas Okyanusu'nu, yeşil Atlas Dağları'nı ve ortasındaki simge Özgür İnsanı (Amazigh). Ülkede Arapça, Berberice ve Fransızca, üç dil de kullanılmaktadır. Şehirlerdeki levhalarda Arapça, Berberice ve turistler için İngilizce bir arada yazılmaktadır. Argan bitkisi ve yağı ise Fas'ı dünyaya tanıtan ve sadece bu ülkeye has bir bitkidir.
Atlas Dağları'nın eteklerindeki bu güzel şehri ziyaret etmeniz için, 90 güne kadar vizesiz gidiliyor olmasının avantajı ile adım adım, sindire sindire gezmenizi öneriyoruz.
Şehre ulaşım: İstanbul Havalimanı'ndan haftanın beş günü Marrekech Menara Havalimanı'na, karşılıklı seferler var. Uçuş süresi yaklaşık beş saattir. Çoğunlukla Fas'a gelişlerde kullanılan Casablanca şehrinde iseniz, oradan da 45 dakikalık bir uçuş ile ulaşabilirsiniz. Casablanca'dan Marrakech'e, yaygın olarak kullanılan trenlerle yaklaşık 3 saatte yada otobüsler ile 3,5-4 saatte gelebilirsiniz. Şehir içinde yürüyerek gezebilirsiniz, özellikle oteliniz Medina'ya yakın konumda olur ise araç ihtiyacınız fazla olmayacaktır, ihtiyacınız halinde ise taksi veya tuktuk kullanabilirsiniz, sıklıkla kullanılan faytonları, atlara yapılan eziyetten dolayı doğru bulmadığımız için tavsiye edemiyoruz.
Gezilecek yerler: Marrakech, surların içerisindeki eski şehir, Medina ve yeni şehir, Gueliz olarak ikiye ayrılmıştır. Tarihi yapılar, camiler, pazarlar, müzeler, saraylar, meydanlar, çeşmeler, türbeler, medreseler...hepsini Medina'da bulacaksınız.
Sadece şehrin değil, ülkenin de önemli yapıtlarından birisi olan Kutubiye Camii (Koutoubia Mosque) şehrin tam kalbinde bulunuyor. Cami ismini, kitapçı anlamına gelen koutoubiyyin kelimesinden alıyor. Alanda cami yapılmadan önce 100 kadar kitapçı bulunduğu için ve bölge de bu isim ile bilindiği için camiye Koutoubia ismi verilmiş. Cami dışı gibi içerisi de, el işlemesi ve oyma mimarisi ile, çok güzel. 1199 yılında tamamlanarak ibadete açılan caminin, 77 metre yüksekliğindeki heybetli ve uzun minaresi, şehirde kaybolduğunuzu düşündüğünüzde size yönünüzü bulmada yardımcı olacaktır.
Şehirde turistlerin 3 öncelikli noktası birbirleri ile komşular. Caminin önündeki ana caddeden karşıya geçerseniz, ayaklarınız sizi dünyaca ünlü Jemaa El Fnaa Meydanı'na götürecektir. Jemaa, cemaat ve Fnaa ise cami önündeki avlu yani Jemaa El Fnaa, cemaatin avlusu, toplanma yeri, buluşma yeri anlamlarına geliyor. Geçmişde meydanda idamlar yapıldığı için, Fnaa kelimesinin telafuzunun yaptığı çağrışımla, meydan isminin oradan geldiği söylenerek, "Fenalıklar Meydanı" olduğu bilgisi bizi pek ikna etmese de, duyduğumuz başka bir tanım. Meydan gündüzleri olabildiğince sakin ama akşama doğru meydana insanlar akmaya başlıyor. Yılan-maymun oynatıcıları, kına yapan kadınlar, müzisyenler, falcılar, seyyar restoranlar, sebze-meyve suyu satıcıları ile meydan şenlik alanına dönüşüyor. Hele yılan oynatıcılarının aletinden çıkan tiz melodi ile, resmen meydan bütünleşmiş. Şehri tüm yapısı ile içinize sindireceğiniz merkez noktası, Marrakech'in nabzının attığı yer, işte tam da burası. Meydan etrafındaki teraslı yapılardan birine çıkıp, nane çayınızı alıp meydanın tadını çıkarın. Meydan UNESCO'nun "insanlığın sözlü ve sosyal mirasının başyapıtları" listesinde bulunuyor. Meydanın havasına kapılabilirsiniz ama çantalarınıza sahip çıkın ve gelişi güzel fotoğraf çekmeyin, yoksa sert şekilde yanınıza gelip para isteyeceklerini bilin.
3. öncelikli nokta meydandan bir kaç yerden girebileceğiniz Çarşı. Her şey karışık şekilde her yerde satılabildiği gibi, belli ürünlerin aynı yerde satıldığı Souk'larda gezinmek çok keyifli ama pazarlık yapmaktan yorulacaksınız. Hediyelik, ayakkabı, deri ürünleri, hasır, parfüm, argan. Biz çarşıda ve meydanda inanılmaz zaman harcadık, bu nedenle aslında mutlaka gezilmesi gereken bir bölgeyi görme şansımız olmadı. Belki biraz ağırdan almamızın sebebi, çok sevdiğimiz şehirlerde bazen, şehre tekrar gelme nedenimiz olsun diye bir kaç noktayı özellikle bırakıyoruz. Meydana yürüme mesafesinde ama notlarımızda olmasına rağmen bizim görmediğimiz yerler birbirine çok yakın. Bunlar sırası ile; Marrakech'in kurucusu Yusuf Ben Tachfine'nim Mozolesi (Mausoleum of Youssef Ben Tachfine), Saadian Mezarları (Tombeaux Saadiens), Kraliyet Sarayı (Royal Palace), Badii Sarayı (El Badii Palace), Bahia Sarayı (Palais Bahia), Tiskiwin Müzesi (Musee Tskiwin), Dar Si Said Müzesi (Musee Dar Si Said).
Kutubiye Cami'nin arkasında çok güzel bir park bulunuyor (Park Lalla Hasna). Parkta yeşillikler ve su sesleri arasında biraz dinlenebilirsiniz. İsterseniz parkın yakınındaki Grand Casino'da şansınızı deniyebilirsiniz. Yukarıda adı geçen, gördüğümüz ve görmediğimiz yerlerin hepsi surların içerisindeki eski şehir yani Medina'da ve surlardan Medina'ya girmek için 19 Kapı (Tak) bulunmaktadır.
Medina dışındaki yeni şehir bölgesi Gueliz'de ise mutlaka görülmesi gereken yer, Majorella Bahçesi(Jardin Majorella). Medina'daki üç önemli noktaya, dördüncü olarak eklenen bahçe ile zincir tamamlanıyor. Bahçe adını Fransız ressam Jacques Majorelle'den alıyor. Majorelle 1917 yılında şehre geliyor, şehri çok seviyor ve burada evlenerek şehre yerleşiyor. Bahçenin olduğu yeri 1923'de satın alıyor ve muhtemel, hayalini gerçekleştirmek için, dünyanın gittiği çeşitli yerlerinden topladığı bitkilerle bahçeyi şekillendiriyor ve içerisine de çok şirin kübik bir ev yaptırıyor. Evin ve bahçenin muhtelif yerlerinin boyanmasında kullanılan mavi renk, zamanla tüm dünyada majorelle mavisi olarak kabul görmüştür. Majorelle'nin Fransa'da 1962 yılında ölümünden sonra, Fransız modacı Yves Saint Laurent tarafından, 1980 yılında satın alınmış. 2008 yılında ölümünden sonra, vasiyeti üzerine külleri bahçeye serpilmiş ve bahçenin önündeki caddeye de adı verilmiştir. Bahçede 300 civarında bitki türü ile bir de Berberi Müzesi bulunmaktadır. Bahçe girişi 70 dirhem ve müze girişi 30 dirhemdir.
Yeni şehir alanı olan Gueriz (Ville Nouvelle), modern binalar ve uluslararası markaların satıldığı dükkanlar ile doludur. Batı tarzı mimarisi ve caddelerdeki turunç ağaçları ile keyifli yürüyüşler ve alış-verişler yapabilirsiniz. Biz; Muhammet V ve Muhammet VI Bulvarı'nda (Boulevard Mohammed V-VI) uzun uzun yürüdük, Menara Mall'den alış veriş yaptık, şehrin modern sokaklarındaki havayı da soluduk. Buraya yakın olmasına rağmen Menara Park'a gidecek enerji bulamadık.
Fas halkı bizim Anadolu insanı gibi çok sıcak kanlı. Yabancılara ilgilerinin ötesinde hele bir de Türk oldunuzu öğrendiklerinde sıcak yaklaşımları daha da artıyor. Bizim yaptığımız gibi bu ilgiye karşılık verirseniz, Fas'ta sadece yeni bir ülke görmezsiniz, arkadaş kazanarakta dönebilirsiniz.
Marrakech civarında da görülecek bir çok yer bulunuyor. Bunun için ya araç kiralamanız ya da otelinizden veya şehirde bulunan turist ofislerinden tur satın alabilirsiniz. Yapacağınız turda AtlasDağlarını, Ait Ben Haddou , Tingir ve Ourzazate Kasabalarını, palmiyelerle kaplı Dra Vadisi'ni ve bir çok önemli film ile dizilerin çekildiği film stüdyolarını gezi programınıza almanızı öneririz ki biz hepsini gerçekleştirdik.Ait Ben Haddou, eski kervan güzergahı üzerinde bulunan tarihi kasabada zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız, özellikle fotoğraf çekmeyi sevenler için malzeme çok fazla. Kale içinin muhteşem havasını gören film şirketlerinin çektiği fimlerden bazıları, Game of Thrones, Babel, Gladiator, Kingdom of Heaven, Arabistanlı Lawrence. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki şehri Marrakech'e gelmişken mutlaka görmelisiniz.
Atlas Dağları'nın zirvesinde vereceğiniz molada göreceğiniz manzaralar, Draa Vadisi'nin egzotik görüntüsü, saklı kanyonlar, kızıl renkli köyler ve çekilen bir çok filmden kalanların sergilendiği film stüdyosu gezileri ile gününüzü renklendirebilirsiniz.