Majorelle Bahçeleri - Marakeş

Ne zamandır yazmak isteyipte bir türlü yazamadığım Marok diğer adıyla Marakeş'te ki Majorelle bahçelerini anlatmak için nihayet zaman bulup oturdum. Gerçi geziden sonra çok zaman geçti ama yine de yazmalıyım dedim.

Majorelle Bahçesinde havuz

Jardin Majorelle diğer adıyla Majorelle bahçeleri Büyülü Fas'ın kırmızı şehri olan (kırmızı şehir adı tüm binalar tuğla renginde kırmızının güzel bir tonu. Çok güneş aldığı için binalar bu renge boyanmış) Marakeş'te bulunmaktadır. Marakeş gezimizi Atlas dağlarının güzelim florasında Land Rover jipleriyle yaptığımız safari gezisinden sonra şehre inerken, arkadaşlarımızın birinin rehberimize ısrarla Major Jardin'i görmek istediğini, programa alınması gerektiğini ısrar etmesi üzerine, yerli rehberimiz Hind'in söz verip şöförümüz direk olarak bize müzenin önüne götürmesini yönlendirmesiyle kendimizi müzenin önünde bulduk.

Yves Saınt laurent'in anıtı

Giriş biletlerimizi aldık ve içeri girdik. Karşımıza devasa bambuların gökyüzünü bile kapattığı ince bir patikaya girdik  etrafımız muazzam bir bitki örtüsü ile donatılmış insan emeğinin çalışması sonucu olmasına rağmen cennete mi geldik sorusunu sorduran bir aurayla karşı karşıya kaldık. Sıcaklığın mayıs ayında dahi 39, 40 dereceyi bulan çölde giderken karşına çıkan vaha gibi bir cennet bahçesine düştük. Her bir bitkinin ağacın yaydığı koku, yaptığı gölge insana huzur veriyor. Bahçede çok çeşit ağaç ve bitki var. Devasa kaktüsleri orada gördüm. Akdeniz ikliminin hakim olması nedeniyle orada yetişen her ağaç ve bitki bu bahçede bulunmakta.Bambu, muz, rengarenk begonviller, palmiyeler, çeşitli gül, yasemin, kaktüs ve daha adını bilmediğim pek çok çeşit... Bu güzelliği kuş sesleri eşlik ederek insanı mest eden bu atmosferden, bahçe çok büyük olmamasına rağmen içinden çıkmak istemeyeceksiniz.

Kaktüsler

Majorelle Bahçeleri Marakeş’teki en büyüleyici yerlerden biri. Her köşesi renk ve hayat dolu. Kobalt mavisi evin bahçesi de çeşitli renklerdeki çiçeklerin yani sira yemyesil kaktüslerle dolu.

Begonvil

Bu bahçeler 1920 ve 1930’larda Fransiz sanatçı Jacques Majorelle tarafından tasarlamış. Kendi için kübist bir villa tasarlamasi icin mimar Paul Sinor ile anlaşıp evin inşaatına başlamış. Uzun yıllar burada sanatına devam eden Majorelle aynı zamanda kendisini bahçesine adamış. Talihsiz birkaç durum sonucunda evi satmak durumunda kalmış.

Kaktüsler

Majorelle’in ölümünden sonra evin yeni sahipleri Yves Saint Laurent ve Pierre Berge olmuş. İkili bu ev ve bahçeleri 1966’da Marakeş’e ilk gelişleri sırasında aşık olmuş. 1980’de evi satın almışlar. Sanatçı buraya öyle bağlanmış ki; öldükten sonra vasiyeti üzerine külleri bahçeye dökülmüş ve onun anısına arkadaşı tarafından dikilen bir anıt bulunmakta.

Bahçeden bir köşe

Dünyanın her tarafından bitkiler getirilerek bir araya toplanmış olması ilginç. Bahçede 3 bin çeşit bitki türü olduğu söyleniyor. İçinde kırmızı balıkların ve kaplumbağaların olduğu küçük ama güzel bir havuzu var. Çok büyük bir bahçeyle karşılaşmadık ama değişik bitkileri ile görmeye değer olduğu kesin. Kobalt mavisi villanın bahçenin bir köşesinde bu bahçe benim der gibi duruşuyla, rengiyle ayrı bir renk katmakta. Müzeye çevrilmiş olan binada Berberi giysileri sergilenmekteymiş. Müze girişi tekrar ayrı bir ücrete tabi olduğundan girmekten vazgeçtim. Bahçeyi gezerken kütüphaneyi gördüm ve içeri girdim. Etrafa bakarken birden aynadabnbir kapı kendiliğinden açıldı, içeride berberi giysileriyle donatılmış, birkaç konu mankeni görme şansım oldu. Bir kaç dergi ve kitap inceledikten sonra herşey çok pahalı olduğundan bir şey almadan dışarı çıktım. Buranın karşısında butik Majorelle hediyelik satış mağazası var, içeride de ünlü modacı Yves Saint Laurent tasarladığı çantalar, giysiler, değişik objeler var. Her biri harika ama fiyatları da harika olduğundan bakmakla yetindim ve çıktım.

Bahçeden bir kare

Yan tarafda Galeri Love'u ve bir İslam eserlerinin hat sanatından çeşitli örnekleri ile donatılmış bir bölümünü ücretsiz gezebildim. Sonra da Cafe Bousafsaf’a geçtim. Çok küçük bir kafe ve çok kalabalık ama gruptan arkadaşların sayesinde yer bulma şansım oldu ve güzel bir dondurma yiyerek serinlemeye çalışıp yorgunluk attım. Sonra grup olarak bahçe gezimizi yarım saat gibi bir zamanda tamamlamış olduğumuzdan dışarı çıktık.

Begonviller

Bir kaç broşür ve resim almıştım bahçe ile ilgili. Arap ülkesinde Berberi kültürünün en yoğun olduğu bu yerde, bahçenin tanıtımı sadece Fransızca yapılmıştı. Arapça tek bir harf, kelime yoktu. Fas'ın eskilerde bir Fransız sömürgesi olduğunu biliyoruz ama 3  Fransız'ın memleketlerinden çıkıp egzotik yer anlayışıyla yerleştikleri bu memlekette; soludukları havaya, yaşadıkları kültüre hürmeten, Arapça tanıtımı da yapılmalıydı diye düşündüm...

Birgül

Yazar Hakkında

Birgül

Klasik bir ifade ile,emekli olduktan sonra gezmeye başladım.Eşimle birlikte özellikle yurt dışı gezilerimiz oldu.Orta yaşımızda  uzakları gezelim görelim dedik.