El Salvador'un Pasifik Kıyıları: La Libertad

El Salvador’da Pasifik kıyısına yaklaştıkça villa sayısının arttığını ve evlerin güzelleşmeye başladığını çok net görebiliyorsunuz. Genel olarak bu bölgeye Zona Roza diyorlar. Biz bu bölgede yer alan La Libertad isimli kasabada yemek yemeğe gideceğiz. Ancak öncesinde bir de Pasifik'te yüzelim istiyoruz. Bu nedenle Suzy ve Hugo bizi Playa San Blas’a götürüyor. Playa San Blas bölgedeki en popüler sahillerden biri. Ancak oldukça bakir. Biz plaja gittiğimizde sadece biz, bir iki seyyar satıcı, okyanusa uzanan palmiyeler ve dalgaların sesi vardı.

Uzun bir kumsal boyunca sıralanmış pek çok konut var. Ama bunların bazısı gayet bakımlı iken bazıları tam bir gece kondu.

Çok fazla oyalanmadan Pasifik okyanusunun dalgalarına attık kendimizi.

Yaklaşık 1 saate yakın süre dalgalarla boğuştuktan sonra Suzy bize üzerimizi değiştirmemizi önerdi. Ancak ne bir tesis var ne de kabin.

Meğerse burada şöyle bir adet varmış. Denize girdiniz çıktınız. Herhangi bir evin kapısını çalıyorsunuz. Eğer ev sahibi izin verirse evine girip giyiniyorsunuz. Karşılığında da biraz bahşiş veriyorsunuz. Bizim kapısını çaldığımız aile oldukça sempatikti :)

Burada yaşayan aile belli bir bahşiş karşılığı evlerinin bahçesinde duş almamıza izin verdi. Bahçedeki büyük teneke galonlar içindeki sulardan taslarla su alıp üstümüze döktükJ Oldukça ilginç bir deneyimdi. Bilmediğimiz bir ülke, bilmediğimiz insanların bahçesinde deniz sonrası duş almak.

Dalgalarla boğuşma bizi iyi ce acıktırdı. Zengin kesimin yaşadığı villaların arasından geçip Pasifik kıyısındaki La Libertad’a (La Liberto Porto) ulaştık. Kasabanın adının anlamı özgürlük. Bu kasabaya girdiğimiz gibi en çok dikkatimi çeken şey balıkçı motorlarının fazlalığı oluyor. Ancak balıkçı motorları sanki otoparka çekilmiş gibi sıra sıra karada yerlerini almışlar. O kadar çok balıkçı ve balık teknesi var ki bölgede şaşırmamak mümkün değil.

Bu balıkçı kasabasının en hareketli yeri denize doğru uzanan iskelenin üzeri.

Çünkü bu iskele balıkçıların denize açılan kapısı. Aynı zamanda tüm deniz ürünleri ticaretinin de döndüğü yer burası.

İlk olarak okyanusa doğru uzanan büyük iskele üzerinde sağlı sollu dizilmiş balıkçıları geziyoruz. Buradaki tezgahlarda her türlü balık ve deniz ürünleri sergileniyor. Canlı canlı ıstakozlar ayaklarından birbirine bağlanmış. Vatozlar, devasa yengeçler, adını hiç duymadığımız türlü balıklar…

Deniz ürünlerini satan kadınların her biri birbirinden süslü idi.

İskelenin sonunda balıkçı motorlarının okyanusa indiriliş ve okyanustan vinçle karaya alınışlarını izledik. Denizden çıkarılan teknelerdeki balık hemen oracıkta satılıyor. Teknenin vinçle çekildiğini gören halk taptaze deniz ürünlerinden almak için teknenin etrafına toplanıyor.

Aynı zamanda Balık pazarı içinde “bol balık olsun” diye dua eden ve bu duayı etmekten sorumlu bir adam bile vardı. Dua eden adam ve balıkçı teknelerinin okyanusa vinçle indiriliş ve karaya çıkarılışları çok ilginçti.

Bunca taze balık ve deniz kabuklularını görünce burada balık yemeden olmaz dedik ve sahil kenarında gözümüze kestirdiğimiz bir restorana oturduk.

Restoranda ıstakoz, karides, kalamar, ahtapot ve okyanus balığından oluşan menümüz nefisti.

Ama ıstakoz kesinlikle birinci sırada. El Salvador’a ait yerel biralar da balıklarımıza eşlik etti. Burada deniz ürünleri Türkiye’ye göre çok çok ucuz.

Yemek sonrası San Miguel’e doğru hareket ettik. Yolda bizim gidişimizden 3 hafta önce hareketlenen ve kül püskürtmeye başlayan San Miguel Cheparastice volkanını fotoğrafladık. Volkandan halen dumanlar çıkıyor ve o dumanlar gökyüzünde bembeyaz bulut gibi görünüyordu.

San Miguel El Salvador’un üçüncü büyük kenti. Burada kısa bir şehir turu yaptık. Katedral, meydan ve yönetim binasını gördükten sonra otelimize yerleştik. Buradaki otelimiz de çok güzeldi. Ancak San Miguel ülkede suç oranının en yüksek olduğu şehir olduğundan otel içindeki görevlilerin de tümü silahlı idi.

San Miguel’de işsizlik oldukça yüksek ama bu durumdan çok rahatsız da değiller. Çünkü buradaki aile bireylerinden en az biri Amerika’ya çalışmaya gidip ailelerine para gönderiyorlarmış. Bizdeki yıllar öncesinin Almancı mantığı. Bu nedenle San Miguel halkı pek çalışmayı sevmiyor. Amerika’da çalışan aile bireyinin her ay gönderdiği para ile geçiniyormuş.

Ancak ailelerin mafyadan en büyük korkusu bu parayı bankadan çekmeye gittikleri anmış. Çünkü aileler takip ediliyor ve bankaya para çekmeye gelen kişiden silah zoru ile gelen paranın bir kısmını alıyorlarmış. Bu iş öyle rutine binmiş ki, ailesinden gelen parayı çekmeye giden aile bir kısmını bu kişilere vermek zorunda bırakılıyormuş. Bu iş tamamen mafyalaşmış.

Bu şehirde geçirdiğimiz gün sonrasında artık Honduras’a geçme vakti geldi. Honduras’ta görüşmek üzere…

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.