Mexico City’den uçakla Chipas eyaletinin başkenti olan Tuxtla’ya uçuyoruz. Buradan yaklaşık 45 dakikalık otobüs yolculuğu sonrasında El Sumidero Kanyonuna ulaşıyoruz. El Sumidero kanyonunda tekne turu yapmaya başlıyoruz. Öncelikle hepimize can yeleklerini giydiriyorlar. Tekne ile gezerken etrafta kartal, akbaba, çeşitli kuşlar, yarasa ve maymunları görüyoruz. Ve tabii bir de bol bol timsah… Bu timsahları görünce giydiğimiz can yeleklerinin aslında sadece göstermeden ibare olduğunu anlıyoruz. Çünkü tekneye bir şey olsa, can yelekleri nafile, kesin timsahlara yem oluruz. Kanyon oldukça dik ve çok etkileyici. İçerisinde bir de Kristof Colomb mağarası var. Kanyondaki gezimizin ardından San Cristobal’a gidiyoruz.
San Cristobal, koloniyal dönemden kalma eski şehirlerden biri. Daracık sokaklar, sarı mavi kırmızı pembe rengarenk 2 katlı sevimli evler…
Burası Küba’daki Trinidad şehrine çok benziyor. Birbirinden güzel butik oteller var. Bir çoğu avlular içerisinde. Şehrin merkezinde yerel müzik yapan Meksikalılar, seyyar satıcılar kentin renkliliğine daha da renk ve canlılık katıyor.
Satış yapan bayanların çoğu oldukça kilolu ve çok kısa boylu. Bu meydanda ve meydana açılan dar sokaklerda yürümek tarifsiz bir keyif verdi bize.
Eski kilisenin önüne geliyoruz. Buradaki kilisenin üzeri dantel gibi işlenmiş, tek kelimeyle muhteşem. Kilisenin önündeki pazar yeri de bir o kadar renkli ve güzel.
Burada 2 tane kilise geziyoruz. Bir tanesi 18. Yüzyıldan kalma Fatima Kilisesi. Kilise içindeki Hz. İsa heykeli esmer. Kendileri de esmer olduğundan mı Hz. İsa’yı da esmer olarak heykelleştirmişler bilinmez.
San Cristobal’da çok miktarda amber var. Doğal olarak da etraf amber mağazaları ile dolu. Burada Amber müzesini de gezerek öğleden sonramızı çevre köyleri gezmeye ayırdık.
San Cristobal'da Nuik B&B ve Hotel Casa Selah uygun fiyatları ve kolay ulaşımı ile geziniz sırasında tercih edebileceğiniz otellerden.