Sabah saat 9:30’da Bhutan’ın Phuentsholing kentine gitmek üzere yola çıkıyoruz. Öncelikle Sıkkım’dan çıkışımızı yapmak için Rangpo kasabasına ulaşıyoruz. Sıkkım’a giriş yaparken nasıl ayrı bir izin alınıyorsa, çıkarken de çıkışınızı bildirmeniz gerekiyor. Biz de Rangpo’da çıkış işlemlerimizi tamamlayarak, tekrar Hindistan’ın Batı Bengal eyaletine giriyoruz.
Yollar çok virajlı ve çok dar. Ancak manzara muhteşem. Rakım düştükçe bitki örtüsü çeşitlenmeye başlıyor. Alçaldıkça yol üzerinde maymunları görmeye başlıyoruz, yol kenarlarında arabalardan atılabilecek yiyecekleri bekliyorlar adeta.
Bu güzel manzaralar eşliğinde ilerlerken pembe ve sarı renkler ile boyanmış oldukça büyük bir köprüye geliyoruz. Teesta Nehri üzerinde yer alan bu köprü, 1935 senesinde İngilizler tarafından inşa edilmiş. Bu köprünün adı Coronation Bridge olarak geçiyor. Köprüye bu ismin verilmesinin nedeni köprünün yapıldığı dönemde Sıkkım’ın 3. kralının taç giyme töreninin yapılıyor olmasıymış. Bu nedenle köprüye “taç giyme töreni” anlamına gelen “coronation” adı verilmiş.
Köprünün yapımından önce Sıkkım’a ulaşmak için çok uzun yol gidiyormuş. Köprünün yapımı ile yol neredeyse yarı yarıya kısalmış.
Köprü korkulukları üzerinde çok sayıda maymun ailesi bulunuyor. Bu maymunlar neredeyse evcilleşmiş. Burada maymunları beslemek için fıstık satan satıcılar var. Biz de fıstık alıp, avucumuz içine döktüğümüz fıstıkları maymunlara yedirdik.
Köprüden sonra daha da alçalıyor ve düzlük bir ovaya geliyoruz. Bu ovada sağlı sollu yoğun bir şekilde çay ve pirinç tarlalarını görüyoruz. Çay tarlaları içinde yer yer küçük yapraklı ağaçlar da bulunuyor. Belli ki eşit aralıklarla ağaçlar dikilip, aralarına çay tarlaları yapılmış. Çay tarlalarında kadınların çay topladıklarını ve toplanan çayları taşıdıklarını gördük. Bu manzara da müthişti. Renkli sariler içerisinde çay toplayan kadınlar, sırtlarında çay dolu küfeler ile tarlalardan dönenler, bambu saplarından demet yapıp kafalarında taşıyanlar ve pek çok renkli görüntü...
Deniz seviyesine yaklaştığımız için bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliği de farklılaştı. Ana yoldaki araçların neredeyse tamamının arkasına ot yüklenmiş. Arabaların arasında yol almaya çalışan filler var. Fillerin üzerlerinde de sahipleri oturmuş.
“Mal” isimli ufak bir kasabaya ulaştık. Burada öğle yemeğimizi yemek için açıkhava bir restorana girdik. Restorana özgü spesyallerden sipariş verdik; kızartılmış pirinç, sebzeli noodle, yumurtalı pakora (bir çeşit hamur) ve chapati (yufka lavaş benzeri şeklinde ekmek)... Chapati genellikle üzerine tereyağı sürerek yedikleri bir çeşit yufka, oldukça da lezzetli. Yemeğin yanında yağlayarak yedik. Yanında da Kingfisher marka biralarımızı içtik. Kingfisher birası Batı Bengal’e has bir bira. İlk olarak 1978 senesinde üretilmiş.
Bu kasabada en çok ilgimizi çeken içi hınca hınç dolu olan otobüslerin tepesinde de bir o kadar insanın seyahat ediyor olması idi.
Yemekten sonra devam eden yolculuğumuzda, şehirler arası yol üzerindeki park etmiş rikşa arkasında yatan bir adam gördük. Adamın kafası cadde kenarında, gövdesi cadde üzerinde, asfalta dikine yatmış. Şoförümüz çok usta olduğundan (Hindistan’daki tüm şoförler çok usta) adamın ayaklarını ezmekten son anda kurtardık. Biz adamı ölü sandık. Ama rehberimiz rahatlıkla “ya sarhoştur, ya da uyuyordur” dedi!.. Aynı şekilde şehirler arası yolda yatan bir kaç kişi gördük.
Rehberimiz yolun 5,5 – 6 saat süreceğini söylese de, Phuentsholing’e varışımız 7 saati buldu. Tabii öyle hemen Bhutan’a geçemiyoruz. Onun da vizesinin önceden alınmış olması gerekiyor. Bizim anlaştığımız yerel acenta Bhutan vizelerimizi seyahatten yaklaşık 1 ay önce almıştı. Hindistan’dan çıkışımızı yaptığımız yer Jaigon adlı bir kasaba.
Tabii çıkış tam sınırda yapılmıyor. Sınıra ulaşmadan 500-600 metre önce bir binaya giriyoruz. Tam Hindistan’dan çıkışımızı yapacağız, görevli memur, kardeşimin girişte giriş mührünün basılmamış olduğunu söyledi. Pasaport tek tek hepimizin elinden geçti. Rehberimiz de dahil, hepimiz sayfa sayfa giriş mührünü aradık. Bir üst görevli aldı, yukarı gitti ve vizenin üzerine basılmış olduğunu, renkten dolayı göremediğimizi söyledi. Aslında beş kişinin baktığı pasaportta göremediğimiz mühür, son anda orada belirdi. Muhtemelen girişteki memurun hatasını, buradaki memur bize hissettirmeden çözmüş oldu. Bu durumu en net özetleyen ise Rehberimizin konuya yaptığı yorum oldu: “Incredible India” (İnanılmaz Hindistan)...