İstanbul’dan THY uçağıyla yola çıktık, yaklaşık 11 saat civarı uçtuktan sonra Singapur’da kısa bir mola verdik, inenler ve yeni binenlerden sonra tekrar Endonezya’nın başkenti Cakarta’ya gitmek üzere havalandık ve yaklaşık üç saat sonra Cakarta’daydık. Gidilecek hedef yerim Endonezya’nın Bali Adası’ydı, Güneydoğu Asya’nın aktarma noktaları olan Singapur, Kuala Lumpur ve Hong Kong’u daha önceden gördüğüm için yine büyük ve önemli bir Asya şehri olan Cakarta’ya da iki günümü ayırdım.
Vikipedia’yı referans vererek Cakarta ile ilgili ilk olarak şu temel bilgileri vereyim. Endonezya'nın başkenti ve en büyük şehridir. Cava Adası'nın kuzeybatısında 661,52 km² alana kurulu olup, nüfusu 8.490.000'dir. Cakarta ülkenin ekonomik, kültürel ve siyasi merkezidir. Endonezya ve Güneydoğu Asya'nın en kalabalık şehri olmakla birlikte dünyanın da on ikinci en büyük şehridir. Cakarta ismi Sanskritçe bir kelime olan "Cayakarta"dan gelmekte olup; "muzafferiyet" veya "zafer" anlamlarına gelir.
Şehir 4. yüzyılda kurulduktan sonra şehir Sunda krallığının önemli bir ticaret limanı haline geldi. Hollanda Hindistan'ı kolonisinin de başkentliğini yaptı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Endonezya'nın bağımsızlığını ilan etmesiyle ülkenin başkenti oldu. Önceki isimleri sırasıyla Sunda Kelapa (397–1527), Jayakarta (1527–1619), Batavia (1619–1942) ve Djakarta (1942–1972) şeklindedir. Cakarta’da insanların konuştuğu dil Malayca, Flemenkçe, Portekizce, Arapça, Çince ve Sunda dillerinin karışımından oluşan Betawi denilen bir dildir. Java Adası’nın çok büyük bir kısmı Müslümandır.
Giriş yaptığımız havaalanı Cakarta'nın uluslararası havalimanı Soekarno-Hatta International Airport, oldukça büyük bir havaalanı ancak yukarıda belirttiğim diğer üç Asya ülkesinin havalimanına göre bakımsız demeyeyim de bayağı bir gerideydi. Ülkeye girişte normal pasaport sahibi Türk vatandaşları için vize uygulaması bulunmaktadır, ancak vizeyi Endonezya'ya vardığınızda havalimanında kolay bir şekilde vize alabiliyorsunuz ve bunun için ödenmesi gereken tutar 25 Amerikan Doları’dır.
Cakarta'ya vardığımızda Şubat ayıydı, İstanbul da hava 7 dereceyken tropikal bölgede bizi sıcak bir hava karşıladı. Havaalanında yerel rehberimizle buluştuktan sonra otelimize hareket ettik. İlk gözüme çarpan husus yoğun bir trafik oldu, devasa nüfuslu bu şehirde trafik sorunu daha sonra da sık sık karşımıza çıktı.
Şehir diğer Güneydoğu Asya ülke şehirlerine çok benziyor, zaten Malaylarla aynı ırktan geliyorlar, çok miktarda alışveriş merkezleri, gece pazarları, müzeler, parklar gezilecek ve görülecek yerler olarak zamanınızı doldurabilir, ancak belki vardır ama bizim İstiklal Caddesi, Kızılay veya Karşıyaka çarşı benzeri bir caddeye rastlamadım, rehberimize de ısrarla sordum ama bu tür bir cadde olmadığını fakat çok fazla miktarda alışveriş merkezi türü yerlerin olduğunu söyledi, bu tarz da bana pek sıcak ve sempatik gelmedi.
Gezilecek yerleri şöyle anlatayım; ilkin olarak Endonezya Milli Müzesi’ne (National Museum of Indonesia) gittik. Bu müze, 1868 yılında açılmış, ülkenin kültürel ve dini geçmişi, etnik grupları ile ilgili oldukça zengin bilgi ve görseller sergileniyor. Müzeyi gezerken yerel öğrencilerden oluşan çocuklar yanımıza geldiler ve öğretmenlerinin yabancı turistlerle “Endonezya’yı niçin tercih ettiniz içerikli bir röportaj” yapmalarını istediğini, bu konuda yardım talep ettiler ve tabii kırmadık o sevimli çocukları röportajımızı verdik.
İkinci durağımız Milli Anıt (National Monument) gezisiydi, Milli Anıt gerçekten Cakarta’nın en belirgin turistik yerlerinden birisi, 137 metre yüksekliğindeki bir sütundan oluşuyor. Özgürlük Meydanı olarak adlandırılan büyük bir parkın tam merkezinde yer alıyor. Bu bölgede çok fazla miktarda bulunan seyyar satıcılar ziyaretçilerin yiyecek, içecek ihtiyaçlarını ucuz bir şekilde karşılıyorlar.
Bu anıtın üst kısmında bir seyir terası var ama bir bayram günü orada olduğumuz çok kalabalıktı ve yukarı çıkış için çok fazla sıra vardı, dar zamanımızı sırada bekleyerek geçirmek istemedik ve oradan ayrıldık. Ama bu seyir terasından şehir manzarası izleyememeyi çok farklı bir şekilde telafi ettik, nasıl mı anlatayım, otelimizden bir başka dev bir kule daha gözüküyordu, ertesi sabah otelin önündeki taksiciye bu gözüken kule turistlere açık mı, yukarı seyir terası bölümüne çıkabilir miyiz dedim, şoför tabii, evet isterseniz götüreyim dedi ve bizi bu kulenin yanında bıraktı ve gitti. Baktım etrafta turist filan da yok, taksicinin yanlış anladığını anladım, bir radyo- tv kulesi olduğu da tabelalardan anlaşılıyordu ama artık buraya kadar gelmişiz, yukarı çıkmak için bir şansımı deneyeyim dedim. Danışmadaki görevli ile anlaşamadık, İngilizce bilen bir çalışan geldi, Türk olduğumuzu ve taksicinin yanlış anlamasıyla buraya kadar geldiğimizi ve seyir terasına çıkmanın mümkün olup olmadığını sorduk. Çok şaşırdı tabii bu alışılmadık isteme, biz de gezimizde macera olsun, renk katsın diye teklif etmiştik yukarı çıkmayı, amirleri de sağ olsun izin verdi ve üst bölümden Cakarta manzarasını izleme imkanımız oldu.
İstiklal Camii de Cakarta’da görülmesi gereken mekanlardan, Asya’nın en büyük Camisiymiş, Endonezya’nın bağımsızlığı anısına yapılmış ve ismi Arapça İstiklal konulmuş. Maliyeti 12 milyon USD ve 1978 yılında hizmete girmiş, yedi girişi ve birçok kubbeleri var, kubbe yüksekliği 46 metre, minare yüksekliği ise 96,6 metre, kapasitesi 120.000 kişiymiş, yani devasa muhteşem bir mabet.
Cakarta’nın, Pondok Gede bölgesinde kurulmuş “Güzel Endonezya Minyatür Parkı” ( Taman Mini Indonesia Indah’ın) nın mutlaka görülmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum. Parkta neşeli ve canlı bir ortamda sunulan etkinlikler, köyleri / kültürleri ve yaşantıları temsil eden küçük-minyatür yapılar (Endonezya’yı oluşturan 27 bölgenin tipik evleri inşa edilmiş ), muhtelif sergiler, Endonezya’nın farklı ve zengin kültürel çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Taman Mini Park bölgesi 400 dönümlük bir alana yayılmış ve içerisinde doğa, tarih, kültür, müzeleri, bilim ve teknoloji merkezlerini de içeriyor. Taman Mini Parkının çıkış kapılarının bulunduğu yerde 11 binden fazla mobilya, el sanatı ve benzer örneğinin sergilendiği Purna Bhakti Pertiwi Müzesi de görülmesi gereken bir yer.
Sunda Kelapa (Eski Liman) bölgesi, burası sömürgeci Hollandalılar döneminden kalan bir liman bölgesi, eski ahşap tekneler sergileniyor, ayrıca liman faal vaziyette, yükleme boşaltma yapan gemileri de görebilirsiniz.
Asya’ya gelip de alışveriş yapmamak olmaz tabii ki, önereceğim bölge, alış veriş merkezleri ile dolu olan Manga Dua bölgesi, burada elektronik, tekstil, hediyelik eşya, el sanatları yani neredeyse istediğiniz her şeyi bulabilirsiniz. Buranın dışında da tabii ki birçok yer mevcut.
Cakartalılar yabancılara karşı sevecen ve misafirperverler. Türkiye den olduğunuzu öğrenirlerse ilgi ve yakınlıkları daha fazla oluyor. Turistler için güvenlik sorunu da yok gibi gözüküyor.
Cakarta turumuz da sona erdi ve istikamet Bali Adası: http://gezimanya.com/GeziNotlari/bir-varmis-bir-yokmus-masal-adasi-bali