Ekim ayında güneşli bir İstanbul günü. 14 günlük rotamızın ilk durağı olan Endonezya’nın başkenti Jakarta’ya uçmak için Dubai aktarmalı Emirates uçağımızda yerimizi aldık. Saat 16:45’te Atatürk Havaalanı'ndan havalandık. Uçuş süremiz Dubai'de yapacağımız aktarma ile yaklaşık 12 saat. Normal şartlarda ise direk uçarsanız 9 – 10 saat arası sürüyor. Ancak bu süre aktarmada bekleme sürenize göre 17 saatlere kadar çıkabiliyor. Bu rota üzerinde ya Singapur ya da Dubai aktarmalı olarak yapılabiliyor.
Türkiye ile aradaki 6 saatlik fark nedeni ile gece 24:00 gibi Jakarta Havalimanı'na (Soekarno-Hatta) vardık. Uzun bir yolculuk oldu. Ancak uzun mesafe uçaklarının büyük ve çok daha rahat olması nedeni ile yorgunluğunuz yarılanıyor. Jakarta havalimanı gerçekten büyük ve güzel. Çok yeni değil ancak keyifli bir alan. Unutmadan Endonezya bize son yıllarda vize uygulamaya başladı ve kapıda alıyorsunuz.
Biz de kapıda vize işlemlerimizi yaptırdık ve otelimize ulaşmak için alternatifleri araştırdık. Ancak en mantıklı olan taksi oldu. Endonezya'da taksiler çok ucuz ve güvenli, hepsinde taksimetre mevcut. O nedenle kullanmaya çekinmeyin. Ancak trafik ciddi bir sorun ve görmeden anlamayacaksınız... Öyle ki üç tekerlekli tuktuklar taksilerden çok daha pahalı. Ancak acil bir yere yetişiyorsanız kesin çözüm.
Endonezya halkı oldukça güler yüzlü ve yardım sever bir halk. İlk izlenimlerim ise tam bir tezatlıklar ülkesi olması oldu. Aslında Jakarta'dan ayrılırken buna kesin emin oldum. Bizim otelimiz tam şehir merkezinde, büyük alışveriş merkezlerine ve konsolosluklara yakın olan Thamrin bölgesindeydi. Bu cadde üzerinde Hard Rock Cafe gibi birçok alternatif mevcut.
Jakarta büyük bir kent ancak size tavsiyem bu alan içinde bir otelde kalmanız olacaktır. Çünkü en hareketli ve modern caddelerden biri burası. Yalnız şunu unutmayın, bu caddeyi kesen ara sokaklarda sokak satıcıları, yemekçiler ve varoş halkın yaşıyor. En lüks alışveriş merkezi’nin yanında bambaşka bir hayat yaşanıyor. Zengin ile fakir içi içe ve enteresan olan herkes hayatından memnun, herkes mutlu.
Endonezya halkı arasında evde yemek yeme kültürü çok zayıf. Özel günler dışında evde yemek yenmiyor. O nedenle bütün ara sokaklarda, özellikle akşam oldu mu sokak restoranları kuruluyor ve aileler yemeklerini buralarda yiyor. Çok zenginler dışında orta sınıf yok denecek kadar az bu ülkede. Ya zenginsin ya da fakir. Ama herkes aynı yerde oturup kalkıyor, herkes aynı yerde yemek yiyor...
Taksi ile otelimize varıyor ve gece saat 24:30 olmasına rağmen etrafı keşfetmek için dışarıya çıkıyoruz. Marketler 24 saat açık ve herşeyi satıyorlar. Gayet modern market zincirleri var, insanlar ise hep sokaklardalar. Sokak restoranları ise gece saat geç olmasına rağmen cıvıl cıvıl. Yemek özellikle sokakta çok ucuz ve çeşitli. Taze sıkılmış meyve sularını ise mutlaka denemelisiniz. Bizim bilmediğimiz ve daha önce adını bile duymadığımız bir çok farklı meyve var. Mutlaka hepsini deneyin.
Deniz ürünleri, noodle ve bol baharatlı etler çok revaçta. Özellikle Jakarta müslüman çoğunluğun yaşadığı bir kent olduğu için domuz eti korkunuz olmasın. Ciğer, kanatlı hayvanlar, kavrulmuş pirinç ve pirinç patlağı her yerde bulabileceğiniz lezzetler.
Bunların yanında şehir merkezinde ve büyük alışveriş merkezlerinde bütün zincir restoranları mevcut. Ancak yerel lezzetleri denemenizi tavsiye ederim. Genelde hindistan cevizi yağı ve susam yağı kullanılıyor. Bu nedenle koku sizi biraz rahatsız edebilir. Ve ilk yediğinizde fazla abartmayın, yoksa mideniz alışkın olmadığından çok rahatsız olabilirsiniz.
Gece birşeyler yedik ve biraz etrafı gezdik, tabii ki otelden çok uzaklaşmadan. Ve bir gün sonraki planımızı yaptık. Otele dönerken 24 saat açık marketlerden birine uğradık ve farklı içecek, tuzlu ve tatlı atıştırmalıklardan aldık. Gerçekten çok çeşitli ürünler var marketlerde. En az 250 çeşit gazlı gazsız, alkollü alkolsüz içecek bulmak mümkün. Deyim yerindeyse biz de nevalelerimizi aldık ve otelimizin yolunu tuttuk.
Endonezya'da her otelde kalınamayacağı için oteller çok ucuz değil, ama 4 veya 5 yıldızlı bir otel tercih etmenizi öneririm. Gecelik iki kişi kahvaltı dahil 100$ civarı fiyatlardan başlıyor. Biz de 4 yıldızlı bir otel tercih ettik ve gecelik dediğim gibi 100$ ödedik. Oldukça lüks ve merkezi bir otelde kaldık.
Ertesi sabah saat 09:00'da uyandık gece çok yağmur yağmasına karşın sabah güneşli pırıl pırıl bir hava vardı. Hava biraz nemli ancak insanı çok rahatsız etmiyor. Çok yağmurdan kastım ise muson, sakın bizdekiler ile karıştırmayın. Hemen kahvaltıya indik. Herşeyde susam yağı kullanıldığı için ve bol baharatlı yediklerinden biz de farklı lezzetler ile yaptık kahvaltımızı. Pirinç ve pirinç patlakları ise her öğünde var. Çok alışık olduğumuz bir kahvaltı denemezdi, açıkçası bizim öğlen yediklerimizi onlar sabah kahvaltısında yiyorlar. Aslında çok da bir öğün kavramları yok, ne zaman acıkırlarsa hemen birşeyler atıştırıyorlar.
İlk durağımız Ulusal Anıt (Tugu Monumen Nasional)... Ankara'daki Atakule'ye benzeyen 132 metre uzunluğunda olan anıtın altında bir de Endonezya tarihini anlatan müze yer alıyor. Geniş bir parkın ortasında kurulmuş. Yapımına 1961 yılında başlanmış ve 1975 yılında bitirilmiş. Buradan bütün şehri panaromik olarak, kuş bakışı görebiliyorsunuz. Yapı tamamen mermerden yapılmış ve üzerindeki alev şeklindeki heykel 14,5 ton bronzdan yapılmış ve 35 kilo altın ile kaplanmış. Endonezya’nın kurtuluşunu ve bağımsızlığını simgeliyor.
Parka giriş ücretsiz ancak yukarıya çıkmak isterseniz 5.100 Rph (yaklaşık 1TL) ödemeniz gerekiyor. Asansör ile yukarıya çıkıyorsunuz, sonra aşağıdaki müzeyi gezebiliyorsunuz. Gerçekten etkileyici bir yapı. Bunun yanında size gezeceğiniz bir çok yapıyı (Örneğin İstiklal Camii, Kraliyet Sarayı gibi) görme fırsatı sunuyor. Oldukça ihtişamlı ve güzel bir anıt. Girişi ise yerin altında. Bahçesinde ise çeşitli kabartmalar ile Endonezya tarihi anlatılıyor. Mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında burası yer alıyor.
Geniş ve kesintisiz bir Jakarta manzarasından sonra buradan ayrılıyoruz. İkinci durağımız ise İstiklal Camii. Yürüme mesafesinde olan camii çok etkileyici ve büyük bir yapı. Geniş bir bahçe içinde yer alıyor. Orjinal adı ile Masjid Istiqlal. Endonezya ve Güneydoğu Asya'nın en büyük, dünyanın 4. büyük camisi. Jakarta'nın merkezinde inşa edilen cami, Endonezya'nın bağımsızlığı anısına yapıldığı için "İstiklal" adı verilmiş. Enteresandır ki, mimarı Endonezyalı bir Hristiyan olan Frederich Silaban. Caminin inşası 17 yıl sürmüş ve toplam 12 milyon dolar harcanmış. 1978 yılında hizmete girmiş. 120.000 kişi aynı anda ibadet yapabiliyor. İki kubbeli yapının minare yüksekliği ise 90 metre.
Tam karşısında ise Katedral Jakarta var. İki muazzam yapının karşılıklı yer alması, dinlerin kardeşliğini anlatır gibi. Güzel bir bahçe içinde olan yapı gayet bakımlı. Endonezya ve Java adalarında dinlere olan hoşgörü çok üst düzeyde.
Ardından Pasar Baru'ya gittik. Burası açık bir alışveriş merkezi. Giyimden, oyuncağa, mobilyadan, ayakkabıya kadar bir çok ürünü burada bulmak mümkün. Ancak çok kaliteli ürünler satılmamakta burada. Kendinizi bir uzak doğu pazarına gidecekmiş gibi hissetmeyin. Oldukça büyük bir alana kurulmuş olan Pasar Baru'da fiyatlar oldukça uygun. Ancak kalite konusunda aynı şeyi söylemek zor.
Burada kısa bir tur attıktan sonra tarihi balıkçı teknelerini görmek için marina bölgesine gitmeye karar verdik. Bu bölgeye gitmek için taksi bakıyoruz, ancak trafik kilit durumda. Biz de Pasar Baru çıkışında bekleyen tuktuklar ile daha hızlı gidebileceğimizi düşünerek pazarlık yaptık. Sanırım Asya'nın en hızlı ve çılgın tuktuk şoförleri burada. Pazarlık yaptık ve hemen atladık. Trafikte milimle araçlara çarpmaktan kurtararak marina bölgesine çok hızlı bir şekilde ulaştık. Jalan Marina bölgesinde yer alan tarihi, asırlık dev balıkçı tekneleri halen kullanılıyormuş. Burayı görmeye gelirseniz buradan dönüş için araç bulmakta zorlanabilirsiniz. O nedenle mutlaka geldiğiniz aracın sizi beklemesini sağlayın.
Buradan sonra bugün için son durağımız olan “Taman Impian Jaya Ancol” bölgesine doğru yola çıktık. Bu alan bir çok aktivite olanağını içinde barındıran bir park alanı. Golf parkurlarından kumsala, lunapark'tan gezi alanlarına kadar herşeyin olduğu bir park.