Sanırım geriye dönük gezilerinden hangisini tekrar etmek istersin diye sorsalar hiç düşünmeden Krakow derim. Ama sanırım bu konuda yalnız değilim çünkü Krakow, “Değeri En Bilinmeyen Şehir” seçilmiş hâlihazırda. Hadi sadece bana sormuş olsalardı değerini en bilmediğin şehir hangisi oldu diye tamam da, böyle ayan beyan seçildiğine göre var demek ki bu Krakow’da değişik bir durum hakikaten.
Bu seçilmeden sonra olsa gerek, öğrendim ki Krakow üst üste iki kez Avrupa’da gezilecek şehirler kategorisinde birinci olmuş. Bu şehrin PR’ını kim yapıyorsa helal olsun. 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen Krakow 2016 yılında da 6 gün sürecek Dünya Gençlik Günü organizasyonunu ağırlayacak. İlk duyduğumda heyecanlanıp tekrar gitmek için bir sebep olur mu diye düşünsem de Roma Katolik kilisesi tarafından düzenlendiğini öğrenince heyecanım hemen geçiverdi.
Kişisel olarak Krakow’un hakkını çok veremememin nedeni ise buraya yaklaşık 2 saat uzaklıktaki Zakopane isminde ufak, kayak merkezi ile ünlü bir şehirden donarak ve havaya lanetler okuyarak gelmiş olmam olabilir. Soğuk sevmeyen ve kayak yapmaktan zerre anlamayan bir insan olarak kayak merkezinde ne işimin olduğu meselesine ise girmiyorum. Gezme hevesi böyle bir şey işte elinize geçen her fırsatı, konfor alanınızın ve zevklerinizin dışında da olsa değerlendirirsiniz ve sonuçlarına katlanırsınız.
Şimdi de Krakow’un hakkını bu yazıda vermeye çalışarak biraz vicdanımı rahatlatacağım.
1038-1569 yılları arasında Polonya Krallığı’na başkentlik yapan Krakow’un tarihi 7. yüzyıla kadar uzanıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya Hükümeti tarafından da üs olarak kullanılan şehirdeki Yahudi nüfusu önce Krakow gettosuna, oradan da meşhur Auscwitz’e geri dönmemek üzere gönderiliyor. Auscwitz, şehre 60km uzaklıkta ve bu bölgeye ulaşım kolay. Ben Auscwitz’i duygusal olarak kaldıramayacağımı düşündüğümden yerine tren yolcuğunu tercih ederek yine Karakow’a yakın Czestochowa şehrine gitmiştim. Bu şehrin özelliği, Bakire Meryem’e adanmış en ünlü manastırlardan Jasna Gora’yı barındırması ve her yıl milyonlarca “hacı”nın bu sebeple burayı ziyarete gelmesi. Hatta birçokları için burası spirituel merkez konumunda (Evet ben de artık hacıyım). Czestochowa’nın Kara Madonna’sı da (Black Madonna of Czestochowa a.k.a Our Lady of Czestochowa) bu manastırda. Kara Madonna, Bakire Meryem’in ikonlarından biri.
Şu an Krakow için Polonya’nın en önemli ikinci şehri deniyor. Orta Avrupa’nın en eski ikinci üniversitesi bu şehirde (İlki yanlış bilmiyorsam Bolonya’da. Bizim Harran’da da dünyanın en eski üniversitesi var). Pahalı bir şehir değil Krakow. Konaklama ve yemek diğer Avrupa şehirleri ile kıyaslandığında gayet makul. Toplu taşıma sistemi de muntazam işliyor (Ah İstanbul ah!) Polonya’nın en uzun ırmağı Vistul, şehrin içinden geçiyor.
Benim şehirdeki ilk durağım bu ırmağın kıyısındaki Wawel Kalesi oldu. 14. yüzyılda inşa edilen bu gotik kalenin hemen yanında da Wavel Katedrali var. Kalede ejderhaseverleri ise çok mutlu edecek bir mağara var – Smocza Jama, nam-ı diğer Dragon’s Den. Krakow’de bu mağarada yaşayan ve kızların kendisine kurban edildiği bir ejderha ile ilgili efsane yaygın, ırmağın kenarında da bir ejderha heykeli mevcut aynı zamanda (kendisini ejderhaya benzetmek biraz zaman alıyor gerçi).
Krakow’da bizim İstiklal Caddesi’nin mini mini birçok versiyonu var. 13. yüzyılda inşa edilen ve 14. yüzyılda onarılan, iki kuleli gotik kilise Mary Basilica’nın bulunduğu ana meydana çıkan bu caddelerde de ufak kafeler ve dükkanlar bulunuyor. Gece hayatı da bu meydanın etrafında yoğunlaşmış durumda. Bir nev-i Taksim Meydanı ve çevresi durumu. Yalnız burada Orta Çağ’dan beri el sürülmemiş bir tarih söz konusu, bozulmamış tarihe alışık olmayan İstanbul bünyelerinin dikkat etmesi gerekebilir.
Slowackiego Tiyatrosu da şehrin dikkat çeken yapılarından. Paris Operası’nın inşasından sonra Avrupa’nın Barok rüzgarından nasibini alan 1893 tarihli bu yapı, şehrin Orta Çağ görüntüsünden uzaklaşıp orta Avrupa havasına bürünmesine vesile oluyor diyebilirim.
Krakow, ikinci kez gitmek istediğim ender şehirlerden. İki kez üst üste gezilecek şehirler kategorisinin lideri olduysa ve küskün küskün En Değeri Bilinmeyen Şehir sıfatına da layık görüldüyse, bir şansı daha hak etmiştir nezdimde.
Daha fazlası için: http://gezgingezegen.net