Makedonya gezimize Üsküp’ten yani Makedonya’nın başkentinden başladık.
Üsküp'ü gerçekten sevdik, restoranlar, barlar ve güzel bir atmosferle dolu canlı bir şehirdi. Burası parke taşı, kale ve görkemli heykellerin, meydanların ve müzelerin tüm eski parçalar ile birleştiği bir şehirdi. Üsküp’te iyi bir alışveriş yapmak ve etrafta dolaşmak çok kolaydı. Şehir merkezi, Türk Çarşısı, Osmanlı Kalesi hepsi birbirine çok yakın ve yürüme mesafesindeydi.
Sabah saat 10.35’te Üsküp Havalimanı’na indikten sonra havaalanı otobüsü ile 3 euro’ya bilet alıp şehir merkezine doğru yola koyulduk. Otobüsten şehir merkezinde yani son durakta indik ve Üsküp gezimize başlamış olduk.
Üsküp Şehir Merkezi
Üsküp'te şehir merkezinde devasa bir heykel bulunuyor. Meydan'ın merkezinde bulunan Büyük İskender heykelini de kapsayan meydan devasa bir alan. Meydanın arka planda ise bir zafer takı bulunuyor. Festivallerde ve etkinliklerde, insanların topladığı bu meydanda tabii ki de çok sayıda restoran, kafe ve bar da var.
Üsküp'te birçok garip heykel var ve halkın hükümete karşı isyan etmesinde bu heykellerin de payı var. Bunun nedeni ise halklara yardım etmek yerine heykeller ve görkemli binalar inşa etmek için para harcamanın tercih edilmesi. Ancak bir turist olarak, şehrin etrafındaki tüm muhteşem ve devasa heykelleri hayranlıkla izleme fırsatını yakalayabilirsiniz. Şehrin pek çok heykele sahip olmanın sebebi olarak tüm ünlüleri ve ülkenin zengin tarihini sergileme isteğinden bahsediliyor. Benim favorilerimden ve en ünlülerden biri, Makedonya Meydanı'nın ortasındaki Büyük İskender'in dev heykeli. Bazıları bu heykelin sadece düzenli bir asker olduğunu iddia ediyor.
Üsküp'teki bir başka ünlü heykel ise, İskenderiye'nin emzirdiği sırada onu tasvir eden Olympia (Büyük İskender'in annesi). Bu, Üsküp'teki tek sansürsüz heykel olma özelliğini taşıyor.
Bu arada Rahibe Teresa Üsküp'te doğmuş ve doğduğu yer Üsküp'te popüler bir turistik mekân haline gelmiş. Dilerseniz siz de Anne Teresa Memory House’a gidip doğduğu evi görebilirsiniz.
Üsküp şehir merkezinde gezimizi bitirdikten sonra Üsküp Türk Çarşısı’na geçtik. Üsküp'teki Eski Çarşı, 1200'lerden beri şehrin ticaret merkezi olmuş. Çarşı, günümüze kadar cazibesinin çoğunu korumayı başarmış. Çarşı bölgesi saatçilerden tamircilere, oduncudan terziye ve elbette manavlardancevapcici'cilere kadar her şeyi içinde barındırıyor.
Merkezden Türk Çarşısı’na geçerken Osmanlı Köprüsü’nden (Taş Köprü) de geçmiş olduk. 2. Mehmet döneminde, 1400’lü yıllarda inşa edilen, şehrin en ünlü yerlerinden biri burası. Aynı zamanda bu köprü Üsküp'ün eski bölümünü yeni ve modern ilçeye bağlıyor.
Üsküp'ün eski bölümünde Türk Çarşısı’nda, 500’lerden kalma bir Osmanlı kalesi bulunuyor. O zamandan beri kale defalarca yeniden inşa edilmiş ve hatta 1963 yılındaki depremde tahrip olmuş fakat hala kalenin bazı eski parçaları günümüze gelmeyi başarmış. Kalenin tepesinde, şehrin harika manzarasını da görüyorsunuz.
Bu kaleyi de geziyoruz ve böylece Üsküp'te ilk günümüzü tamamlamış oluyoruz.
Birinci günümüzde Üsküp’te yürüme mesafesinde olan her yere gitmiştik, ikinci gün rotamızda Vodno Dağı, Matka Gölü, ardından da Makedonya’nın bir diğer güzel şehri Ohri’ye geçecektik. Tek günde ve rahat gezebilmek için araç kiralamaya karar verdik çünkü otobüsle bir günde bitirmek imkânsızdı.
İnternete kısa bir araştırma yaptıktan sonra, Üsküp’te yerli Türk firması olan Rent a car Skopje’ye ulaştık. Çok iyi Türkçe konuştukları için hiç yabancılık çekmedik. Siz de bu firma aracılığıyla uygun fiyata araç kiralayabilirsiniz, sahibi Emre Bey çok yardımcı oluyor. Aracımızı da kiraladıktan sonra ilk durağımız Vodno Dağı oldu.
Vodno Dağı ve Milenyum Haçı
Üsküp halkının barışın tadını çıkarmak ve büyük şehir nabzından uzaklaşmak için gittiği yer burası. Vodno Dağı harika manzaralar ve mükemmel yürüyüş parkurları ile güzel ve doğal bir deneyim sunuyor. Dağın tepesinde, ünlü dönüm noktası olan Milenyum Haçı'nı da görebilirsiniz. Biz dağın yarısına kadar arabayla gidip arabayı oraya park ettikten sonra, teleferikle Vodno Dağı’na ulaştık. Teleferikle yukarıya doğru çıkarken bütün şehir ayaklarınızın altında kalıyor, muazzam bir manzarası var. Ardından da Matka Gölü’ne doğru yola koyulduk.
5.000 hektarlık bir alanı kaplayan yapay bir göl Matka Gölü. Matka Kanyonu ise hiç şüphesiz Makedonya'nın güzel destinasyonlarından biri ve Üsküp'teyken ziyaret edilmesi gereken bir yer. Göl kasabadan arabayla yaklaşık 20 dakika uzaklıkta bulunuyor.
Burada kanyonda yürüyüş yapabilir ve güzel manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Maceraları seviyorsanız; hem tırmanış hem de kayak yapmak burada mümkün.
burada yer alan Vrelo Mağarası da oldukça popüler. Mağaraya kayık turları ile gidebilirsiniz,1 saatlik ve yarım saatlik kayık turları mevcut. Matka gezimizi de bitirdikten sonra Ohri’ye doğru yola koyuluyoruz. Üsküp ile Ohri arası 180 kilometre ve Üsküp’ten Ohri’ye yolculuğumuz yaklaşık 3 saat sürdü.
Ohri Gölü ve Ohri
Ohri Gölü, Makedonya'nın önde gelen destinasyonlarından ve Üsküp'ten günübirlik gezi için buraya gitmek mümkün ancak inanılmaz derecede güzel olduğu için, en azından bir gece kalmanızı tavsiye ederim. 3 saate yakın araba yolculuğu da yapacağınızı hesaba katarak bence güne erken başlamalısınız ve geç dönmelisiniz. Buna değeceğine eminim.
Ohri’nin kökleri Antik Çağ’a dayanıyor, ancak o zaman şehrin adı Lychnidos. Bazıları, Ohri’nin tarihinin daha da geriye gittiğini iddia ediyor. Bu doğru da olsa yanlış da olsa Ohri'nin tarihle dolu bir şehir olduğu kesin.
Antik anıtların yanı sıra bir zamanlar güzel plajların ve dağların ve yürüyüş parkurlarının bulunduğu doğal alanların keyfini çıkarabilirsiniz. Aynı zamanda Ohri Gölü, yaz aylarında partileriyle ünlü.
Ohrid’de adeta eski çağlara dönmüş gibi hissediyorsunuz. Medeniyetin MÖ 7000 yıllarında buraya kadar geldiğini gösteren kanıtlar var. Bu, burada birçok tarihî alan bulacağınız anlamına geliyor. Bu bölge yıllar boyunca çok farklı milletlerin de hâkimiyetine girmiş. Tarihi seviyorsanız, burası Avrupa'da ziyaret edilecek yerlerden biri.
Yemek ve içmek, Ohri ve Üsküp'teki gündelik yaşamın büyük bir kısmını oluşturuyor ve çok sayıda restoran ve kafe var. Buraya gittiğinizde mutlaka tatmanız gereken bazı lezzetler var, bunlar tavcegravche, turli tava ve burek. Aynı zamanda buraya geldiğinizde şarapları ve mastika’yı da denemenizi öneriyorum. Makedonya eski Yugoslavya Cumhuriyeti'ndeki şarap üretiminin çoğunu oluşturuyor ve Makedonya'daki şarap geleneği çok eskilere kadar dayanıyor. Aynı zamanda buradaki yiyecek ve içki fiyatları da çok düşük. Bu sayede de pek çok lezzet deneyebilme imkânına sahipsiniz.
Neden Makedonya?
Makedonya, günden güne ülkemize daha da yaklaşan bir destinasyon gibi geliyor bana. Hava yolu şirketlerinin de son zamanlarda Makedonya’ya düşük fiyata biletler sunmaya başlamalarının bunda etkisi var. Uçak veya otobüsle de buraya gelmek oldukça kolay. Dünyanın birçok yerinde bulundum ve bu ülke ziyaret ettiğim en ilginçlerden biriydi.
Keşfedilecek pek çok gizli mücevher varken Makedonya'yı mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Makedonya'yı ziyaret etmenin bir başka iyi nedeni, gerçekten çok ucuz olması, aynı zamanda Avrupa’nın en az keşfedilen ülkelerinden biri. Lüks otellerde diğer Avrupa şehirlerine göre daha ucuza kalabilirsiniz ve orta sınıf otellerde kalmak isterseniz standartlardan ödün vermeden çok uygun fiyatlı fırsatlar elde edebilirsiniz.
OTOBÜS SAATLERİ
Скопска автобуска станица
Yorumlar