Filipinler denince akla deniz, kum, güneş ve dalış gelir. Haksız sayılmayız zira 7 binden fazla adasıyla dünyanın en büyük takımada ülkesidir Filipinler. II. Dünya Savaşı'ndan kalma batıkları, müthiş resifleri, El Nido ve Boracay kumsalları, Oslob'da balina, köpek balıklarıyla (Whale Shark) yüzme fırsatı gibi olağanüstü deneyimleri size sunabiliyor. Bence bir insanın ölmeden önce yapması gereken şeylerden birisidir Whale Shark'larla yüzmek. Muazzam bir deneyim. Diğeri de Banaue- Batad'daki taraçaları dünya gözüyle görmek.
Batad ve Banaue Terasları
Filipinler'de yaklaşık 1 ay kaldım. Çok gezdim, çok gördüm. Ama gördüklerimin hiçbirisi 2000 yıllık Batad ve Banaue terasları kadar etkilemedi beni. Eğer bir daha Filipinler'e gidersem tekrardan gitmek istediğim tek yer.
UNESCO tarafından 1995 yılında Dünya Kültür Mirası listesine alınmış pirinç terasları. Filipinliler buranın dünyanın 8. harikası olduğu söyler. Buralar 2000 yıl önce neredeyse hiç makine kullanılmadan elle yapılmış. Tam olarak bir doğa harikası sayılmaz ama kesinlikle bir mimari eserde sayılmaz.
Plajlar ve okyanus kaçınılmazdır Filipinler'de. Merkez Luzon adasının kuzeyinde yer alan bu küçük kasabanın muazzam manzarsınıı tarif etmeye ve nasıl gideceğinizi, neler yapabileceğinizi anlatmaya çalışacağım.
Ben Banaue pirinç terasları'na, yaklaşık 8 saatlik bir yolculukla, Baguio City üzerinden geçmiştim. Ama siz Baguio City'ye uğramadan doğruca Manila üzerinden de gelebiliriniz. Manila'dan Banaue otobüsle yaklaşık 10 saat ve 450 peso (28 lira). Eğer otobüsle gitmeye karar verdiyseniz dikkat etmeniz gereken önemli şey klima. Üzerinize mutlaka ama mutlaka kalın bir şeyler alın. Yün kazak götürebiliyorsanız götürün (Şaka yapmıyorum). Hayatımın en berbat otobüs yolculuğudur Banaue- Manila arasında geçirdiğim 10 saat. Buz kestim ve 10 saat benim için geçmek bilmedi.
Banaue Pirinç Terasları
Merkez Luzon Adası'nın kuzeyinde bir yer Banaue. Dediğim gibi ben şehre Baguio City üzerinden geçtim. Sabahın erken saatlerinde varmıştık, geldiğimizde uyuyordum ve afyonum henüz patlamamıştı. Çantamı almak için otobüsten indiğimde gördüğüm manzara karşısında nutkum tutuldu. Ucu bucağı gözükmeyen bir yeşillikle karşılaşmıştım. Başkaları daha önce görmüş olabilir ama benim gördüğüm en yeşil manzara olduğu için çok etkilenmiştim.
Şehre giriş 20 Peso. Bu bir defaya mahsus herkesten alınan bir ücret. Şimdiye kadar gitmeden önce hiç kalacak rezervasyonu yapmamıştık. Geleneğimizi bozmayarak, yine yapmadık ve şehir merkezine doğru yürümeye başladık. İsterseniz bir jeepney ücretsiz olarak sizi şehir merkezine götürüyor ancak biz bunu tercih etmemiştik.
Teraslar tüm yıl boyunca turist çeken bir yer ve otel sayısı az olduğu için kalacak yer sorunu yaşayabilirsiniz. Zira yol üstünde denk geldiğim 5 otelin resepsiyonundaki güzel yüzlü insanlar 'Maalesef doluyuz' demişti üzülerek. Ama şanslıydık. Çünkü yol üstünde Bruce ile karşılaştık. Bruce triycle şoförüydü ve bize (2 arkadaşımla birlikte seyahat ediyordum) Banaue'nin en güzel manzarasında çadır kurabileceğimizi ve bir otele vereceğimiz paranın çok daha azını vereceğimizi söyledi. 50 Peso karşılığında bizi oraya çıkarması için anlaştık. Eğer beğenmezsek bizi şehir merkezine ücretsiz götürecekti.
Bruce haklı çıktı. Bizi götürdüğü yer Banaue'nin en yüksek yeriydi. İnternette Banaue Pirinç Terasları ile ilgili görsellere göz attığımızda aklımızı başımızdan alan o muazzam fotoğrafların çekildiği yerdeydik. Dünyalar tatlısı ev sahibimiz Gloria ile geceliği 500 (31 lira) Peso karşılığı çadır kurmak için anlaştık. İsterseniz burada 4 kişilik bambu evlerde var ve geceliği 1200 Peso (Pazarlıkla 1000-900 Pesoya düşürebilirsiniz).
Gloria'nın yeri (Adını bilmediğim için Gloria'nın yeri demeye devam edeceğim) Banaue'nin en yüksek yeri (burası eşinin aslında ama onunda adını hatırlamıyorum) olmasının dışında 300 yıllık bir geçmişe sahip. Dedesinin dedesinin dedesinde kalma bu yerde 300 yıllık putları, II. Dünya Savaşı'nda öldürülen Japon askerlerinin kafa taslarını görebilirsiniz. Fotoğraf çekmek için müthiş bir yer ayrıca. Dediğim gibi Banaue'nin en güzel manzarasına sahip burası. Eğer Banaue'nin merkezinde bir yerde kalıyorsanız 100 pesoya triycle şoförü bulurusunuz (Pazarlık şart).
Şehir merkezinde neredeyse hiçbir yer yok. Birkaç otel ve hediyelik eşya dükkanı. Otellerin fiyatları genelde 250- 500 Peso arasında değişiyor ama erken rezervasyon yapmanız gerekebilir. Ben şansınızı zorlamanızı tavsiye ederim zira internette bulamayacağınız çok sayıda kiralık daire ve hosteller var. Banaue oldukça yemek açısından Filipinler'de denk geldiğim en ucuz yerdi. Bir öğünde yer 100 Pesoya doyarsınız. Yerel yemekler çok daha ucuz. Hediyelik eşyalar da aynı şekilde çok ucuz. Bir Avrupalının işlettiği Regae bar ve bir kareoke bar dışında eğlence yeri namına hiçbir şey yok (Filipinliler kareokeyi çok sever).
Banaue'nin esprisi aslında trekking. Tourist Information'dan alacağınız basit bir haritayla civardaki köyleri gezebilirsiniz. Bambudan evler ve tüm yaşamını pirinçle kazanan köylüleri ziyaret edebilirsiniz. Rehbere gerek yok.
Batad Pirinç Terasları
Ertesi gün sabah saat 8 gibi Gloria'nın evinden yola çıktık. Bruce ile kişi başı 250 pesoya (16 lira) bizi götürüp getirmesi konusunda anlaştık. Banaue'deki pirinç teraslarının çok güzel, Batad'dakilerin ise inanılmaz olduğunu duymuştuk. Gerçekten de öyleydi.
Batad'a gitmenin 2 yolu var. İlki jeepney. Hangi saat aralığında kalktığını bilmiyorum. 1 gün önceden rezervasyon yaptırmanız gerekebilir. Tek yön 150 Peso. Yine aynı şekilde geri dönerken de jeepney'e binebilirsiniz. Günün belli saatlerinde gittiğini biliyorum sadece ama o saatler ne hiç araştırmadım. İkincisi ise triycle. Triyclelar kişi başı gidiş geliş 300 Peso. Muhtemelen size fazla fiyat söyleyeceklerdir ama sakın 300 pesodan fazla vermeyin. Triycle ile gidecekseniz bir şeye çok çok dikkat etmelisiniz. Triycle şoförünüzle mutlaka'Otoyolun sonuna kadar' diye anlaşın. Şöyle anlatayım; bazı triycle şoförleri müşterilerini otoyolun belli bir yerine kadar getiriyor. Çünkü yol belli bir yerden sonra oldukça dik bir yokuş başlıyor. Biz o anlaşmayı yapmayanlardandık ve gereksiz yere 45 dakika boyunca otoyolda yürüdük. Otoyolun sonunda Batad'a giden orman başlıyor.
Yanınıza çanta alıyorsanız eğer yükünüzün hafif olmasına özen gösterin çünkü saatlerce yürüyeceksiniz.Yürüyüş ayakkabılarıyla gitmenizi öneririm. Yukarı da Banaue'nin esprisi trekking yazmıştım. Batad onun 2 level üstü. 15 dakika oldukça bozuk bir yoldan ilerleyeceksiniz, aşağısı uçurum dikkatli olun derim. Burası ülkenin kuzeyinde ve oldukça yağış alan bir yer. Ne zaman giderseniz gidin, yerler muhtemelen çamur ve kaygan olacaktır. Batad'a giriş kişi başı 50 peso. 1.5 litrelik suyun fiyatı 50-60 peso arasında. Ormanı bitirip göreceğiniz manzara sizi büyüleyecek. Mutlaka fotoğraf çekmek isteyeceksiniz.
Oldukça izole bir yer Batad. 30 dakikalık bir yolculuğun ardından buraya gelebilmiştik. Dış dünyayla neredeyse hiç bağlantısı yok. Buradaki halkın geçimini sağladığı iki şey var. Birisi turizm, diğeri de pirinç. Her yerde pirinç eken/toplayan köylüler göreceksiniz. Düz yer neredeyse yok. Olan yerlere ev yapılmış. Geniş bir bahçesi olan tek yer girişte solumuzda kalan okuldu. Banaue deniz seviyesinden 1500 metre yüksekte. Batad'da herhalde deniz seviyesine yakındır.
Biraz dinlendikten sonra yürümeye devam ettik. Merdivenlerden 20 dakika indikten sonra dönüp arkanıza bakacaksınız ve şunu diyeceksniz 'Bu yolu nasıl çıkıcam'. O kadar çok merdiven ineceksiniz ki belli bir yerden sonra korkmaya başlayacaksınız. Size şimdiden söyleyim: Sakın korkmayın. Çünkü aşağıya doğru attığınız her adımda manzara daha da güzelleşecek. Yürüyün, mola vere vere ilerleyin. Bir gün önceden ya da orada kendinize bir rehber bularak ona Tappiya Şelalesi'ne gitmek istediğinizi söyleyin. Şelalenin çok bir esprisi yok. Ama oraya giderken ki görecekleriniz sizi büyüleyecektir. Rehberler 1000 Pesodan başlayacaktır size fiyat çekmeye.
Tüm gezim boyunca şunu anladım. 'Turist kazıklamak içgüdüsel bir şey' engel olamıyor galiba insan. Pazarlık yapın, hatta şunu yapın. Tok satıcıyı oynayın. Peşinize mutlaka bir rehber takılacaktır. Biz rehber tutmayı düşünmüyorduk ve peşimize yürümekten bir deri bir kemik kalmış bir kadın takıldı. 1 dakika içinde 1000 Pesodan 400 Pesoya kadar düştü. Yine tutmayacak fakat Tappiya'ya rehbersiz gitmenin imkansız olduğunu söyledi. İnandık ve gittik. Haksız sayılmazdı ama sora sora da bulurduk herhalde. Batad'a girdikten 2 saat sonra Tappiya Şelalesi'ne vardık (30- 40 dakika falan dinlenmişizdir). Şelale beni çok cezbetmedi. Ben daha ziyade yol üzerinde manzaraya hayran kalmıştım.
Batad'da sınırlı az da olsa otel var. Eğer Batad'da kalmak isterseniz, 2-3 ay öncesinden rezervasyon yaptırmak zorundasınız. İşin zor kısmı otel değil, sırtınızdaki çantalar olacak. Eğer 15 kiloluk sırt çantasıyla oraya inip çıkmaya karar verdiyseniz ya Batad'ın nasıl bir yer olduğundan haberdar değilsiniz ya da yürek yemişsinizdir. Ama 'Ben zenginim' diyorsanız bu işi sizin için yapan birilerini bulabilirsiniz. Ne kadar istiyorlar bilmiyorum. Ben o ağır yükle Batad'a inmeye cesaret edemezdim ayrıca 100 Pesonun bile hesabını yapacak kadar cimriydim. Ama geri dönüp baktığımda keşke Batad'da bir hostelde kalsaydım diyorum.
Bunun dışında Batad'da bir rehber eşliğinde köylerl gezebilirsiniz. Banaue köylerinden çok daha ilgi çekici olduğunu duydum. Yerli Ifugao köylüleri, yerel kıyafet giymiş kabileler ve pirinç eken/toplayan köylüler. Tarlaların arasında yolculuk. Mükemmel bir deneyim olabilir.
Son olarak ne Batad ne de Banaue'de sinekler tehlikeli değil. Uzun kollu kıyafet giymenize gerek yok. Havaya dikkat etmenizi öneririm. Batad ziyaretimizden 2 saat sonra bir yağmur başladı ve 24 saat aralıksız yağdı, biz giderken de devam ediyordu. Yağmurlu havada yapacağınız bir gezi gününüzü mahvedebilir.
Batad ve Banaue'yi gezdikten sonra biraz daha kuzeye havada asılı duran tabutları, mağaralarıyla, köyleriyle Sagada'ya geçebilirsiniz.