Tezatlar Kenti Manila

Manila öyle bir kent ki, dev alışveriş merkezlerinin yanı başında teneke evler görülebiliyor. Ülke nüfusunun %41’i yoksulluk sınırının altında yaşarken caddelerde “jeepney”lerin arasında yol alan lüks otomobillere de rastlamak mümkün.

Ülke gelirinin %97'si nüfusun yaklaşık %20'si tarafından kontrol ediliyor. Geriye kalan %80’lik kesim ise ülke gelirinin %3’ünü paylaşır durumdalar. Bu nedenle de kentte çok fazla kapkaç olayı yaşanabiliyor. Kent gündüzleri oldukça güvenli görünse de yine de dikkatli olmakta yarar var. Geceleri ise Manila'nın her yeri güvenli değil, bu nedenle yalnız başınıza gezmemeye özen göstermelisiniz.

Manila’da yer alan Alışveriş merkezlerinde, dünyaca ünlü markaların mağazaları ile karşılaşabiliyorsunuz. Bir çok Flilpinli hanım ellerinde paketler ile alışveriş yapıyorlar. Makati ve Malate bölgelerinde gezerken kendinizi bir Avrupa kentinde gibi hissedebilirsiniz. Ama bu bölgelerden çıkıp Paranaque bölgesine giderseniz, lağım akan nehrin yanı başında kazıklar üzerine kurulmuş ufak evleri görebilirsiniz.

Kentin bir çok bölgesinde teneke evler ve sokaklarda dağ gibi çöpler görmek mümkün. Kent genelinde duman ve gürültü hakim. Özellikle teneke mahalleler çevresinde gezmek istiyorsanız, tek girmekten ziyade ya bir yerel rehber ya da bir Filipinli ile birlikte bu bölgeyi dolaşabilirsiniz. Özellikle bu mahallelerde üzerinizde değerli bir eşya bulundurmamalısınız.

Manila’da, hatta tüm Filipinler genelinde eskiden evler bambudan yapılırmış. Tropikal iklim olduğu için ve hava sıcaklığı yüksek olduğu için evlerin daha doğrusu kulübelerin dört tarafında da açıklık varmış. Çatıları ise yağmura karşı korunmak için bambudan yapılmış üçgen çatılardan oluşurmuş.

Eski dönemde bambuyu sadece ev yapımında değil yağmur duasına çıkmak içinde kullanırlarmış. Büyükçe bir bambunun içine mango çekirdekleri koyuyorlar ve 2 ucunu kapatıyorlar. Böylelikle bir müzik aleti ortaya çıkıyor. Bu uzun bambuyu çevirdikçe yağmur sesi ortaya çıkıyor. Zamanında bazı kabileler tarafından yağmur duası için kullanılırken, günümüzde sadece müzik yapmak için kullanıyor.

Diğer tezatlık da, Uzakdoğu’da yer alan bir ülke olan Filipinler’de koyu Katolik olan geniş bir grubun yer alması. Burada Katolik olarak bilinen pek çok ülkede görmediğiniz manzaralarla karşılaşabilirsiniz. Her sene düzenlenen bir takım törenlerle çarmıha gerilme, ellere ve ayaklara çivi çakılması tekrarlanır.

Genel Uzakdoğu’nun mistik havası burada da hakim. Ama etrafta ne Hindu ne de Budist tapınağı var. Kiliseler yükseliyor onların yerine. Uzakdoğu’nun çekik gözlü insanlarında sanki bu inanış biraz alışılmadık duruyor.

Yeme alışkanlıkları da bir hayli değişik. Kent merkezinde çok lüks restoranlar bulunuyorken, bazı kesimlerde insanlar pirinç tarlalarından topladıkları böcekleri tarlanın yanında kızartıp afiyetle yiyorlar. Nasıl mı?

Özellikle şehirler arası yollarda çok sayıda pirinç tarlası görebilirsiniz. Tarla çalışanları Pirinç fidelerini ekmeden önce bu sulak araziyi traktör ile sürüyorlar. Bunun sebebi ise toprak altında saklanan böcekleri dışarıya çıkarmak. Çünkü bu böcekler pirince zarar veriyormuş. Traktör toprağı sürerken, traktörün arkasında koşturan çocuklar ellerindeki kovalara su yüzüne çıkan dana burnuna benzer bu böcekleri yakalayarak dolduruyorlar. Kovalar böcekle dolunca akşamı bile beklemeden tarlanın başında ateşi yakıyorlar. Önce ateşin üzerine bir tencere koyup, böcekleri içine atıyorlar. Yanan ateş ile böcekleri öldürüyorlar. Sonra yağ koyup, böcekleri kızartıyor ve ardından afiyetle yiyorlar.

Sanki “siz böcekler bizim tarlaya musallat oldunuz, biz de size” der gibiler. Yedikleri tek böcek türü bu değil tabii ki, çok çeşitli böcekleri yiyorlar.

Kent merkezlerinde yollar oldukça geniş ancak biraz kent merkezinden uzaklaşıldığında iki aracın yan yana geçmekte zorlandığı yollar çıkıyor karşınıza. Kent merkezindeki lüks araçlar ve jeepneylerin yerini ise üzerleri tıka basa insan dolu hurdaya yakın araçlar alıyor.

Ülke tropikal meyveler açısından çok zengin. Ama bunun yanında mısır üretimi de yaygın. Ancak mısırın kurutuluş tekniği açısından sanırım dünyadaki tek orjinal yer burası.

Şehirler arası ana yolda giderken kilometrelerce serilmiş mısırları görebilirsiniz. Çiftçi kurutmak için bir alanı olmadığından mısırlarını kurutmak için ana yola sermeyi çare bulmuş kendine. Yerde mısırlar, mısırları ezmeden geçmeye çalışan sürücüler. Mısırlar çabuk kurusun diye bir kişi elinde bir sopa ile mısırları çeviriyor. Çevredeki diğer kişiler ise arabaların etkisi ile sağa sola savrulan mısır tanelerini süpürerek topluyorlar. Toplanan mısırları bir elekten geçirip, kumdan, taştan ayırıp zararı minimuma indirmeye çalışıyorlar. Oldukça ilginç bir görüntü.

Filipinler sahip olduğu karma kültürü ve doğal güzellikleri ile gezginlere çok farklı deneyimler yaşatabilecek bir ülke. Fuhuş denince akla gelen ülkelerden olsa da aynı zamanda sahip olduğu eşsiz güzellikteki adaları sebebiyle popüler bir balayı rotası.

Ancak bu kadar güzel Adalara sahip ülke vatandaşları için Manila farklı bir önem arzediyor. Manila için söyledikleri şu söz ülkedeki genel durumu özetliyor; “Başkent Manila iyiyse tüm ülke iyidir, kötüyse tüm ülke kötüdür.”

Manilla'da konaklamak için ulaşımı kolay MaxStays ve Luxury Condo at Forbeswood Parklane gibi otelleri tercih edebilirsiniz.  

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.