İtalya'nın Tarihi Kenti Ferrara

İtalya’nın her köşesi farklı bir altın madeni. İtalya’da bilindik, turistik ve büyük şehirlerden ziyade küçük yerleri gezmek insanın damağında çok farklı tatlar bırakıyor.

Bologna’dan hızlı tren ile sadece 25 dakika uzaklıktaki bu küçük kasaba olduğu gibi saklanabilmiş tam bir Orta Çağ kasabası. Resimlerinden görüp beğendiğimiz şato ise neredeyse kasabanın tam ortasında. Üstelik Ferrara, büyük şehirlerin Old Town’unu aratmayacak büyüklükteki meydanı ve meydanın etrafındaki yapılarıyla tam bir Rönesans kasabası. 2016 yılında 132.000 yaşayanı ile UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne girmiş bir kasaba.

Kalacağımız otel işte tam da bu meydana birkaç adım ötede butik bir otel. Hem meydana yakınlığı hem de kalitesi ile ben çok beğendim. http://www.hotelnazionaleferrara.it

Ferrara kasabasının adı ilk olarak milattan sonra 753 yılında yazıtlarda geçmeye başlamış. Bugün kasabanın göbeğinde bütün ihtişamı ile yükselen Este Kalesi ise adını 1264 ten 1598’e kadar kasabayı yöneten Este ailesinden almış.

Kasabanın ortasından geçen büyük bulvar kasabayı neredeyse Rönesans ve Orta Çağ dönemleri gibi bölüyor. Bir yanda Rönesans’a özgü alanları ve mağrur yapıları ile park, palas ve büyük evler. Diğer yanda ise Ferrara usulü tuğla evlerin çevrelediği kiliseler, manastırlar ve eski evler ve bütün bu yapıların ortasında yarı kale, yarı palas, yarı hendek haliyle Este Kalesi duruyor. Kale, zaman içerisinde Este ailesini, halk arasında meydana gelen isyanlardan korumak amaçlı yapılmış. İlk başta sadece bir kuleden oluşan kale zaman içerisinde yapılan eklemeler ile bugünkü halini almış. 2002 yılında ise çok büyük bir restorasyondan geçmiş.

Kale’ye girmeden önce Katedral’e bakan cephede bir heykel göreceksiniz. Adamın yüzündeki ifadeyi korkunç bulsam da heykel yaptığım için mermerden yapılmış heykelin yapılış şekline ve detaylara vuruluyorum.

Sonrasında da bu heykelin dindeki yozlaşmaya karşı savaş vermiş olan bir papaz olduğunu öğreniyoruz. 1494 yılında kutsal kitabı yakınca idam edilmiş, düşünebiliyor musunuz o çağda kutsal kitabı yakabilecek bir yüreği?

Otelden Bologna Havaalanı’na kasabadan kalkan otobüs seferi olduğunu öğrenince ertesi sabah koşuşturmadan Kale’yi rahatça gezeceğimiz için Kale’yi sabaha bırakıp, İtalyan lezzetlerini tadabileceğimiz bir yer arıyoruz. Üstelik hızlı tren 19 euro iken ve direkt havaalanına gitmez iken, otobüs 15 euro ve havaalanına 1 saatte götürüyor.

Otelin resepsiyonundan aldığımız bilgiler biraz da internetteki tavsiyeler ile Leon d’Oro Restaurant’ta karar kılıyoruz (https://www.leondoroferrara.it). Restoranın ana caddeye bakan tarafında kafesi var ama arka taraftaki bölümü ana yemek ve güzel bir şarap için harika. Aslında bu bölge şarap üretimi için en ideal yer değil ama denemek için Ferrara şaraplarından bir şarap seçiyoruz, tadımı, içimi güzel çıkıyor şansımıza. Ferrara’da coppia dedikleri özel bir ekmekleri var, yemeğin yanında mutlaka getiriyorlar. Ekmek ile galeta karışımı bir tadı var. Galeta gibi sertçe ama ekmek tadında. Bir diğer popüler tadı ise zia, sarımsaklı salam. Po Deltası ve Adriyatik Okyanusu’na yakın oldukları için deniz ürünleri çok lezzetli.

Tatlılardan ise pampepato, tenerina çikolata lezzetleri denenmeye değer.

Ertesi sabah Ferrara Katedrali’ni şöyle kısa bir ziyaretten sonra Este Kalesi’ne gidiyoruz. Otobüs saatimize kadar yaklaşık 2 saatlik bir zamanımız var, Kale’nin içerisini gezmek ve Lion Tower’a çıkmak için biletlerimizi alıyoruz.

Kale 1385 yılında, Markiz II. Nicolo’nun, Bartolino da Novara’ya istekte bulunması ile inşa edilmeye başlanmış. Bugün ziyarete açık olan Tower of the Lions yani Aslanlar Kulesi’ni temel alarak mimar üç tane daha kule ekleyip alanı duvarlar ve hendekler ile çevirerek kaleyi tasarlarken amacı, yerleştirdiği zindanlar ve ambarlar ile zırhlı süvari birliğini buraya yerleştirmekmiş. 15. yüzyılın sonlarına doğru ise dük ve düşeslerin yaşamaya başladığı bir kale haline dönmüş. İçine yerleşim başlayınca da teraslar, bahçeler ve lüks materyaller konulmaya başlanmış.

İçeri ilk girişte Kale’nin maket hali sizi karşılıyor. Ondan sonraki her odanın tavanı ise Rönesans döneminin tüm ihtişamını gözler önüne seren resimler ile dolu. Odalara yerleştirilen devasa ve eğimli aynalar ile tavanların güzelliğini rahat rahat seyredebiliyorsunuz.

Kale’nin zindanları ise büyüleyici bir aşka tanık olmuş. III. Marcus Niccolo’nun karısı Parisina ile Tolomei ailesinin oğlu Ugo ve aralarında yaşadıkları yasak aşk işte bu zindanlarda son bulmuş. 1425 yılında yargılanıp idam edildiklerinden Parisina 20, Ugo ise sadece 19 yaşındaymış. Zindanın tavanında Ugo’nun mum dumanı ile yazdığı yazılar ise onların aşkını yüzyıllar sonra bugün bile gözler önüne seriyor.

Lion’s Tower’a çıktığınızda ve kulenin dört bir yanını döndüğünüzde ise kasaba olduğu gibi ayaklarınızın altına seriliyor. Ertesi sabah güneşli bir kış sabahı olduğu için çektiğimiz resimler de güzel çıkıyor. Kule ilk olarak kuzey şehir duvarlarına gözcülük edilmesi için yapılmış, sonrasında da kaleye eklenmiş.

Este Kalesi’nin karşısındaki köşelerden birinden havaalanı transfer otobüsümüz kalkacak, zor da olsa kasabadan güzel duygular ile ayrılıyoruz ve yolunuz düşerse Ferrara’yı atlamayın diyoruz.

Instagram: banuyollarda 

BANU DEMİR

Yazar Hakkında

BANU DEMİR

İstanbul Üniversitesi Radyo-TV bölümü ve Marmara Üniversitesi Contemporary Business Management’tan (gece bölümü) mezun olduktan sonra İngiltere Nescot College’da okudum.