İnsan Amerika’nın bilindik şehirlerine gidince hiç yabancılık çekmiyormuş. Ne de olsa film şirktlerinin pek çoğu Amerikalı. Hal böyle olunca da izlediğimiz filmler ya New York, Los Angeles ya da San Fransisco ağırlıklı oluyor. Hollywood filmleri ve dizileri zaten her an ekranda. Yani şimdi bir “two and a half man” izleyip de Malibu sahillerine aşık olmayan yoktur. Ya da “OC” dizisini izleyip de Orange County’nin sahillerine. “American History X, City of Angels- Melekler Şehri (ki film müzikleri senelerce en sevdiğim olmuştu), Training Day, Cindrella story… Daha bir sürü bir sürü… Beverly Hills ve Hollywood dizileri zaten ayrı bir konu. Diyeceğim o ki bu adamlar içimize işlemiş yahu.)
Ekrandan o kadar tanıdık ki sokaklar insan sanki daha önce gelmiş gibi hissediyor. Bu duyguyu ilk San Fransisco’da yaşamıştık. Los Angeles da aynı duyguyu yaşattı bize. Dün gece izlediğim bir filmde bile Los Angeles sokakları, tepeleri ve Hollywood Bowl (amfitiyatro) vardı.
Los Angeles anlat anlat bitmez, sayfa sayfa yazsan yine “off bunu atladım” dedirtecek, yapacak şeyin çok olduğu şehirlerden. O yüzden Los Angeles yazısını birkaç bölüme ayırdım. Sıra sıra kafam estikçe yazıp yayınlarım artık:)
Los Angeles’a en az 5 gün ayırmalısınız. Yoksa yetişmiyor emin olun. Yapacak onca şey varken 3 güne sığdıramaz, sığdırmaya çalışırsanız mutlaka pek çok şeyi atlamış olursunuz demedi demeyin. Biz 5 günde bile ufak tefek şeyleri atlamak zorunda kaldık.
Los Angeles, merkezinden çok ünlü sahilleriyle cezbetti bizi. Hiç üşenmedik teeeek tek hepsine gittik, her brinde de ayağımızı suya soktuk. Tabii Küçük Gezgin ayağıyla yetinmedi. Şansımıza pek soğuk ve bulutlu olan havada bile her sahilde okyanusa şöööyle attı bir kendini. Los Angeles’da zatüre olmadıysa artık hiç olmaz diye düşünüyorum.
Los Angeles’a gitmişken görmeden dönülmemesi gereken yerler var tabii. İşte biz de listeyi yaptık, düştük yollara.
- Disneyland & California Adventure Land
- Universal Stüdyoları
- Los Angeles Downtown
- Olvera Caddesi
- Civic Center – City Hall
- Little Tokyo
- Union Station
- Hollywood Highland
- Chinese Theatre
- Dolby Theatre
- Hotel Roosevelt
- Egyptian Theatre
- Beverlyhills
- Sunset Bulvarı
- Hollywood Sign
- Long Beach
- Manhattan Beach
- Marina Del Rey
- Venice Beach
- Santa Monica
- Malibu Beach
- Santa Maria
Los Angeles trafiği her saat çok yoğun olan bir şehir. Örümcek ağı misali her yerden girişin çıkışın olduğu 6 ve 8 şeritli otoban ilginç bir şekilde 24 saat vızır vızır çalışıyor. İnsanın araba kullanırken bacakları geriliyor, elleri terliyor. Trafik yoğun olduğu için, navigasyon kullansanız bile günde en az bir kez yolu kaçırabileceğinizi hesaplayarak yollara düşün ve tatil planınızı yapın. Şehir oldukça büyük olduğu için 5-6 günlük tatilde şehrin iki ayrı ucunda iki ayrı otel tutmanızı tavsiye ederim.Çünkü Universal Stüdyoları ile Disneyland arası 1 saate yakın. Disneyland bölgesinde otel bulmakta hiç zorlanmayacağınıza emin olabilirsiniz. Çünkü o bölge, Disneyland için özel olarak geliştirilmiş bir oteller bölgesi. Her bütçeye uygun otel mevcut. Disneylandın etrafında yüzlerce otel var ve her mevsim inanılmaz yoğun şekilde çalışıyorlar. Universal Stüdyoları ve Downtown- şehir merkezine 1 saat uzaklıkta olduğu için Disneyland’da geçireceğiniz gün kadar o bölgede kalıp şehrin diğer taraflarını gezmek için merkeze yakın bir otel tercih etmenizi öneririm. Biz seyahatlerimizde mutlaka zincir otelleri tercih ediyoruz. Hizmet kalitesi daha yüksek olduğu gibi aynı zamanda güvenlik problemi de yaşamamış oluyoruz. Holiday inn, Best Western gibi oteller, fiyatları çok yüksek olmayan ama sizi mutlu edebilecek oteller. Biz caaanım Booking.com sağolsun haftalar öncesi otellerimizi ayarlayıp yollara düşüyoruz. Tabii ben daha lüksünü istiyorum diyorsanız her ülkede her şehirde, parayı bastın mı hizmetin en güzelini alırsın orası gerçek. :) Amerika’da da harika oteller var. İnsanın fotoğraflarını gördüğünde bile büyülenebileceği. Yani sözün kısası tercih size kalmış. :)
Los Angeles’ı arabasız gezmek çölde susuz gezmekle aynı zorlukta. Yok öyle bir şansınız. Paşa paşa tutacaksınız arabayı düşeceksiniz yollara. Zaten benzin ücretlerinin Türkiye ile karşılaştırınca su fiyatından hallice olmasından dolayı, arabayla doya doya gezmek mümkün. Navigasyonsuz araba kullanmak mııııı!!!! Aklınızı kaçırmışsınız der; baya göbeğim sallana sallana gülerim. Yok öyle bir şansınız benden demesi…
Öyle ortalarda hiç polis yok diye gevşeyim de demeyin; yanlış yere park ettiğiniz anla cezayı yeme anınız arasındaki zaman farkı göz ile kapağının buluşması ile aynı:) Aman haaa diyim; trafik kuralları, ve park yerlerine oldukça dikkat edin. Biz Venice Beach’te kırmızı kaldırımın önüne park ettiğimizde etrafta kimsecikler yoktu. Daha sahile doğru 10 adım atmıştık ki; nal seslerini duyduk. Turistiz dedik; bilmiyorduk dedik; boynumuzu büktük; gariban ayağına yattık cezadan kurtulduk. Ama istediğin kadar boynunu bük; Amerikan polisine kolay kolay sökmez benden uyarması. O yüzden aman ha dikkat diyim… Trafiğe dair bir uyarı daha yapmadan geçemeyeceğim. Olur da polis durdurursa, sakın Türkiye’de yaptığınız gibi torpidoya uzanıp da ruhsat, ehliyet felan almaya, arabadan aşağı inmeye kalkmayın. Bu durum sizi ciddi sıkıntılara sokabilir. ellerinde kelepçe, kaportanın üstünde sırılsıklam kendinizi buluverirsiniz. Yapacağınız tek şey eller direksiyon üstünde sabit, polis memurunu beklemek olsun. Her ülkenin düzeni, kültürü, kuralları farklı; bilmekte fayda var.
Biz Küçük Gezgin ile LA’de rotamızı belirlerken;
– 1 günü Disneyland’a ayırdık. Eğer California Adventure Park’a da gidecekeniz; iki parkı aynı güne sığdırmanızı hiç tavsiye etmem. Parklar oldukça büyük. İki parka da gidecekseniz o zaman 2 gün ayırmanız gerekiyor.
– 2 günü Los Angeles sahillerine,
– 1 günü Universal Stüdyolarına,– 1 günü de Los Angeles Merkeze ayırdık.
Biz Küçük Gezgin ile Los Angeles’ta yollara çok erken düşüp, otele çok geç döndük. Tüm gün yorgunluktan tabanlarımız ağrıyana kadar gezdik, tozduk… Dengesiz havada bir terledik bir titredik. Ama her anından, gördüğümüz her şeyden çok büyük keyif aldık. Bazı ilkleri yaşadık; çok güzel anılarla döndük. Onun da bizim de hafızamızdan hiç silinmeyecek bu şehre gittiğinizde, sizin de doya doya eğlenmeniz dileğiyle:)
Los Angeles’tan notlar devam edecek… Arkası yarın :)