Kültür ve Sanat Merkezi Moskova

1839 - 1883 seneleri arasında tarihlenen Kurtarıcı İsa Katedrali, Moskova’nın Napolyon’dan kurtulması anısına yapılmış. 10.000 kişilik kapasiteye sahip olan katedral, 9.000 metrekarelik bir alana yayılmış durumda. Katedral’in dış kısmı bembeyaz, soğan kubbeleri ise altın sarısı.

1917 Lenin İhtilali’nden sonra din yasaklandığında, bu katedral de kapatılmış. 1919’da bomba konmuş patlamamış. 1924’de bomba konmuş patlamamış, 1939’da bomba konmuş patlamamış, sonra da kendi haline bırakılmış.

1994 - 1997 yılları arasında devlet tarafından 200 milyon Amerikan Doları harcanarak restorasyona tabi tutulmuş. Çok güzel bir katedral.

Yine bu bölgeye yakın Puşkin Müzesi’ne geliyoruz. 1898 yılı yapımlı bu müzede 14. ve 15. yüzyıldan kalma ikonalar ile 9. yüzyıl ve 20. yüzyıl ressamlarının eşsiz tablolarını görüyoruz. En göze çarpan eserler Monet, Renoir, Van Gogh ve Picasso’ya ait bu müzede.

Buradan Bolşoy Tiyatrosu’na geliyoruz. Burada opera ve bale izlemek çok keyifli olacaktır eminim, ama biz bunu yapamadık. Umarım sonraki gelişimizde fırsat buluruz.

Moskova’da opera, bale, tiyatro ve klasik müzik çok gelişmiş ve talep de çok. Aynı zamanda Moskova Devlet Sirki de çok ünlü.

Rus Devlet Kütüphanesi, söylenenlere göre dünyanın en büyük kütüphanesiymiş. Zaten Moskova’da yaklaşık 4.500 civarında kütüphane bulunuyor. Okumayı seven bir ülke... Bu kütüphanenin önünde Dostovyeski’nin heykeli yer alıyor. Kütüphanede 40 milyondan fazla kitap, dergi, el yazması eserler mevcut.

Moskova’ya gelinir de, meşhur Arbat Sokağına gelinmez mi? İşte eski Arbat Sokağındayız. Burası 19. yy’da şair, ressam ve müzisyenlerin buluşma yeri imiş. Günümüzde de bu özellik devam ediyor. Trafiğe kapalı sokaktaki 19. yy’dan kalan evler mavi, yeşil ve sarının pastel tonları ile boyanıp restore edilmiş, bohem bir atmosfere sahip.

Puşkin’in evi de burada. Zaten burada eski müzisyen ve sanatçıların restore edilen pek çok evi var. Piyanist ve besteci olan Skriyab’ın evi de burada. Arbat meydanı, eski ve yeni Arbat’ı birbirine birleştiriyor. Bu meydandan geçerek Yeni Arbat’a geliyoruz. Burada Sovyet döneminin devasa binaları, çok lüks kafe ve restorantlar, pek çok dünya markası mağazalar, alışveriş merkezleri ve de kumarhaneler mevcut.

Moskova’da komünist dönemde gece hayatı yokmuş. 1930’larda içki içip canlı müzik dinlemek sadece seçkin sınıflara özgüymüş. Seçkinlerin gidebildiği barlar da çok sınırlı sayıdaymış. Ancak 1991’den sonra Prestroyka ile birlikte Eski Sovyetler Birliği’nin üst yönetiminde bulunan kesim, yeni Rusya’nın yeni zenginlerini oluşturmuş. Bununla birlikte de gazinolar ve barlar çoğalmış ve gece hayatı renklenmiş.

Günümüzde ise ülkede gelirler dağılımı çok dengesiz durumda. Ülkenin yaklaşık 50 milyonu fakirlik sınırı altında yaşıyor. Buna doktor ve avukat gibi iyi eğitim görmüş kesim de dahil. Para eski politbüro üye ailelerinde. Özel arabaların çoğu gizli gizli taksicilik yapıyor, çünkü buna mecbur kalıyorlar. Eski model arabalar olduğu gibi, yeni model mercedesler, jeepler bol miktarda var. En gözde arabaları Leksus. En çok da kendi üretimleri olan Lada arabalar var.

Moskova pahalı bir şehir ama bütçenize ve isteğinize göre otel bulmakta pek zorlanmıyorsunuz. Birkaç öneri vermek gerekirse, Kremlin Sarayı ve Aziz Vasil Katedrali'ne 15 dakikalık yürüme mesafesinde ki Aquamarine Hotel’i düşünebilirsiniz. Otel hem merkezi konumuyla hem de turistik mekanlara yakınlığıyla çok uygun bir seçenek. Bu otele alternatif olarak ise Kızıl Meydan'a sadece 200 metre mesafede ki National Hotel’i de tercihleriniz arasına koymalısınız. Otel fiyat olarak biraz yüksek ama imkanları ve konumu gayet iyi. Eğer konaklamayı ucuza getirmek için uygun fiyatlı bir şeyler bakıyorsanız da TSUM Alışveriş Merkezi'ne yürüyerek 5 dakika, Kızıl Meydan ve Saint Basil Katedrali'ne ise 10 dakika uzaklıkta ki Hotel na Kuznetskom Moskova’nın ekonomik otelleri arasında uygun bir seçenek olacaktır. Bu önerilerin dışında Moskova’da ki diğer otellere  buradan booking.com’a girerek göz atabilir, isterseniz rezervasyon da yapabilirsiniz.