İnkaların İzinde - Cuzco

Cuzco etrafı dağlarla çevrili çanak gibi bir şehir olduğundan uçakların da Cuzco hHvaalanı'na inişi oldukça zor oluyormuş. Bu yüzden Cuzco Havaalanı dünyanın en zor havaalanlarından biri olarak biliniyor.

8 Aralık İsa’nın ana rahmine düştüğü gün olduğundan burada da özel bir gün olarak kutlanıyor. Biz Cuzco’da olduğumuz dönemde 8 Aralık Pazartesi gününe denk geliyordu ve pazartesi olmasına rağmen tüm dükkanlar kapalıydı. Akşam saatlerinde ise yerli halk, katedralde yapılan ayine katılıyor.

Bugün Kutsal Vadi'ye gideceğiz. O nedenle erkenden yola çıkıyoruz.

İnkaların İzini Sürmeye Kutsal Vadi'den Başlıyoruz

“Urubamba” olarak bilinen Kutsal Vadi, Pisak bölgesi ile Ollantaytambo arasında yer alıyor. Kutsal vadi Urubamba nehrine, diğer adıyla Vilcanota nehrine paralel kalan tüm alanı kapsamaktadır. Burası pek çok İnka sit alanını da barındırmaktadır. Bu bölge Perulular için hem dini, hem de politik olarak çok önemli. Tarım için de çok uygun. Peru’daki en iyi mısır burada üretilmiştir.

Kutsal Vadi gezisi sırasında uğranması gereken en önemli yerler; Sacsayhuamán, Quenko, Tambomachay, Písac, Moray, Maras, Ollantaytambo, Chinchero ve Machu Picchu

Biz ilk olarak Kutsal Vadi’de yer alan Pisak pazarında mola veriyoruz. Burası ilginç bir Pazar. Sebze meyve yanında çok çeşitli ve ilginç yerel el sanatlarının da satıldığı bir alan. Tabii pazarın olmazsa olmazları lama ve alpaca yününden yapılmış pançolar ve şallar…

Bu pazarda biraz hararet gidermek için Perululara özgü bir içecek olan İnka Cola alıyoruz. Cuzco’da da halkın en çok tükettiği içeceklerden biri İnka Cola. Perulular Coca-Cola’ya karşı burada İnka Cola’yı üretmişler. Coca-Cola’yı burada satamayan Amerika, önce gizli gizli İnka Cola’nın küçük hissesini, sonra da büyük hissesini satın almış ve kendi bünyesine dahil etmiş.

Şifalı Olduğuna İnanılan İnka Hamamları

Sırada 3.765 metre yükseklikte yer alan İnka Hamamları var. “Tambomachay” adı verilen bu İnka hamamlarında, İnka kralları beden ve ruh temizliklerini yapıyorlarmış. Bu bölgede çok sayıda yeraltı kaynakları varmış. Burada kayalar oyulmak suretiyle su kanalları oluşturulmuş.

Bir efsaneye göre, hangi su yolundan su içilirse farklı bir şeye iyi gidiliyormuş. Şöyle ki, sağ alt su yolundan su içilecek olursa insanın gençleştiğine, sol alt su yolundan içilirse kişinin ikizleri olacağına, üstteki su yolundan içilirse ise kişinin kutsandığına inanılıyor.

Burası turistik bir bölge olduğu için, İnka hamamlarına giden yol üzerinde sağlı sollu kısa boylu, şişman, geniş göğüs kafesli, şapkalı yerli kadınlar yolun kenarına oturmuş, yanlarında lamaları yün eğiriyorlar. Resim çektirmek isteyenlerle, cüzi bir ücret karşılığında poz veriyorlar. Yine aynı yol üzerinde kurulmuş ufak tezgahlarda kilim, taş oyma objeler, lama yününden keçeler, pançolar ve hırkalar satışa sunuluyor.

Yol boyunca tek katlı, 1 veya 2 odalı kulübe tarzı evlerin hepsinin çatısı üzerinde 1 çift öküz görüyoruz. Rehberimiz öküzün de kutsal olduğunu söylüyor. En kutsal hayvan puma, sonra alpaka, sonra kondor. Kırsal kesim çiftçilikle uğraştığı için öküz de kutsal kabul ediliyormuş.

Nehir kenarında çamaşır yıkayan kadınları görüyoruz. Çamaşırlar kurumak üzere kaktüslerin üzerine serilmiş. Kaktüs bitkisi burada yeniliyor. Kaynar suda haşlanıp üzerindeki dikenli zar çıkartılıp salatalarda kullanılıyor veya ızgarası yapılıyor. Lezzeti hiç de fena değil.

İnka Öncesi Döneme Ait Bir Gözlemevi: Ollantaytambo

Ardından Cuzco’ya 60 km mesafede yer alan Ollantaytambo şehrine geliyoruz. Denizden 2.792 metre yükseklikte yer alan Ollantaytambo, İnka kalıntıları ile ünlüdür. İnka Kralı Manco Inca bir savaşta İspanyolları burada bozguna uğratmıştır.

Ollantaytambo’da, İnka öncesi dönemde de küçük küçük kabileler varmış. Bunların en önemlilerinden biri de Kilkilislermiş. Ollantaytambo, Kilkilislerden kalmış bir gözlemevi ve astronomi merkezi aynı zamanda. Burada çok geniş bir alana kurulmuş tahıl ambarları ve tapınaklar da bulunuyor.

Kilkilislerdeki taş işçiliği İnkalar kadar düzgün ve gelişmiş değil. 1300’lü yıllarda buraya gelen İnkalar, buraya ilaveler yaparak daha da geliştirmişler. İnkaların yaptığı ilaveler belli oluyor. İnkaların yaptığı teraslar ve taş işçiliği daha düzgün. Kilkilislerden kalanları geliştirmişler. 600 basamakla yukarı çıktık. Güneş teraslarını ve sunak taşını gördük. Buradan aşağıdaki pazar yerini ve yerel halkın yaşadığı bölgeyi görüyoruz.

Evleri tek katlı. İnkaların taş işçiliği üzerine çamur saman karışımı ile yapılmış tek odalı damların üzerinde hac, 1 çift öküz (boğa) ve iki de şişe bulunuyor. Haç dindarlığı, boğa bereketi simgeliyor. Şişelerin birinde su, diğerinde ise şekerkamışından yapılan bir çeşit alkollü içki var, bu da evlerini koruyan iyi ruhlara ikram olarak bulunduruluyormuş.

İnkalar pratikte genetikte de çok ileri gitmişler. Bunun en tipik örneği 25 çeşit mısır üretmeleri. Mor, siyah, sarı, beyaz gibi çeşitli renklerde ve çeşitli boyutlarda mısır yetiştiriliyor. Mısır taneleri çok iri. Mısır müzesi bile yapmışlar. Yetiştirmek için biz de örnek aldık ama maalesef fazla yaşamadılar. 

Cuzco'da popüler konumu, yemek ve kahvaltı servisleri ile kaliteli hizmet sunan otellerde konaklayabilirsiniz bunlardan birkaçı; Garden of San Blas ve Samana Inn & Spa..

 

En Önemli İnka Kalıntılarından: Sacsayhuaman

Cusco şehir merkezinin yaklaşık 3 kilometre dışında yer alan Sacsayhuaman, Cuzco’nun en önemli İnka kalesi harabeleridir. Burası deniz seviyesinden 3.800 metre yükseklikte yer almaktadır.

Sacsayhuaman Kalesi 1460’da Kral Pachacutec tarafından Chanazlara karşı kazanılan zafer anısına yapılmış bir kaleymiş. İnşası 50 yıl sürmüş ve yapımında yaklaşık 30.000 kişi çalışmış. Bir teoriye göre ise bu kale şehri korumak için inşa edilmiştir. İspanyolların istilası sırasında da çok sayıda İspanyol bu kalenin duvarları önünde can vermiştir.

Ancak İspanyolların istilası sırasında ve zaman içinde yaşanan depremler ile kale kısmen tahrip olmuş ve günümüze sadece üçte biri kalmıştır.

Bu kale aynı zamanda dini, politik ve askeri bir merkezdi. Buradaki surlar 3 sıra halinde yapılmış. Bu taş blokların ağırlığı 80-120 ton. Hatta bazılarının 300 ton olduğunu söylüyor rehberimiz. Surlar zikzak şeklinde dizilmiş. Her sur sırası, diğer sıranın arkasını koruyor. Yine bu dev blok taşlar yalnızca yivlerle birbirine kenetlenmiş. Asla harç kullanılmamış.

Bu bölge bir hayli yüksekte yer aldığından ağır ağır yürüyoruz, biraz hızlanınca hemen nefesimiz kesiliyor. Bu nedenle yaşanabilecek olumsuzluklara karşı yer yer ambulanslar bulunuyor burada.

Biraz ilerideki tepede ise dev bir İsa heykeli bulunuyor. Bu heykel tabii ki çok yeni yapılmış, Brezilya’daki İsa heykelini andırıyor.

Yine bu bölgede İnkaların savunma amaçlı yaptıkları labirenti görüyor ve labirentin içinde biraz kayboluyoruz. Labirentin sonunda ise asillerin mumyalandığı bir mumyalar mağarası var. Ayrıca bu mağaranın önünde bir de adak taşı yer alıyor. Bu sunakta, önemli günlerde tanrılarına Pumaları kurban ediyorlarmış. Pumaların başları da işte buradaki sunakta kesiliyormuş.

Labirent çıkışında seyyar satıcılar karşılıyor bizi. Taş oyma heykeller, lama ve alpaca yününden hırkalar, pançolar, şallar, kullandıkları yerel müzik aletleri ve buna benzer bir çok ürün satılıyor. Bu tezgahları dolaşırken ayaküstü iri taneli haşlanmış mısırları da afiyetle yiyor ve otobüse geri dönüyoruz.

Cizvit Kilisesi

Sırada Cusco’nun en renkli ve hareketli meydanı var; Plaza Das Armas… Bu meydanın bir tarafında 16. yüzyıla tarihlenen 4.000 m2 alan üzerine kurulmuş olan devasa bir katedral bulunuyor. Katedralin tam karşısında ise 17. yüzyılda Huayna Capac’ın sarayı üzerine inşa edilmiş olan Cizvit Kilisesi yer alıyor.

Katedralin inşası 94 yıl sürmüş. Yalnızca mihrabının süslemelerinde kullanılan gümüş 1.200 ton. Katedral içinde 3 kilise ve 13 şapel bulunuyor. İçindeki freskler çok etkileyici. Ayrıca içindeki ağaç oymaları muhteşem. İnkalar bu ağaç oyma işçiliğini İspanyollardan öğrenmişler. Sedir ve maun ağaçları ile gümüş işçiliğinde çok ileriler.

Katedralde içeriyi daha iyi aydınlatmak amacı ile aynalar da çok güzel kullanılmış. Burada Hz. İsa esmer tenli olarak sembolize edilmiş. Bunun nedeni ise siyah tene sahip yerlilerin kendilerini Hz. İsa’ya daha yakın hissetmelerini sağlamakmış. Bu nedenle İspanyollar bu katedraldeki Hz. İsa heykellerini esmer tenli yapmışlar. Hz. İsa’nın edep yerinde bir örtü var ve bu örtü her Perşembe günü değiştiriliyormuş.

İspanyollar buraya bolca kilise yapmışlar. Şehirde yaklaşık 20 kilise mevcut. İsa’yı da siyaha boyadıklarına göre misyonerlik burada çok iyi çalışmış. İspanyollar İncil’le gelip, altınla geri dönmüşler.

Yeme-İçme

Plaza Das Armas’ın gündüzü kadar gecesi de güzel. Etrafta çok sayıda restoran var.

Restoranlar genelde binaların ikinci katında yer alıyor. Katedralin karşısında yer alan şık bir restoran olan Tunupa’ya gidiyoruz. Burada And dağları müziği dinleyerek ve dansları izleyerek keyifli vakit geçiriyoruz. Yöresel yemeklerinin yanında Peru’ya özgü bir içecek olan Pisco Sour deniyoruz. Sert bir içki olduğundan ve yüksek rakımda bulunduğumuzdan sadece birer kadehle yetinmek durumunda kalıyoruz.

Cusco’da bayanların giydiği şapkalar asalet simgesi imiş. Kısa boylu şişman yerel kıyafetli bayanların hepsi şapkalı. Özellikle alpaca yününden yapılmış melon şapkalar giyiyorlar.

İnkalar Cusco vadisinde 12. yy.da görülüyorlar, ancak 15. yy.da İspanyol Pizarro tarafından hükümdarlıkları sona erdiriliyor. İnka adını İspanyollar vermiş. Asıl isimleri “Dünya’nın dört bucağı” anlamına gelen “Tahuantinsuyo” imiş.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
HÜSEYİN YILMAZ

Yazar Hakkında

HÜSEYİN YILMAZ

 1942 Sinop Ayancık doğumluyum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Mecburi hizmet nedeni ile Hakkari, Yüksekova, Siirt’te görev yaptım.