Madeira Adası, Atlas Okyanusu’nda Portekiz'e bağlı, Kanarya Adaları’nın kuzeyinde bulunmakta. 270 000 civarında nüfusu var. Ada deyince aklına 5.4 km karelik Büyükada gelen bizim gibi bir güruh için oldukça büyük sayılır. 737 kilometrekarelik volkanik bir ada. Konumu nedeniyle hava sıcaklığı yıl boyu 20 dereceler civarında seyrediyor.
1.GÜNLizbon’dan yaklaşık 2 saatlik bir uçuş sonrası Funchal’a vardık. Hayatımda ilk kez beton sütunlar üzerinde inşaa edilen bir havalimanı pistine iniyorum. Mis gibi deniz toprak ve çiçek kokusu, harika bir gün batımı ve adanın kendine has huzurlu ortamına ayak basıyoruz.
Ada Turistik bir cennet, Winston Churchill, Charlie Chaplin ve Gregory Peck gibi pek çok ünlünün tatil beldesi olmuş. İlk olarak Portekizliler tarafından keşfedilen ada daha sonra Portekiz hakimiyetine girmiş.
2.GÜN
Funchal'da şehir turu yapan otobüsler var. Yellow bus ve city busların mavi, kırmızı ve yeşil rotaları var. Biletleri günlük veya iki günlük alabiliyorsunuz. Sabah otobüsle monte tepesine çıktık. Manzara süper. Monte tepesinde bulunan Tobogan süren şapkalı abilerin hasır kızaklarına daha sonra bineceğiz. Öğlen Marina’nın arkasındaki Santa Katarina parkında kuğuları seyrettik. Hiç görmediğimiz tropikal bitkilere, çiçeklere farklı bir gezegenden gelmiş gibi bakıp, bu nedir? Nasıl bir güzelliktir yav! dedik. Taşların arasında gezinen simsiyah kertenkelelerin fotoğraflarını çektik.
Öğleden sonra Camara de Lobos adındaki küçük balıkçı kasabasında tekneler arasında bir öğle yemeği yedik. Ardından dünyanın en meşhur seyir teraslarından biri olan 580 metre yüksekliteki Cabo Girao manzara terasına tren şeklinde bir araçla çıktık. Manzara tüm yorgunlugumuza değdi. Aksam da Madeira’ya has muz soslu morina balığını tadıp, Taxiko Kafe de caz dinleyip, sahilde yürüyüş yaptık.
3.GÜN
Sabahtan Marina’ya gidip teleferiğe bindik. Monte tepesine ulaştığımızda farklı bir teleferik hattıyla botanik parkına gitmeye karar verdik. Botanik Parkı gezdikten sonra içinde bir köşk, Japon Balığı havuzu ve modern sanat müzeleri olan kesinlikle görülmesi gereken Monte Palace Museum’u ziyaret ettik.
Ardından müze çıkışında bulunan Tobogan’lara bindik. Toboganlar aslında adaya geliş sebebimiz; Madeira’ya gelmeden çok önce bir akşam TV de tesadüfen izlediğim belgeseldeki sunucu, iki kişinin ittiği tahtadan ve hasırdan yapılma Tobogan adı verilen kızakla sehrin dik yollarından 2 km boyunca güle oynaya aşağı kayıyordu. Bu görüntüler bende, doğası, şarapları ve toboganıyla ünlü Madeira ya gitme isteği uyandırdı. Ee nede olsa cocuklugunda tornet ve kızak kullanmış bir neslin ahvadıydım.
Gerçekten epey eğlenceli nostaljik bir aktivite. Hatta Toboganla aşağı iner inmez. Tekrar tepeye çıkıp binmek istedik. Madeira ya giderseniz mutlaka Tobogan’ı deneyin derim.
4.GÜN
Geleneksel Madeira evlerini görmek için Santana turuna katildik. İlk durak Camacha, burası 1875 yılında ilk resmi futbol maçının oynandığı yer. Futbolcu Ronaldo’nun buralı olması tesadüf değil. Şehir hasır örmeleriyle meşhur. Hasır Toboganlar burda yapılıyor. El yapimi hasır ekmeklikler, kutular, sepetler vb. ahşap el işi hediyelikler satan dükkanlar var. Ardından Pico de Airoe ya ciktik 1680 metre yukseklikte bir kafe ve radar istasyonu bulunuyor. Manzara müthiş otesi, çıkanlar mutlaka montlarını yanina alsınlar.
Ardindan 11 km'lik orman içi yürüyüş patikasının oldugu. Ribeiro Frioda kahve ve gezinti molası verdik. Yürüyüşümüz sırasında papaya, mango, avakado, incir, passion fruit, kahve ağaçları ve şeker kamışı tarlaları gördük. Madeira’ya has lezzetli bir likör olan Poncha üretimi için seker kamışı romunu portakal ve balla karıştırıyorlar.
Diğer durağımız olan Santana’daki geleneksel Madeira evleri sanki bir ressamın tablosundan fırlamış masalsı kulübeler gibi. Günümüzde içlerinde adaya has turistik hediyelik eşyalar ve tropikal çiçek tohumları satıyorlar. Ardından Santana'ya has şişlere geçirilerek yapılan şiş kebaplardan tattık.
Machiko kasabası Portekizlilerin 1614'te adayı keşfettikleri ilk koy. Küçük bir kumsalı var. Machiko limanı olan 3000 kişinin yasadığı bir yer. Maechiro ise volkanik bir bölge ve adanın oluşumuna dair ipuçları veriyor size.
5. GÜN
Sabahtan Funchal’ın merkezindeki meyve, sebze ve balık pazarına gittik (Mercado dos lavradores), okyanusun derinliklerinde yaşayan peixe espada balığının çirozu, passion fruit, adaya has banana ananas, dışı muz içi passion fruit tadında maracuja banana, Madeira balı, poncha likörü ve diğer tüm tropikal meyveleri satın almak için ideal bir yer. Ardından Madeira şarabı üreticisi Blandeys’in şarap müzesini ziyaret ettik. Ücretli şarap turlarına katılıp içimi yumuşak, aromalı, hafif tatlımsı Madeira şaraplarını tattık. Günün geri kalan kısmında Madeira sokaklarında kaybolmayı denedik.
6. GÜNMadeira da zaman nerdeyse su gibi akıp geçti. Adadan ayrılırken aklımızda adanın eşsiz manzarası, harika lezzetleri, tropikal çiçek kokuları, Toboganlar, ilk kez gördüğümüz tropik meyveler, Santana evleri ve adanın kendine has huzuru vardı.