Denizi ayrı güzel, insanı ayrı güzel, kendi ayrı güzel… Bodrum ilçesinin doğu bölümündeki son köyüne düştü yolum. Bodrum’dan sonra Mumcular üzerinden yer yer uçurum kenarından geçerek, daracık fakat yeşilliklerle bezenmiş güzel bir yoldan ulaştık Mazı’ya. Bahar “ben geldim” diye bağırıyordu. Ekinoksun güzelliği miydi yansıyan? Buralara doğa iltimas yapıyor, erken geliyor bahar. 

Kalabalık şehirlerde yaşamını sürdürenler, emekli olunca sessiz, sakin bir sahil kasabasına yerleşip orada hayatını devam ettirmek ister. Her gün ömründen bir parçasını trafikte yitiren, oksijene muhtaç kalanlar, emekliliğinde daha sakin bir hayat sürmek için sakin ve huzurlu yaşanabilecek yerler aramaya başlar. İşte yerleşebileceğiniz bir cennet köşesi Mazı. Mazıköy, Muğla ilinin Bodrum ilçesine bağlı bir mahalle. Aşağı Mazı’ya indiğinizde köye ait koyların güzelliği ile büyülenebilirsiniz. Sakin ve bozulmamış bir doğa. Deniz tertemiz. 

Mazı’da Düğünler Bir Başka

Düğün evinde köyün bütün kadınları toplanıyor. Fasulyeler ayıklanıyor, etler doğranıyor,  köy düğünlerinin geleneksel yemeği keşkek kazanları kuruluyor. Odun ateşininin vereceği lezzette cabası. Üzerine mis gibi tereyağı eritiliyor.  Düğün hazırlığı içinde olanların gözleri kapıda, yerli yabancı konuk fark etmiyor. Hemen servis açılıyor.  Düğünleri herkese açık yiyecek, içecek sınırsız.  Servisi köy kadınları ve erkekleri birlikte yapıyor. Düğün bitince hep birlikte bulaşıklar yıkanıyor. Ortalık toparlanıyor. Kalan yemekleri komşular paylaşıyor. Samimiyetin ruh bulmuş halini görebilir, huzurla evinize dönersiniz.

Köyde haftada bir ya da iki kez kuru bakliyat, sebze ve tencere tava satan satıcılar geliyor. Bağırıyorlar ve anons ediyorlar. “Sebzeci geldiiiii” gibi… Köy kadınları satıcılardan  istediklerini alıyor. Eğer o gün için ev sahibinin parası yoksa veresiye alıyor.  Birbirine olan güvenleri sonsuz. Korkusuz kaygısız bir yaşam. 

Yüzyıllardır süren gelenekleri var. Bayram arifesi bütün kadınlar evde yaptıkları lokmalar, şeker ve çikolatalarla cami avlusunda toplanıyor.  Köy çocukları  avluda paylarına ne düşerse getirdikleri şeker, lokma ve çikolataları poşetlere koyuyorlar.  Tatilcilere de ikram ediliyor. Köy kahvesinde ekmek satılıyor. Ekmek almaya at ile gelenler var. Muhtar adayını saz çalarken dinleyebilirsiniz. İyi günde kötü günde köy halkı tek yürek. 

Mazı’da yediğim yoğurtun tadını hiçbir yerde tadamadım. Bahçeden kopardığın, domates biberin yanına denizden gelen balık bu kadar mı yakışır? Şehirlerdeki yalnızlık orada yok. Mazı Köyü, dört mahalleden oluşmaktadır. Bunlar; Yukarı Mazı Mahallesi, Armutçuk Mahallesi, Çamlıca Mahallesi ve Aşağı Mazı Mahallesidir.

Gökova Körfezinin kuzey kıyısının tam ortasında yer alan ve Karyalılardan günümüze gelen bu sahil yerleşim yerinin turistik değerini ilk keşfedenler İtalyanlarmış. Uzaklığı sebebi ile henüz bakirliğini korumakta. Bu köyde muhteşem bir manzara eşliğinde deniz ürünleri yiyebilir, pansiyonlarında konaklayabilirsiniz.

Aşağı Mazı Köyü'nde Hurma koyuna inince “Cennetti buldum!” diyerek çığlık atabilirsiniz. Konuşma dilinde, Yörük ağzı kullanılmakta. Köyde karayel ve batı rüzgarı hakimdir. Henüz betonlaşmayan, hiçbir tesisin ve neredeyse yakınlarında hiçbir evin bulunmadığı, Ilgın Koyu’na indim. Denizi pırıl pırıl göz kamaştırıyordu. Denizin kıyı dalgalarında bulunan sular bembeyazdı. Nedenini sordum. Ağaçlardan savrulan polenler denizin kıyısını beyazlatmış.  Denizin dalgaları kıyıya vuruyordu. Kıyıda denizden gelenler vardı. Sanat eseri gibi şekil almış ağaç ve ot parçaları. Hiçbir işlem yapmasanız da sehpanızın üzerine koyun.  Ben birkaç tane topladım. Deniz esintisi geliyor. Kıyının üst bölümünde tarlalarda mor başlı bitkiler topluca oyun oynuyorlardı. Eğildim. Selam verdim. Karabaş otuymuş, denizi izliyor, rüzgârı selamlıyordu. Kucak dolusu topladım. Geriye dönüp baktım. Hiç eksilmemiş gibilerdi. Tabiat anaya sordum “Bu nasıl bir cömertlik?” diye… Kelebeklerin rengarenk kanat çırpışları görmeye değer.

Tam kamp yapılacak/çadır kurulacak bir yer. Kafa dinlemeyi seven insanlara göre bir yer  olduğunu düşünüyorum. Sessizliğin sesini dinlemek için gidin. Denize girmeseniz de görmeye gidin. Doğanın coşkusuna yakından tanık olun. Kendimi Robinson gibi hissetmemi sağladı. Orayı gördükten sonra, “Şehir hayatına geri dönülmez.” dedim. İş, güç, trafik sorgulaması yaptım. Mazı köyünden dönerken tabiat harikası, mavi ile yeşilin her tonunun buluştuğu Gökova körfezinde gün batımı mucizesini kaçırmayın.

İyi gezmeler…