Monteverde Bulut Ormanları: Puntarenas

Sabah erken saatlerde Arenal Volkanı eteklerindeki La Fortuna’daki Casa Luna otelde uyandık. Burası tam doğa içinde bir yer. Hatta akşam saatlerinde odada uyurken 2 sevimli ziyaretçimiz de oldu. Odaya 2 tane kertenkele girdi.

Bu otelde biraz daha fazla kalıp vakit geçirmek isterdim açıkçası.

La Fortuna’nın en önemli gelir kaynakları; turizm, tarım ve hayvancılık. Papaya, kasava, ananas, karpuz ve portakal en önemli tarım ürünlerinden. Yol boyunca ilerlerken hörgüçlü sığırlar görüyoruz. Meğerse bunlar Hindistan’dan buraya getirilmiş. 
Köy yolları arasında ilerlerken kızların çok bakımlı olduğu dikkatimizi çekiyor. Burada Guatemala’daki gibi yerel kıyafetleri ile değil oldukça modern kıyafetler ile dolaşıyorlar.

Bu bölgede bazı atlara farklı şekilde yürümeyi öğretiyorlarmış. Yol üzerindeki bu at da onlardan biriydi. Bacaklarını sağa ve sola sallaya sallaya gidiyordu.

Aradan biraz zaman geçtikten sonra çok güzel çiçeklendirilmiş, hatta çiçekler ile Kosta Rika yazılmış, saat ve ulusal kuşlarının motifi yapılmış bir mola yerime geldik. Buradaki çiçek saati bana direkt Cenevre’yi hatırlattı : )

Artık Puntarenas bölgesine geçtik. Kosta Rika eyalet gibi farklı bölgelere ayrılmış. Mesela Puntarenas, 6. bölge olarak geçiyor. Monteverde Ormanları da bu bölge içinde.
 
Kosta Rika’nın Pasifik kıyısında konumlanan Punta Arenas’ın İspanyolcadaki anlamı “kum noktası”. Burası 1554 yılında kurulmuş olan İspanyolların en eski yerleşimlerinden biri.
 
Bu bölgede de kahve üretimi oldukça yaygın. Hatta zamanında iç kısımlardan buraya kahveler kağnılar ile taşınıyormuş ama 1879’da demiryolu döşenmiş. O zamanlar buradaki ticaretin öneminin farkına varmışlar ve 1910 yılına kadar ülke içinde pek çok yere ulaşan demir yolu yapılmış. Burası kahve ihracat merkezi, yani siz de mutlaka buradan kahve alın.
 
Puntarenas kent merkezi nüfusu yaklaşık 35.000 kişi. Kent içinde ana katedrali gezebilirsiniz. Bu katedralin hemen yanında ise yerli halkın yaşamının anlatıldığı müze yer alıyor. Bu müzede zamanında San Jose ile Puntarenas arasında kahveleri taşıyan kağnıların ahşaptan yapılmış minyatür bir modeli var. Ama burada yapılacak en güzel şey denize girmek ve Nicoya Körfezi’nde tekne turu yapmak.
 
Puntarenas’ın Arenal’e uzaklığı 127 km, Monteverde’ye uzaklığı ise 70 km.
 
Monteverde, Puntarenas’ın kuzeybatısında yer alan çok geniş bir orman. Zaten buraya yaklaşırken durduğumuz hediyelik eşya dükkânındaki kelebekler bile bu ormanda neler görebileceğimizin habercisiydi.

Kosta Rika olağanüstü zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip ve de bunun farkında olan bir ülke. Aynı zamanda Orta Amerika ülkeleri içinde hem en turistik hem de en zengin olanı.
 
Monteverde Bulut Ormanı Milli Parkı’na girişte çok güzel bir tesis yapmışlar. Burada bir de restoran var. Çiçekler içindeki bu restoranda hızlı bir yemek yedikten sonra Bulut ormanları içinde safariye başladık.

İlk olarak kelebeklerin bulunduğu sera gibi bir bölgeye geldik. Hiç bu kadar çok ve çeşitli kelebeği bir arada görmemiştim.

Buradaki rehberimiz bize kelebeklerin hayat döngüsünü anlatıyor kısaca. Kelebekler daha koza halindeyken yemyeşil bir top gibi. Bu kozalar genelde bitkilerin yapraklarının altına yerleşiyorlar ki yaprak kendisine doğal bir koruma sağlasın.
 
Ama burada gelen ziyaretçilere süreci gösterebilmek için pek çok kozayı siyah bir tahtaya iğne ile asmışlar. Burada çok net bir biçimde kelebeğin kozadan çıkışını gözlemleyebiliyorsunuz.

Kelebek kozadan çıkarken ıslak. Tüm kanatları su içinde ve aşağıya damlıyor.

Ama kendini silkeleyerek kurutuyor. Kurudukça kanatları güçleniyor ve uçmaya hazır hale geliyor.

Kozadan çıktıktan sonra bazı cinsler 1 gün yaşarken bazıları 3 aya kadar yaşıyor. Burada o kadar çok çeşit ve rengârenk kelebekler var ki… Her birini fotoğraflamak istesek ömür yetmez.
 
Bu bölümden sonra böcek bölümüne geçtik. Burayı ziyaret etmeden önce bu kadar böceği bir arada görebileceğimi hayal bile edemezdim. Burada sergilenen böceklerin büyük kısmı bu ormanda yaşıyor.

Hâlbuki biz genel ismi ile böcek deyip geçeriz. Ne kadar çok çeşit var. Bazıları ürkütücü bazıları ise epey sevimli. Bir de karanlıkta parlayan cinsleri var. Hatta bu böceklerden yapılmış çeşitli takılar vardı. Zamanında yerel halkın liderleri bu ışıldayan böceklerden yaptıkları takıları takıyorlarmış.

Buradan sonra sürüngenler bölümüne geçiyoruz. Fıstık yeşili yılan olur mu demeyin, var.

Doğada genelde renkleri daha parlak ve çekici olanlar aynı zamanda da daha zehirli oluyorlar.

İguanalar ve kurbağalar da burada gördüğümüz diğer canlılardı.

Bu kırmızı kurbağa ile temas ederseniz direkt kalıcı felç oluyormuşsunuz. Aman uzak dursun diyerek buradan uzaklaşıp orman içinde yaklaşık 1,5 saat sürecek yürüyüşümüze başlıyoruz.

O kadar sık bir orman ki çoğu zaman yürürken gökyüzünü göremiyorsunuz. Bu yürüyüş parkurunda dağlar arasındaki derin kanyonlardan geçmek için upuzun demirden asma köprüler yapmışlar.
 Bu köprülerin uzunlukları 80 ila 157 metre arasında değişiyor. Siz üzerinde yürürken sallanıyor. Park içinde bu şekilde 12 tane köprü var.

1,5 saat süren yürüyüş boyunca 12’sinden de geçiyorsunuz. Bazı alanlarda devasa yapraklar var.

Bu keyifli ve bol oksijen dolu yürüyüş sonrası bizi bekleyen aracımıza binerek Monteverde’de Santa Elena bölgesindeki konaklayacağımız otele gittik.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni