Müzeler Şehri Londra

Sicilian Avenua, Londra’daki etkileyici ve şık sokaklardan biri. Burada Mısır’dan Kavalalı M. Ali Paşa’nın gönderdiği dikilitaşı gördük.

Londra’da her sokak bir başka güzel. Binalar İngilizvari, şık ve düzenli. İnce mimariye ferforje eklenip çiçeklerle süslenince tam bir görsel şölen olmuş. Otel Russel da bunlardan biri ve hiç bıkmadan saatlerce seyredilebilir bir güzelliğe sahip.

Ardından Trafalgar Meydanına geliyoruz. Bu meydan Londra’nın buluşma merkezi. Gece gündüz, her zaman cıvıl cıvıl. Bu meydan açıkhava konserleri ve çeşitli kutlamalara ev sahipliği yapıyor. Meydanda yer alan 50 metre yüksekliğindeki sütun, Trafalgar savaşında ölen amiral Lord Nelson anısına 1843’te dikilmiş. Sonraki yıllarda nöbetçi olarak sütunun 4 tarafına 4 aslan heykeli ilave edilmiş. National Galeri de bu meydanda yerini almış.

National Galeri 1824’te kurulmuş. 13.yy ile 20.yy arası 2.300’den fazla pek çok tablo bulunuyor bu galerinin içerisinde. Sanatseverler için kaçırılmaz bir fırsat.

Daha sonra Buckingham sarayına geliyoruz. Burası İngiliz Kraliyet ailesinin kaldığı saray. Resmi resepsiyonların, kraliyet seremonilerinin yapıldığı saray. Sarayın önünde Kraliçe Victoria’nın büyük bir heykeli var. Burada askerlerin nöbet değişim törenlerini izlemek oldukça keyifli. Bu nöbet değişim töreni yaklaşık 30-40 dakika sürüyor.

Daha sonra şehrin en eski yapılarından biri olan Londra Kulesine (Tower of London) geliyoruz. Tarih boyunca kraliyet ailesinin değerli eşya ve mücevherlerinin saklandığı bu kule, ayrıca zamanında hapishane olarak ta kullanılmış. Monarşi karşıtları buraya kapatılır ve infaz edilirmiş. Burada hazine dairesini ve infaz odasını gezdik. Hazine dairesinde yer alan Kraliçe’ye ait taçlar ve asalar göz kamaştırıcıydı.

Burada 8. Henry’nin Katolik eşinden boşanabilmek için Vatikan ile ters düşmesi ve neticesinde Katolikliğe meydan okumasının hikayesini dinliyoruz. 8. Henry’nin aşkı uğruna Katoliklik burada yok olmuş ve Anglosakson’luk çoğalmış.

Tower of London’ı gezerken, etrafımızda 17-18.yy kıyafetleri ile dolaşan ve o dönemi canlandırmak için pek çok etkinlik yapan kişilere rastlıyoruz. Turizm amaçlı hazırlanmış olan bu gösterileri keyifle izledik.

Londra Kulesi’nin ardından Madam Tussaud Mumyalar müzesine geliyoruz. Bu müze kesinlikle görülmeye değer. Dünyanın en önemli devlet adamları, sporcuları, müzisyenleri, sanatçılarının bire bir balmumundan yapılmış heykellerinin bulunduğu bu müze oldukça geniş ve etkileyici. Müzenin dışı pek görkemli değil ama içi görülmeye değer.

Daha önceki senelerde Londra’ya geldiğimizde bu müzede Atatürk’ün de balmumundan heykeli vardı. Çok iyi olmasa da vardı. Daha sonra Türkiye bunun yeniden yapılmasını sağladı. Yapıldı ve tekrar müzeye kondu ama biz 2008’de gittiğimizde yoktu, sorduk, bakımda olduğunu söylediler. Şimdi var mı bilmiyorum.

 

Ertesi sabah kahvaltı sonrası British Museum’a gittik. British Museum 1753’e tarihleniyor. 4 km uzunluğunda ve 94 galeriden oluşan müzede 2 milyon yıllık dünya medeniyet tarihi sergilenmekte. Dünya’nın pek çok yerinden getirilen (?) çok değerli eserler var. Burayı gezmek için 1 gün kesinlikle yetmez.

British Museum hekim ve doğa bilimci Sir Hans Sloane’nun biriktirdiği koleksiyonun hükümet tarafından satın alınması ile 1753’te kurulmuş. 19.yy’da British Museum satınalma, armağan ve kaçırma yoluyla paha biçilmez eserlere sahip olmuş. Özellikle Anadolu’dan, Yunanistan’dan, Mısır’dan ve dünyanın pek çok yerinden gelen eserler bir araya toplanılarak bu müze genişlemiş. Müzenin içindeki dev kubbeli kütüphane daha sonradan eklenmiştir.

Buradaki koleksiyonlar 4 ana bölümde toplanmıştır;
1) Eskiçağ yapıtları bölümü
2) Sikke ve madalyalar bölümü
3) Baskı ve çizimler bölümü 4) Etnografı bölümü

Müzedeki ünlü yapıtlar arasında Mısır hiyerogliflerinin Reşit Taşı, Asur kabartmaları, Bodrum’daki Mousoleidon’dan Friz’ler bulunmakta. Biz bunları görme şansını yakaladık. Müzeyi gezmek ve bunları inceleyebilmek için çok uzun günler lazım. Biz sadece tek bir günümüzü ayırabildik maalesef.

Londra’da otel önerilerine gelecek olursak, bu şehir konaklama konusunda biraz pahalı. Birkaç otel önerisi olarak alışveriş merkezleri ve Selfridgeds’e yürüme mesafesinde olan Thistle Marble Arch iyi bir seçenek olabilir. Bunun yanında konumuna göre oldukça ekonomik bir otel olan Griffin House Hotel’de ekonomik bir seçim olacaktır. Otel, ünlü Oxford caddesine 5 dakikalık bir yürüme uzaklığında bulunuyor. Thames nehrine yakın otellerden ise Carlton Hotel B&B, London Eye ve çeşitli turistik alanlara yakın bir lokasyonda bulunuyor. Bu önerilerin dışında Londra’da daha fazla otel seçeneği için isterseniz buradan booking.com’a girerek göz atabilir ve rezervasyon yapabilirsiniz.

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.