Tayland gezimin ilk durağı olan Bangkok’ta 3 gün geçirdikten sonra 7 gün için Phuket’e geçtim. Bangkok izlenimlerimi buradan okuyabilirsiniz.
Bangkok’tan Phuket’e ulaşmak için uzun ve yorucu otobüs yolculuğu yerine havayolunu tercih ettim. Bangkok’tan Phuket’e uçmanın en ekonomik yolu; Don Muang Havaalanını kullanan Air Asia veya Nok Air’den bilet almak. Biletimi birbirine yakın fiyatlar veren bu iki firmadan, saatlerinin daha uygun olması ve uçaklarının güzelliğinden etkilenerek Nok Air’den aldım. Erken alındığında 70-80 USD’ye bilet bulunabiliyor.
Don Muang şehrin merkezine 20-25 km uzaklıkta, Bangkok’un 2. büyük havaalanı. Tayland içi uçuşların yanı sıra, uluslararası uçuşlara da ev sahipliği yapıyor. Havaalanına ulaşan direkt metro ağı bulunmamakla birlikte, BTS ile Mo Chit istasyonuna gelip, buradan taksiyle aktarma yapılabilir. Taksi Bangkok'ta genel itibariyle ucuz olduğundan 5-10 USD gibi bir rakama havaalanına ulaşabilirsiniz.
Nok Air ile olan uçuşum yaklaşık 1 saat sürdü. Nok Air “low cost carrier” sınıfında bir havayolu, kuş gagası olarak boyanmış uçakları ve sarı kıyafetli hostesleriyle oldukça farklı bir izlenim bırakıyor. Kısa bir uçuş olduğundan sadece içecek ve sandviç servisi yapıldı. Ben genel itibariyle memnun kaldım, tavsiye ederim.
Phuket’e vardığımızda Bangkok’un aksine kötü bir hava bizi bekliyordu. Daha önce arkadaşlarımdan Phuket'e inişin çok güzel manzaralar eşliğinde yapıldığını duymuştum, bulutlarla kapalı bir gökyüzü ve sarsıntılı bir iniş beni hayal kırıklığına uğrattı. Neyse ki bu kapalı hava fazla uzun sürmedi, otelime yerleştikten sonra birkaç saat içinde her taraf tekrar günlük güneşlikti.
Phuket, Tayland’ın en büyük adası. Şehre yaklaşırken bile, Bangkok’un aksine turistik ve yazlık bir dinlence yerine geldiğinizi anlıyorsunuz. Bangkok belki bir İstanbul, İzmir’ken; Phuket kesinlikle Bodrum, Fethiye. Nufüsü 600.000 civarında olan adanın yaklaşık dörtte biri Müslümanlardan oluşmakta. Camileri, başörtülü kadınları görürseniz şaşırmayın.
Hemen hemen herkesle İngilizce anlaşabilirsiniz.Tabii yerel halktan daha fazla turist göreceğiniz kesin. Bir an kendinizi Rusya’da ya da bir Arap ülkesinde sanabilirsiniz. Fiyatlar, ilanlar Tayca olduğu kadar İngilizce ve Rusça. Antalya’dan daha popüler olduğunu söylemeliyim. Rusça TV kanalı bile var, gerisini siz düşünün.
Phuket’e 1 hafta ayırmıştım ancak sonradan bu sürenin fazla olduğunu anladım. Eğer sahil kenarında yatıp güneşlenmeyi seven biriyseniz 1 hafta bile az gelecektir, ama sürekli yeni şeyler görmeyi seven bir gezginseniz 4-5 gün yeterli. Bangkok’ta 20-25 km’lik bir yolculuk için verilen 300 Baht burada taksimetrenin açılış fiyatı. Oteller ve yiyecek de daha pahalı. Burada daha uzun süre kalmak, sırtçantalı gezgin için ilave maliyet demek. Ben de maalesef bu yüzden planladığımdan daha fazlasını harcamak zorunda kaldım.
Phuket'te ilk yapılması gereken; adanın keşfedilmesi bence. Motor kullanmayı biliyorsanız ama ehliyetiniz yoksa merak etmeyin. Günlük 4-5 USD’ye bir motor kiralayın. Kaskınızı takın, kaza yapmadığınız sürece ehliyetinizin olmaması sorun olmayacaktır. Ülkede kaldığım sürece polislerce çevirilme yapıldığına şahit olmadım. Yine de çekiniyorsanız benim gibi yerel bir arkadaş bulup, motoru onun kullanmasına izin verebilirsiniz.
Motorla yapacağınız geziden çok zevk alacaksınız. Sıcak havada motor gezisi gibisi yok.Öncelikle meşhur sahilleri gezin. Patong ve Karon en bilinenleri... Biraz daha uzaklaşırsanız; Kamala, Surin, Kata ve Freedom Beach görülmeye değer sahiller. Motorunuzu her yere park edebilirsiniz. Güvenlik sorunu yok. Minibüslerle sınırlı bir şekilde yaşayacağınız sahil keyfi, motorlarla sık sık yer değiştirerek, tüm güne yayabilirsiniz.
Sahillerin ortak noktası; o bembeyaz kumları. Daha önce gördüğüm sahillere benzemiyor gerçekten. Farklı olan bir yönü de hava. Açıkken bunaltıcı bir sıcak var, beş dakika sonra bulutlanıyor ve birden bahar havası gibi bir hava, bir saat sonra yağmur başlayıp, on dakika sonra hiçbirşey olmamış gibi güneş çıkabiliyor. Tropikal iklimde beni en çok şaşırtan bu değişim oldu. Bizde sıcaksa her yerde sıcaktır ancak burada sahilde palmiye ağaçlarının altında durursanız, bunaltıcı sıcağa maruz kalmıyorsunuz, tersine serin bir hava esiyor.
Gündüz serinlemek için yapılabilecek en iyi şeylerden biri sokak satıcılarından meyve satın almak. Adını sanını bilmediğiniz pek çok meyveyi ucuz bir fiyata tadabilirsiniz. Bazılarını çok beğenirken, bazılarının tadı yavan gelecektir. Örneğin Dragon Fruit benim için tam bir hayal kırıklığı olmuştu. Restoranlarda da mevcut olabiliyor ancak, satıcılarının buz içinde muhafaza edip, siparişiniz üzerine hazırladıkları meyveler, sokaktan alınan herşey gibi daha tatlı.
Sahil gezilerinden ya da ada turlarından geriye akşam geçirmek için oldukça fazla zaman kalacak. Gece hayatını seven birisiyseniz, Patong Sahili kenarındaki Bangla Road gece hayatı için olmazsa olmaz bir nokta. Pek çok club, bar ve dansçı kızları izleyebileceğiniz gece klüplerini bulabilirsiniz. Darbe yönetimininin olduğu bir dönemde gittiğim için her yer 2.00’de kapanıyordu.
Geceleri yapmanız gereken bir diğer aktivite ise dünyaca ünlü kabere ve tiyatro gösterileri. En azından birine katılmanızı tavsiye ediyorum. Phuket Fantasea, Siam Niramit ve Danze Fantasy en önemlileri. Phuket Fantasea’ye gitmeyi planlarken, gitmek isteidğim gün kapalı olmasından dolayı Siam Niramit’e gittim. Yüzlerce oyuncunun katıldığı, devasa sahne dekorlarının olduğu, sahnenin ortasından fillerin geçip, nehir ve şelalelerin döküldüğünü düşünün. Devasa bir tiyatro gösterisi. Gösteriyle birlikte 5 saate yakın sürüyor. Öncesi fil gösterisi, açık büfe akşam yemeği, su gösteriler ve geleneksel tay köyü gösterileri var. Verdiğiniz paraya değeceğini söyleyebilirim.
Phuket’in olmazsa olmazı; ada turları. En meşhurları Di Caprio’nun oynadığı “Sahil” filmine set olan Phi Phi Lay ve Phi Phi Don, James Bond’tan tanıdığımız meşhur ikonik adanın bulunduğu Khao Phing Kan, nam-ı diğer James Bond Adaları ve pek duyulmamış olmakla birlikte muhteşem bir sahil ve tertemiz bir deniz vaad eden Coral ve Racha adaları.
Tüm bu adaları paket şeklinde satın alabilirsiniz, tavsiyem sıkı bir pazarlıkla aynı şirketten alınması. Ben ilk gezimi en meşhurları Phi Phi adalarına yaptım. Tam günlük bir tur, satın aldığınız firma, sabah sizi otelinizden alıp, tekrar akşam otelinize kadar bırakıyor. Transfer yapılan araçlar oldukça konforlu, klimalı ve tam zamanında geliyorlar. Adalara ulaşımın yapıldığı tekneler 2-3 güçlü motoru bulunan hızlı botlar. Ön kısım fazla sarsıntılı ve rahatsız edici olabiliyor. Ancak en eğlenceli yolculuklar da burada yapılıyor.
Seyahate başlamadan önce firma tarafından kısa bir bilgilendirme yapılıyor ve size palet ve cep telefonlarınızı korumaya yarayan çeşitli şeyler, birazda korkutularak satılmaya çalışılıyor. Ben satın almadım ve hiç ihtiyaç duymadım. Yolculuk öncesi mideniz için bir ilaç veriliyor, hassas bir mideniz varsa mutlaka için. Şnorkel almanıza gerek yok, tekneler şnorkeli ücretsiz olarak tedarik ediyor.
Bu turda en önde seyahat ettim. Benim gibi yalnız seyahat eden birkaç arkadaşla tanıştım. Yalnız ama beraber seyahat böylece daha zevkli bir hal alıyor. Tanıştığım arkadaşın biri Kanada’da yaşayan bir Bulgar, diğeri debir firmada CEO asistanı olan bir Almandı. Denizi yararcasına yükselen, kartpostallardan aşina olduğumuz ada sıraları, gözlerimize ziyafet çekerken, tertemiz berrak mavilikler ve bembeyaz kumlar bizi suya davet ediyordu. Burada fotoğraf çekmekle uğraşmayıp, gözlerinizi, kulaklarınızı ve burnunuzu bu muhteşem güzelliklerle doyurmanızı öneriyorum.
Coral ve Racha adaları turunu bir güne sığdıran bir tur almıştım. Phi Phi adaları kadar güzellikler sunmasa da temiz bir sahilde yüzmek ya da berrak sularda akvaryumdaymış gibi rengarenk balıkları izlemek isteyenler için ideal bir tur.
Coral Adası 2500 kadar Müslüman Taylının yaşadığı küçük bir ada. Sahilde satıcılardan yerel yiyecekleri satın alabilirsiniz. Şnorkel için uygun değil ama yüzmek için ideal derinliği olan bir sahile sahip.
Racha adası daha fazla tesisin yer aldığı bir ada. Adanın içlerinde bungalov tarzı hotel ve tesislerin özel mülkleri var. Öğle yemeğimizi de burada yiyoruz. Burada verilen uzun arada, adanın içlerine kadar yürüme ve keşfetme imkanınız var. Burasının da su derinliği, çocukların bile yüzeceği kadar sığ. Derinlerde yüzmeyi sevenler için pek uygun değil.
Bu ada turları yakınlıklarından dolayı geç saate kadar sürmüyor. 16.00 gibi sahile dönmüş oluyorsunuz. Ben de kalan saatte, Tayland’ın olmazsa olmazlarından olan kaplan fotoğrafı çektirmek için Tiger Kingdom’a gittim. Taksiyle 10 USD’a tesise kadar gidebiliyorsunuz. 10 dakikalık turda yavru kaplanlar için 30 USD, orta ve büyük boyları için 25 USD ödüyorsunuz. Girişte size sorumluluğu aldığınıza dair bir belge imzalatıyorlar ve içeride yapmanız ve yapmamanız gerekenleri anlatıyorlar.
Açıkçası ömrünüz boyunca pek iyi taraflarını görmediğiniz bu hayvanlarla aynı kafes içinde bulunmak hem bir taraftan korkutucu olurken, diğer taraftan kanınıza hücum eden adrenalin sebebiyle heyecanlı bir deneyim olabiliyor. En azından hayatta birkez yapılması gerekenlerden...
Son katıldığım ada turu James Bond turu oldu. Phuket’in merkezine oldukça uzak bir noktada bulunduğundan, sabah çok erken kalkmak zorunda kaldık. Yaklaşık 2 saat sonra hareket noktasına vardık. Bu turda adalara ilaveten, fil safarisi, ATV turu, meyve bahçeleri turu ve çeşitli hayvan gösterileri vardı. Tavsiyem böyle daha fazla aktivite içeren paketler alarak, daha ekonomik bir şekilde daha fazla yer görme ve daha fazla şey deneme şansına sahip olmanız.
Yerel ismiyle Khao Phing Kan, ya da dünyaca bilinen adıyla James Bond Adaları, pek çok ada grubunun bir araya gelmesiyle oluşan bir adalar topluluğu. Halen pek çok yerleşim yeri var. Teknelerle ulaşılan köyler farklı bir deneyim olacaktır. Bu turda denizde yüzme şansınız yok. Adaların bulunduğu yer, nehirleri birleşme noktası olduğundan oldukça alivyonlu ve maviden çok kahverengi ve yeşil tonlarda. İkonik adanın olduğu nokta, bir nevi buluşma noktası. Çeşitli patikalarla adanın etrafını 15-20 dakikada gezebilirsiniz. Burada pek çok satıcı bulacaksınız. Hediyelik eşyalarınızı buradan almayı düşünebilirsiniz.
Öğlen yemeği için yakında bulunan bir müslüman köyüne gittik. Psikolojik olabilir ancak burada yediğim yemekler hoşuma gitti. Özellikle pilavı ve salataları. Et yemeklerini de çekinmeden yiyebilirsiniz. Köyde bir de büyük bir cami var, ancak süremiz kısıtlı olduğundan ziyaret edemedik.
Tayland’ın olmazsa olmazlarından biri de masaj. Her köşede bir masaj salonu görmeniz muhtemel. Bu kadar uygun fiyatlarla bu kadar güzel masajı dünyanın başka yerde bulmanız imkansız. Neredeyse yaptıkları her türlü masajı denedim. Yüzünüze çeşitli maskeler uygulayarak yapılan “facial massage”, ayaklar ve bacaklar üzerine yoğunlaşmış “foot massage”, kokulu sıvılarla yapılan, Phuket’te favorim olan “aroma massage”, dirsek ve dizler kullanılarak, biraz daha sert hareketlerle yapılan “thai massage” yada biraz daha yumuşak harekerlerle yapılan “body massage”. Ada turları ve yemekler dışında ya da yağmur yağdığında zamanınızı değerlendirebilirsiniz. Bir süre sonra bağımlılık yapacak, emin olun.
Bunların dışında yapmak istediğim ancak zaman bulamadığım, sizlere tavsiye edebileceğim birkaç aktivite; pek bilinmese de Bungee Jumping yapabileceğiniz yerler mevcut. James Bond adaları turunda 15 dakika fil turuna katıldım ama eğer orman içerisinde yürüyüşleri seviyorsanız tam günlük safari turlarına katılabilirsiniz. Nehir turlarından, raftingten hoşlanıyorsanız tam gün turlar mevcut. Tay boksunu mutlaka duymuşsunuzdur, belki de en pahalı aktivitelerin birisi bu maçlar ancak çıplak elle bu tarz müsabakalar dünya üzerinde çok az yerde izlenebilir. Birkaç saatinizi ayırabilirsiniz. Bizim yaşımız aksiyona uygun değil derseniz, botanik bahçelerini ya da Tayland’da her yerde görebileceğiniz Big Buddha’lardan birini görebilirsiniz.
Sizinle konuşan Taylarla anlaşmak için işinize yarayacak birkaç nokta;
Nerelisin dediklerinde İstanbul, Turkey işe yaramıyor, anlamadan bakıyorlar. Bunun yerine "Türiki" demeniz gerek. Yine İngilizce "Muslim" (mazlım) yerine "Musilim" demeniz daha çok işe yarayacaktır. Size isminizi soracaklar, adınız "Cemalettin" falansa uğraşmayın, "Cem" felan deyin. Zaten hiçbiri gerçek isimlerini kullanmıyor, varsa yoksa "Ann" "Bob" "May" "Minty" "Kiwi" "Cat".
Tayland Ladyboy'larıyla ünlü bildiğiniz gibi, bir de "Tomboy"lar olduğunu öğrendim. Gidenler fark etmiştir, saçlarını erkek gibi kestirmiş, erkek gibi giyinen pek çok kız var.
Tayların ilginç bir İngilizce telafuzları var. Eğer biri size "Ay lay" diyorsa, "I like" demek istiyor. "Tu maş" diyorsa, "too much" demeye çalışıyor. Bir süre sonra dillerini çözmeye başlıyorsunuz zaten.
7 günlük Phuket maceramdan sonra doğal güzellikleri açısından harika bir rota olduğunu söyleyebilirim. Ancak Tayland’ın geneline göre pahalı.
Bir haftanın sonunda güzel anılarla Phuket’ten ayrılıyorum. Tayland’daki son durağım; Koh Samui Adası.