Predjama Kalesi

Postojna Mağarası yazısında mağaranın Slovence adının “Postojna Jama” olduğunu söylemiştim ama baktım da jama kelimesinin anlamını açıklamayı atlamışım. Slovence jama, mağara demek. Predjama ise “mağara önü” anlamına geliyor. İşte size bu yazıda anlatacağım, etkileyici yerin adı bu: Predjama Kalesi!

Postojna Mağarası’na 9 kilometre uzaklıkta bulunan Predjama Kalesi, bir uçurumun ortasında konumlanmış desek yalan söylemiş olmayız. 123 metre yükseklikte uçurumun üzerinde tüm haşmeti ve görkemiyle duran büyüleyici bir kale bu. En son bu kadar çok etkilendiğim yüksek yerleşimi hatırlamaya çalıştım da, sanıyorum Endülüs’teki Ronda’ydı. Neden yüksek yerlerden etkilendiğimi tahmin edebiliyor musunuz? Evet, yüksekten korkuyorum da ondan :).

Aslında benim korkularım yoktur. Hatta normal insanların korktukları şeylerden dahi korkmam. Ne karanlıktan, ne ölülerden, ne zehirli yaratıklardan (Kuyruğundan tut ya da hiç elleme gitsin işte :)), ne köpekten, ne kapalı yerden, ne de asansörden. Kayakla tepelerden aşağı atlamışlığım da vardır, 1 tanesi sürat motosikleti olmak üzere 2 tane motor parçalamışlığım da (Gençlik diyelim :)). Doğaüstü güçlere ise hiç inanmam, bana göre burçlar bile saçmalık, ama gel gör ki, yükseklik korkum baki. Yapacak bir şey yok, değişmiyor!

İşte Predjama Kalesi tam bana göre. Aşağı bakıyorsun uçurum, sağa sola bakıyorsun kaçacak yer bile yok, ama zaten kale tam olarak da bu konumu nedeniyle buraya kurulmuş. Eğer giriş kapısını korursan saldırılabilecek başka bir yeri yok. Çünkü arka tarafı, altı, üstü filan her yeri kayalık. Tabii bir noktası hariç :) Okumaya devam edin...

Predjama Kalesi, 800 yıldan uzun bir süredir tarihe meydan okuyor. Guinness Rekorlar Kitabı’nda da kendisini yer bulmuş bu enteresan yerin unvanı “Dünyanın en büyük mağara kalesi”.

Biraz da kalenin tarihinden bahsedelim. Orta Çağ’da insanların mağara içerisinde güvenli bir sığınak arayışına girmesi ve bunun üstüne yaratıcılık ve maharetlerini eklemesiyle bu muhteşem kale ortaya çıkmış. Kale’nin elbette bir efsanesi de var. Robin Hood gibi fakirlere vermek için çaldığı rivayet edilen 15. yüzyıl soyguncusu Baron Erazem Lueger (Erasmus kelimesi bir şey canlandırdı mı genç arkadaşlar? :)), Macarlar ve Avusturyalılar arasındaki savaşlar sırasında, yeni düzene karşı çıkmış ve taş duvarın arkasından çıkan gizli bir geçit yardımıyla Predjama Kalesi'ne giderek sözlerini sakınmadan söylemeyi sürdürmüş.

1484'te ise Erazem Habsburg Hanedanı’ndan önemli bir kişiyi öldürünce Avusturya ordusu kaleyi kuşatmış. Öyle ya, giriş kapısından başka bir noktası olmayan kale sakinleri illa ki yemek için dışarı çıkacaklar, değil mi? Değil işte! :) Kurnaz Erazem, hâlihazırda mağaranın içerisinde yukarı doğru bulduğu bir deliği genişleterek bir çıkış yolu açmış. Kuşatmayı yapan askerler uçurumun alt tarafında kaledekilerin açlıktan pes etmesini beklerken Erazem saldırganlarla alay edercesine başlarından aşağı taze kirazlar yağdırmış. Peki, bu hikâye nasıl bitmiş dersiniz?

Evet, maalesef kötüler hep kazanıyor. Erazem Lueger’in adamlarından birine rüşvet veren Habsburg askerleri baronun tuvalete gideceği zaman bu hain askerden bir işaret almışlar. Tuvalet de o dönemde tabii evin dışında, uçurumun kenarında tek başına duran bir kulübe, yani aslında bütün kalenin en zayıf noktası. Tam baron tuvaletteyken de mancınıkla tuvaleti taş yağmuruna tutup inatçı Erazem’i öldürerek kaleyi almışlar.

Kalenin içini de tabii ki gezebiliyorsunuz.

İç kısımdan çok etkilendiğimizi söyleyemem. Belki istisnası insan yapımı kaya duvarları görmek ve bir de de kalenin içinde mağara duvarların arasında yapılmış minik şapeldi. Baron bütün kısıtlı imkânlara rağmen dini vecibelerini yerine getirmeyi ihmal etmiyormuş yani o dar alanda :).

Mayıs ve eylül ayları arasında gelirseniz, ayrıca Predjama Kalesi'nin altındaki göz alıcı mağarayı da gezebilirsiniz fakat biz gezemedik. Yarasaların yaşam şartlarına uygun konumu ve sıcaklığı sebebiyle mağaraya, yarasaların kış uykusu döneminde girmek yasak.

Predjama Kalesi oldukça etkileyici bir yapı. Dünyada pek fazla benzeri de yok. Hikâyesi de bir o kadar ilginç. Eğer Slovenya’yı geziyorsanız bu bölgeye Postojna Mağarası için zaten geleceğinizi varsayıyorum. Bu durumda yalnızca mağarayı gezmek yerine kombine bilet alarak aradan bir de Predjama Kalesi’ni çıkarabilirsiniz. Pişman olmayacaksınız :).