Galapagos Adalar topluluğunun milyon yaşında olduğu tahmin ediliyor. Halen volkanik hareketlerin devam ettiği adalar grubunda bugün Santa Cruz Adası'nın Highlands bölgesine gidip sönmüş kraterleri ziyaret edeceğiz.
Sabah erken saatlerde minibüs ile Highlands bölgesine ulaşıyoruz.
Ardından milli park girişinde bizi yanları açık bir araca alıyorlar. Gezimize havadar havadar devam ediyoruz.
İlk ulaştığımız yer Los Gemelos. Burada tepede durup sönmüş krateri fotoğraflıyoruz.
Kraterin derinliği 60 metre, çapı ise yaklaşık 150 metre.
İsteyenler kraterin içine doğru yürüyüş yapabiliyorlar. 2 farklı rota var. Biri 500 metre uzunluğunda, diğeri ise yaklaşık 725 metre uzunluğunda. Yürüyüş ise yaklaşık bir-iki saat sürüyor.
Bu krater içerisinde volkanik patlama sonucunda oluşmuş lav tünelleri de yer alıyor. Bunu da Collapse Craters olarak adlandırıyorlar. Biz de bu lav tünellerinden birinin içerisine girdik. Tünelin uzunluğu 400 metre, ancak sonuna kadar yürünmesi yasak o nedenle biz de yaklaşık 100 metresini yürüyoruz.
Yine bu bölgeye has bir ağaç türü var. Yerli halk buna şemsiye ağacı diyor. Deniz seviyesinden 400 – 500 metre yükseklikte yaşayan bu ağaç bol yağış çektiği için adanın eko-sisteminde de önemli bir role sahipmiş.
Aynı zamanda bu ağaç çevresinde adanın başka hiçbir yerinde olmayan 8 endemik bitki türü var. Bunlar içerisinde bir cins orkide de yer alıyor.
Buradan sonra bir başka kratere daha gidiyoruz. Bu krater diğerinden biraz daha derin. Derinliği 90 metre, çapı ise 100 metre. Adadaki bu iki krater de püskürtme patlama ile oluşmuş.
Krater ziyaretimiz sonrasında doğal ortamda dolaşan dev kaplumbağaların bulunduğu alana geliyoruz.
Bu bölgede ortalama 150 yaşına kadar yaşayabilen üç tip kaplumbağa var. Bu kaplumbağalar günün her saati yemek, yani ot yiyorlar. Ağırlıkları 200 kg ile 250 kg arasında değişiyor.
Bu kaplumbağalar 24 saatte sadece 3 kilometre yol alabiliyorlar. Karınlarının yere sürtmesi ile yönünü bulabilen kaplumbağalar görebiliyor ama duyamıyorlar.
Ama buna rağmen yerel rehberimiz bize bir şov yapıyor. Gidip bir kaplumbağanın kulağına bir şeyler fısıldıyor ve kaplumbağa 4 ayağının üzerinde yükseliyor ve uzun süre öyle duruyor. Çok ilginçti.
1935’te Avrupalılar buraya Balina avcılığı için gelmişler. O dönemde yiyecek bir şey bulamayınca bu dev kaplumbağaları yemeye başlamışlar. O zamanlar 200 bin kaplumbağa öldürülmüş ve kaplumbağaların soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmış. Bunun üzerine balina avcılığı yasaklanmış ve bu bölge Milli Park ilan edilmiş.
Günümüzde kaplumbağalar için en büyük tehlike ise üzerlerine ağaç düşmesi. Çünkü hızlı hareket edemediklerinden fırtınada kaplumbağaların üzerine ağaç devrilebiliyormuş.
Bölgedeki keyifli yolculuğumuz sonrasında kaplumbağalara veda ederek kent merkezine dönüyoruz.
Akşam saatlerinde yerel rehberimiz bizi kendisinin sürekli gittiği kiliseye götürüyor. Iglesia Evangelica Asamblea de dios Ecuatoriana olarak bilinen kilise Santa Cruz adasındaki en kalabalık kiliselerden. Burada her akşam ilahiler okunuyor.
İnananlar kendilerini ilahilere o kadar kaptırıyorlar ki, adeta kendilerinden geçiyorlar. Çok değişik bir ortamdı.
Perşembe günleri ise kişiler kendi yaptıkları yiyecekleri kiliseye getirerek ilahilerin söylenmesi bittikten sonra bir birleri ile paylaşıp sosyalleşiyorlar.
Biraz kilisede kalıp, ilahilere eşlik ettikten ve meraklı gözlerle çevreyi gözlemledikten sonra, kent merkezine dönmek istiyoruz. Ancak yerel rehberimiz bizi alacak olan aracı evine göndermiş. Kilisedeki organizasyonun bitişinde gelecekmiş. İyi de bizim ekip artık 30 – 40 dakika sonra artık otele dönmek istiyor.
Hep beraber kiliseden çıkıp kent merkezine doğru yürümeye başlıyoruz. Ama yol epeyce uzun yaklaşık 3 kilometre… Yorgunuz.
En sonunda bir pikap görüp kendisinden bizi kent merkezine götürmesini istiyoruz. Hemen kabul ediyor. Yaklaşık 10 kişi pikabın arkasına doluşup, günü havadar bir yolculukla tamamlıyoruz.