Sigulda şehri Riga’ya 50 km mesafede, Gauja nehri kıyısına kurulmuş olan bir yerleşim. Letonya’nın %50 si ormanlarla kaplı. En önemli milli parkı olan Gauja Milli parkı da bu bölgede yer alıyor. 1991’de bağımsızlık sonrası buradaki kaleler ve milli park turizme açılmış.
Zamanında Sigulda oldukça merkezi bir yerleşim bölgesiymiş, ancak 1350 senelerinde Kara Veba tüm Avrupa’yı sarınca çok fazla ölüm gerçekleşmiş ve bu yerleşim yerinde sadece 5 kişi kalmış. 1812 senesindeki Napolyon – Rus savaşı sonrası epeyce zenginleşmişler.
Şu an Sigulda’nın nüfusu 40.000 kişi. Toplam nüfusun %86’sı Letonyalı, %9’u Rus ve %2’si Beyaz Rus’muş. Kültür ve müziğe çok önem veriyorlar. Opera Uluslararası Festivale de ev sahipliği yapmış. Buradaki kale ve sur kalıntılarında her sene açıkhava müzik festivali düzenleniyormuş. Sigulda, Mayıs’ta açan kiraz ağaçları ile daha da bir güzelleşiyor. Bir de Sonbahara burada Altın sonbahar diyorlar çünkü, yeşil sarı ve turuncunun her tonunu görmek mümkün oluyor.
Sigulda ve çevresi gerek yaz sporları gerekse kış sporlarında çok popüler çünkü Gauja Milli parkı aynı zamanda ülkenin en büyük macera parkı.
Sigulda kalesi ve Turaida kalesi arasında yer alan Gutmanis Mağarası da önemli yerlerden. Bu mağara 19 metre derinlik, 12 metre genişliği ve 10 metre yüksekliği ile Balkanların en büyük mağarası. Gutmanis, iyi adam anlamına geliyormuş. Bu mağaranın yanındaki suyun ise cildi gençleştirdiğine inanıyorlar. Bana kalırsa çokta orjinal bir mağara değil. Bir tane de daha büyük bir yer altı mağarası varmış ama ziyarete açık değil. Bu mağaranın duvarlarına zamanında sevgililer isimlerini kazımışlar ancak şimdi yasak. Eğer mağara duvarına bir şey yazarsanız 50 LATs ceza ödüyorsunuz.
Bu mağaranın bir de hikayesi var; Maija’nın hikayesi… Rose of Turaida (1601-1620). Maija savaştan sonra Turaida kalesinde terkedilmiş olarak bulunuyor. Maija, kalenin bahçıvanına sırılsıklam aşık. Gizlice bu mağarada buluşuyorlarmış. Ama bir Polonyalı asker de Maija’ya gönlünü kaptırıyor. Ama Maija bahçıvanla nişanlandığını söylüyor. Polonyalı asker de kızı zorla bu mağaraya getiriyor. Kız boynundaki eşarbın büyülü olduğunu kendisini bırakması karşılığında bu eşarbı ona vereceğini söylüyor. Hikayeye göre eşarbı verdiği gibi kız da Polonyalı asker de ölüyor. İşte mağaraya yakın bir yerde bu kızın anısına bir mezar taşı koymuşlar. “Turaidas Rose” yazıyor mezartaşında da. Ve yeni evli çiftler gelip buraya aşkın ölümden daha güçlü olduğunu kanıtlamak için gül bırakıyorlarmış. Tabii biz gittiğimizde çok az gül vardı. Çünkü Letonya’da evlilik oranları git gide düşüyormuş. Zaten evlenenlerde de boşanma oranı %50’ymiş. Bu oran genel İskandinavya da ise %45. Bu kadar yüksek bir oran olmasını hava koşullarına ve kapalı havanın insan üzerinde yarattığı depresif ruh haline bağlıyorlar.
Burada bir de Luteryan kilisesi gördük. Çok sade ve küçük olan bu kilisenin rahibi ise bayan. Gerçi bu kişinin de eski KGB ajanı olduğuna inanıyorlar.
Turaida Kalesi kırmızı taş tuğlalardan gotik tarzda 1214 senesinde başpiskopos’un ricası ile yapılmış. Piskopos demiş ki “buraya öyle bir yerleşim yapalım ki şehre inmeye gerek kalmasın” ve burayı inşa etmişler. Kalenin en tepesinden muazzam bir manzara var. Bir de aynı manzarayı Gauja vadisi üzerinden giden teleferiklere binerek görebiliyorsunuz. Kalenin bazı kısımları şu an harap olmuş vaziyette. Burası 1776 senesinde hasar görmüş sonra da tekrar restore edilmemiş.
Sigulda'da konaklamak için ulaşım kolay konforlu otellerden Dzīvoklis Apartment ve Mednieku Namiņš'i tercih edebilirsiniz.