Geceyi geçirmek için geldiğimiz Taxco küçük ama şipşirin bir şehir. Atatzin Dağındaki şelale nedeniyle “suyun babasının olduğu yer” olarak da anılıyor. Otelimiz eski bir manastırdan otele çevrilmiş çok hoş ve enteresan bir complex, standartları 5 yıldız olmasa da 5 yıldızlı, ancak odalarımızın balkonundan Taxco’nun gece ışıl ışıl manzarası burayı gerçekten de 5 yıldızlı yapıyor…

Sabah, bir tepe üzerine kurulmuş, daracık sokaklardan ulaşımı ancak, eski ama canavar gibi giden, ön koltuğu kaldırılarak binişi kolaylaştırılmış Volkwagen taksilere ikişer kişi binerek, Taxco şehir meydanına gidiyoruz. Meydanda gelenek yine bozulmamış ve karşımızda muhteşem bir yapı olan Santa Prisca & San Sebastián Kilisesi yükseliyor. Guerrero eyalatindeki nadir Barok binalardan biri. Şehrin etrafındaki gümüş madeninden oldukça büyük bir servet kazanmış bir işadamı tarafından 2 oğlu için inşa edilmiş kilise, pembe taşlarla oldukça heybetli. İki yanındaki iki kulenin alt bölümleri oldukça sade, üst bölümleri ise ihtişamlı. Aynı ihtişam içeri girdiğiniz anda nefesleri kesiyor.”Kilise 2000 İzlenecek Dünya Anıtları” listesine alınmış.

Meydandaki şirin mi şirin ikişer katlı, bembeyaz badanalı binalar, minicik balkonları ve pencereleri rengarenk çiçekle süslenmiş ve çoğunluğu restoran ve cafe. Bu şirin cafelerden birinde kahve içmeden olmaz elbette, cafenin terasında kahve keyfi yapıyor, böylece hem kiliseyi hem de kasabayı tepeden izleme olanağı buluyoruz.

Gümüş madenleriyle çevrelenmiş şehirde gümüş mağazaları olmaz mı? Elbette bu dükkanlara girmeden, alış-veriş yapmadan da olmaz. Her türlü takıların yanı sıra ihtişamlı ve gerçekten süper işçiliği olan biblolar ve çeşitli süs eşyaları da mevcut.

Bu şirin kasabadan ayrılmak istemiyoruz ama gideceğimiz şehir Acapulco olunca ve yolumuz da 3,5 saat olunca arabamıza binerek yola koyuluyoruz.

Hollywood yıldızlarının tercihi, Acapulco

Muhteşem koyları, kıyı boyunca uzanan sahilleri, restoran ve barlarıyla gerçekten görülmeye değer, hatta bana göre en güzel şehirlerinden biri. 1950 yıllarına kadar var olan Eski Şehir bu tarihlerden sonra şehrin güney sahillerine doğru çok katlı otel inşaatları ile genişlemiş ve Altın Şehir adını verdikleri bölge oluşmuş.

Hollywood yıldızlarının tatil tercihi haline gelen şehir daha sonraki yıllarda daha lüks otellerin inşaasıyla Elmas şehir adını almış bölge ile genişlemeye devam etmiş. Tüm şehir ışıklarını gören bir koyda ise Meksika’nın en zengin ailelerinin yanı sıra Julio Iglesias, Sylvester Stallone, Rambo filminin yapımcısı gibi pek çok ünlünün muhteşem yazlık villaları yer almakta. Tropik bitkiler, çiçekler, asırlık ağaçlarla oldukça yeşil, caddeler geniş, balonlarla süslenmiş faytonlar da şehre ayrı bir güzellik katıyor.

Acapulco’ya hakim bir tepede zengin bir ailenin burayı parselleyip satmasıyla, ülkenin en zenginlerinin yaşadığı tropik bahçeler içinde birbirinden lüks evlerin yer aldığı bir site olmuş. Bizim ve halkın da buraya rahatça girebilme nedeni ise bu ailenin 2 oğlunu birden bir uçak kazası sonucu kaybetmesiyle site içinde yaptırmış olduğu enteresan bir kilise. Oldukça sade, oturma bankları ve rahleden ibaret, sadece taş ve doğal ahşap kullanılmış, 2 yanda ise tavandan yere sarı cam kullanılmış. Mimarını sorduğumuzda Louis Baragan cevabı tahminlerimizde yanılmadığımız gösteriyor.

Birçok kez duyduğum, gençlerin 40 m. yükseklikteki dik kayaların tepesinden 4 m. derinlikteki sulara atlayışlarını da mutlaka görmeliydik.

Kimi 40 m., kimi 35 m. ve 30 m. den şahane atlayışlar yapan bu gencecik hatta çocuk yaştaki gençlerin atlayışları ile bizi oldukça endişelendirirken nefeslerimizi de kesiyor.

Şehir turunu tamamladıktan sonra otelimizin önündeki muhteşem tropik bahçe ve plajda nachos eşliğinde coconut suyu, coco loco ve pinacoladolarla biraz keyif zamanı.

Meksika'ya seyahat için en uygun mevsim olan Şubat ayı sıcaklık 28, deniz suyu ise 25 derecelerde.

14 Şubat ‘Sevgililer Günü’ bu şehirde olmamızda gezimize ayrı bir güzellik kattı. Şehrin en ünlü, en tepedeki ve en güzel manzaralı ve bir otel komplexi, Bella Vista, içinde yer alan şık restoranımıza gidiyoruz.

Yemekten önce personelin tavsiyesini dinleyip tepedeki 'Gunbatımı Bar'a gidiyor ve manzara karşısında büyüleniyoruz, bu manzara resmedilmeye değer.

Margaritalar eşliğinde güneşi batırıp son derece keyifli, lüks, kaliteli personelin hizmet ettiği restoranın terasında ışıl ışıl ve doyumsuz Acapulco manzarası karşısında oldukça lezzetli ve görsel olarak da güzel yemeklerimizi yiyoruz.

Sabah bir kez daha deniz keyfinden sonra, öğle saatlerinde, geçirdiğimiz harika 3 günün ardından, bu güzel şehre veda ve yeni bir şehre merhaba deme zamanı.

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.