Yıllardır hayallerimizi süsleyen Tokyo'ya sonunda gitme fırsatı yakaladık. Bebekle siz bu seyahati yapamazsınız diyenlere inat düştük yollara. Doruk ilk seyahati için çok mutlu.
Bileti alırken ya da biletinizi aldıysanız telefonla arayarak baby bassinet isteğinizi önceden belirtmeli koltuklarınızı buna göre ayarlatmalısınız. Aksi tarkdirde bu sayılı koltuklar başkalarına verilir.
Yaklaşık 11 saatlik keyifli bir yolculuk yaşadık. Doruk hiç sorun çıkarmadı aksine seyahate çıktığı için keyfi yerindeydi sanki.
Uçaktaki en küçük yolcuydu. Tokyo'ya indiğimizde pusetimizi hızlı bir şekilde bize getirip teslim ettiler. Görevli bir kadın benim pusetten poşeti çıkarmayı çalıştığımı fark edip hemen yardıma geldi. Immigration bölümüne yönlendirildik. Hava alanı çok temiz ve ferahtı. Pasaport kontrolünde bir kadın görevli sürekli yönlendirme yaparak evraklarınızı kontrol edip sizi sıraya alıyordu. Bebekli yolculara öncelik verip başka bir sıraya yönlendiriyordu. Bizi de buraya aldı ve hiç sıra beklemeden işlemlerimizi hızlı bir şekilde tamamladık ve Tokyo'ya hoşgeldiniz :)
Asyalılar ile ilgili bilmeniz gerekenler
Asyalıların göz yapısı hep birbirine benzetilir ve herkese Japon yakıştırması yaparız. Ancak biraz dikkat edince göz yapılarında ciddi farklılıklar var. Şöyle ki Japonların gözü yukarı doğru çekik, Moğol gözü aşağı doğru çekik, Asyalıların ortada, düz çekik olur.
Kısaca Tokyo...Tokyo, Japonca "doğunun başkenti" demek. Yüzölçümü 600 km² olup, 35 milyon nüfuslu megapol bir bölge olan Tokyo aynı zamanda son yapılan araştırmalara göre yaşamın en pahalı olduğu kenttir. Tokyo Körfezi kıyısında liman şehri Tokyo, Edo (haliç kapısı) adı ile tanınmıştı. Edo Kalesi 12. yüzyılda güçlü samuray klanı Edo ailesinin yurdu olarak Japon tarihinde meydana çıktı. 1868'da Şogun yönetimine son veren İmparator Meiji, 3 Eylül 1868 tarihli Edo'yu adlandırarak Tokyo yapmasına dair imparator fermanı ile Kyoto'dan Edo kalesindeki eski şogun sarayına göç edip, eski başkent Kyoto'dan doğuda başkent olduğundan dolayı şehrin adı Tokyo olarak değişti. Bir liman kentinden bugünkü geldiği noktaya bakın şimdi...
Tokyo, 12 Eylül 1923'teki depremden büyük zarar gördü. Depremden sonra şehir yeniden inşa edildi ve bu dönemde çevresinde banliyöler teşekkül etmeye başladı. 20 yıl sonra II. Dünya Savaşı'nda ABD uçakları tarafından yapılan bombardıman sonucu tekrar yıkıldı.
Şehre ulaşım...
Narita hava alanı şehirden 70 km uzakta. Şehre ulaşım otobüs, tren ve özel araçlarla mümkün. En hızlısı ve konforlusu Narita express hızlı treni ile mümkün. Dönüş tarihiniz belli ise gidiş dönüş almanız avantajlı oluyor. Tren biletlerini alacağınız yeri bulmanız çok kolay çünkü tüm yönlendirmeler anlaşılır ve ingilizce.Biletmatiklerden tren ve metro biletlerinizi alabiliyorsunuz.
SUICA CARD
Bir de SUICA CARD adında bir sistem var. Karta para yükleyerek zaman kaybetmeden seyahat etmeniz mümkün. Üstelik birçok dükkanda bile bu kartla alışveriş yapabiliyorsunuz. SUICA Card'ı Tokyo stationdan veya Narita havalimanından temin edebilirsiniz. 500 Yen depozito bedeli ile yükleme yaparak kartı alabilirsiniz. Seyahatiniz bitti ve dönüyorsunuz karttaki depozito bedelini sadece Tokyo stationdaki ticket ofisten geri alabilirsiniz.
Tokyo Station'a (Tokyo merkez tren istasyonu) 55 dk içinde ulaştık. Burada hat değiştirip Expedia'dan bulduğumuz otelimize doğru yola çıktık. Metro haritasını çözmek başta biraz zaman alıyor. Her istasyondaki görevliler İngilizce biliyor ve size yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Durağımızda indiğimizde merdivenle çıkmak zorundaydık. Çünkü küçük istasyonlarda asansör mevcut değil. Sağa sola bakınırken biri yanımızda geldi ve puseti taşımaya yardımcı olabileceğini söyledi. Çok memnun olmuştuk.
Caddeye ulaştığımızda nereye gitmeli diye telefondan navigasyonu açmaya çalışırken GPS in ne hikmetse çalışmadığını fark ettim. Sokakta gördüğümüz ilk kişiye oteli sorduk bilmiyorlardı. Telefonunu çıkardı ve navigasyondan baktı kendisini takip etmemizi söyledi ve bizi otelin kapısına kadar bıraktı. İnsanlık burdaa ölmemiş diyorduk :) otele vardığımızda saat 11:00 idi. otele giriş 15:00. oda hazır olmasına rağmen odayı erken veremeyeceklerini söylediler. Japonlarla ilgili bütün iyi düşünceler bir anda gidiverdi. :( Odayı erken almamız durumunda saat başına 1000 yen ödememiz gerektiğini söylediler :( Yani dört saat için 4000 yen. Biz bu paraya neler yaparız biliyor musun sen? :) Bebek var bir kıyak yapsanız falan dedik. Sonra resepsiyonun arkasından başka biri geldi durumu ona da anlattık, aralarında konuştular ve bize verdiği cevap fıkra gibiydi. Siz o zaman 1 saat sonra gelin 3000 yen ödeyin :) :) Ben başladım gülmeye. Kız bozuldu ben gülünce. Neyse yapacak bir şey yoktu. 11 saatlik uçuştan sonra biz de Doruk da perişan, elim titreye titreye verdim ama içim gitti seni hiç unutmayacağım Japon kız :) Duş ve biraz uykunun ardından Sensoji Tapınağına doğru yola koyulduk.
Asakusa
Asakusa'ya Tokyo'nun Sultanahmeti dendiğini duymuştum. Hani yanlış bir tanımda sayılmaz. Tapınağa doğru yan yana sıralı küçük büyük çok sayıda dükkan var. Her çeşit hediyelik eşyayı bulmanız mümkün. Tabi fiyatları piyasaya göre biraz pahalı. Tapınağa doğru ilerledikçe yiyecek satan dükkanlar görüyoruz.
SENSOJI Tapınağı
Asakusa bölgesinde bulunan bu tapınak 628 yılında inşa edilmiş. Tokyo’daki en eski dini tapınak. Sensoji tapınağı şehirdeki en popüler Budist noktasıdır. II.Dünya Savaşında tapınağın neredeyse tamamı yıkılmış. Sadece doğu kapısı sağlam kalmış. Bina savaştan sonra yeniden yapıldığından beri kötü yapılan dizaynlardan dolayı hep istenilen seviyeye bir türlü ulaşamamış. Asakusa istasyonudan kolayca ulaşabilirsiniz. Tapınak 7/24 açıktır. Ana salon ise sabah saat 6’dan akşam 5’e kadar açık. Giriş ücretsiz.
Asakusa Kappabashi alışveriş caddesi
Sensoji tapınagının arkasında yer alan bu caddede geleneksel japon kültürüne ait mutfak malzemeleri ve hediyelik eşyalar bulmanız mümkün. Biz burayı Tokyo'da elimize geçen bir dergide keşfettik.
Kaminari Gate
Tapınağın en büyük ikinci kapısıdır ve Asakusa'nın sembolüdür.
Akhibara Teknoloji Mahallesi
Elektronik ve oyuncak meraklıların uğraması gereken yer işte tam burası Bir teknoloji mahallesi aslında. Küçük büyük çok sayıda dükkan var ve bazıları beş hatta altı katlı. Japon karakterlerden geleneksel çizgi film karakterlerine kadar herşeyin maketini oyuncağını bulmak münkün. Söyleyelim hiç de ucuz değil.Benim bunlarla aram yok diyorsanız sizin için zaman kaybı olacaktır.
Ginza
New York'ta 5. caddenin Tokyo'daki adı Ginza. Dünya çapında tanınmış tüm pahalı markaları burada bulabilir siniz. Avrupa'nın bir caddesinde gezmekten hiçbir farkı yok aslında. Bir şey satın almadık elbet ama buraya kadar gelmişken şöyle bir dolaşıp havasını almak iyi geldi.
Ueno park
Metro ile Ueno stationa geldiğinizde park buraya yürüme mesafesinde.Burada çok renkli dükkanlar ve pazarlar var gezmenizi tavsiye ederiz. Park 1873 yılında kurulmuş.İçinde birden fazla tapınak ve müzeler mevcut. Tokyo National Museum, National Museum for Western Art, Tokyo Metropolitan Art Museum ve National Science Museum bunlar arasında.
Tokyo National Museum
1872 yılında kurulan müze Japonya'nın en eski ulusal müzesi.Giriş ücreti 8 dolar olan müze 09;30-17:00 arası açık. Ancak müzede bizi etkileyen birşey oldu normalde 16 dolar ödememiz gerekirken Doruk sayesinde sadece 6 dolar ödeyerek aile olduğumuz için ucuza gezme fırsatı yakaladık bu uygulamanın tüm müzelerde olması dileği ile... Müzede geleneksel kılıçlar, kıyafetler, aletler, tablolar, maskeler heykeller hepsi çok etkileyiciydi. Diğer müzelere girmedik.
Shibuya
Bazı filmlerde gösterilen Tokyo'nun meşhur kalabalık kavşağı işte burası. Bu kavşaktan yoğun saatlerde aynı anda 15.000 kişi karşıdan karşıya geçiyormuş.Biz de bu kavşaktan geçtik ama o kadar kalabalık değildi. Yinede kaybolmamak için birbirimize tutunduğumuz bir gerçek :) Hemen karşısındaki Starbucksta kahve içerek kavşağı izlemek müthiş olurdu diye okumuştuk bir blogda ancak kahve içebilmek için en az 1 saat kuyruk beklemeniz gerekiyor. Burada Shibuya 109 adında büyük bir alışveriş merkezi var. Bizim için zaman kaybı biz gezmedik, dışardan bakmakla yetindik.
Hachiko Statue
Muhtemelen bir yerlerden kulağınız bu hikayeye aşina olabilir. Bir de bizden dinleyin. Sadık köpek Hachiko ile sahibi Profesör Ueno’nun sevgi dolu hikayesi neredeyse 100 yıl geri gidiyor. Profesör Ueno, safkan Akita türü, iri beyaz bir erkek olan Hachiko’yu henüz bir bebekken sahiplenir. Bu iyi huylu iri beyaz köpek, sahibine her gün sabah Shibuya Tren İstasyonu’na kadar eşlik etmeyi görev haline getirir. Her akşam da aynı saatte tren istasyonunun önüne gidip sahibinin kapıdan dışarı çıkmasını beklemekte, sonra onunla birlikte eve dönmektedir.
Hachiko’nun bu muhteşem sadakati, tren istasyonunda ve civarda çalışanlar tarafından ilgiyle karşılanmaktadır. Hachiko o civarda herkes tarafından bilinen bir köpek haline gelir.
Fakat bir gün beklenmedik bir durum ortaya çıkar. Hachiko her zamanki gibi sahibini karşılamak üzere tren istasyonuna gelip beklemeye başlamıştır. Fakat sabaha kadar gözünü bile kırpmadan beklemesine rağmen, Profesör Ueno kapıda görünmez. Sadık köpek Hachiko hiçbir yere ayrılmadan sahibini beklemeye devam eder ve bu efsane bekleyiş tamı tamına 9 yıl sürer. 3200 koca gün boyunca, istasyonun önünden bir an olsun ayrılmaz Hachiko.
İstasyon çalışanları şaşkınlıkla köpeği izlemektedir. Ölüm nedir bilmediği için, sahibinin öldüğünü anlamamıştır; zaman nedir bilmediği için, 9 yıl boyunca sahibinin geleceğinden en ufak bir kuşku duymamıştır. Hala inatla sevgili sahibinin her zamanki gibi kapıda görüneceği anı beklemektedir. Bu muhteşem sevgi hikayesi ve az bulunur sadakat istasyon çalışanlarını ve çevre esnafı çok duygulandırmıştır. Hachiko’yu onlar beslerler; gerektiğinde soğuktan korumaya çalışırlar. Hachiko’nun ünü kısa zamanda önce civar semte, sonra şehre, sonra da ülkeye yayılır.
Bu dost canlısı iri beyaz köpeğin hüzünlü bekleyişi, sevgili sahibine ulaşamadan beklediği o uzun yılların getirdiği yorgunluk ve ihtiyarlığın sonucu olarak, Shibuya Tren İstasyonu’nun kapısında ölmesiyle sona erer. Fakat Hachiko efsanesi henüz yeni başlamıştır. Vücudundan geriye kalanlar içi doldurularak 1935 yılından itibaren Tokyo Ulusal Bilimler Müzesi’nde sergilenmeye başlanır.
Üstelik Shibuya Tren İstasyonu’nun tam girişine Hachiko’nun heykeli dikilir. Bu heykel Tokyo’da bugün bile sevgililerin “buluşma noktasıdır”. Kalabalık arasında Hacikonun heykeli ile tek başınıza fotoğraf çektirmeniz imkansız mutlaka aynı karede sizinle başka birileri de çıkıyor.
İmparatorluk Sarayı
Tokyo’nun merkezinde bulunan Tokyo İmparatorluk Sarayı, yapıyı koruma amacıyla hendeklerle çevrelenmiş. Dünyanın en büyük kalesidir.İkinci Dünya Savaşı’nda ağır hasar gören yapılardan biridir. Restorasyonu 1968 de tamamlanmıştır.Sarayın iç bölgelerine sadece, yeni yıl kutlamalarında yani 2 Ocak ve İmparatorun doğum günü olan 23 Aralık günlerinde girilebiliyor. Büyük kapılar ve eski bekçi kuleleri sarayın etrafında konuşlandırılmıştır. Ana girişin hemen yanında Nijubashi yani Çifte Köprü yer almakta olup özel günlerde halka açıktır. Batı Bahçesi (Higashi Gyoen) bir zamanlar kalenin en yüksek kulesinin bulunduğu yermiş. Her mevsime özgü çiçeklerin süslediği bu bahçe, ideal bir dinlenme yeri olarak herkese açıktır.
Yoyogi Park
Tokyo’nun en büyük şehir parklarından biri olan Yoyogi yaklaşık 550.000 metrekarelik alanı kaplıyor ve ünlü Meiji Tapınağı‘nı içinde barındırıyor. Bu tapınakla beraber bir de Meiji Tapınağı Hazineleri Müzesi de bu parkta bulunuyor. Uzun, eski çam ağaçlarıyla dolu olan park yeşil düzlüklerin yanında orman hissi de veriyor.
Yoyogi Parki, Ueno Park'tan çok daha guzel, zevkli ve keyifli.New York'taki Central Park gibi. Kocaman, renkli, içinde her turlu insanin degisik bir aktivite yaptigi buyuk bir park.Latin danslari, salsa yapan gruplar, aikido yapan kisiler,resim yapanlar,koşanlar,oyun oynayanlar çocuklar.
Meji Tapınağı
Harajuku metro istasyonundan ulaşabileceğiniz Meiji Tapınağı Yoyogi park ile yan yanadır. Modern Japonya\'nın ilk imparatoru olan Meiji 1852 yılında doğdu ve 1868 yılında imparator oldu. Meiji zamanında imparatorluk moderleşti, batılılaştı ve dünyada önemli bir güç haline geldi. İmparator Meiji, 1912 yılında öldüğünde, bu tapınak onun için inşa edilmeye başlandı ve 1920 yılında tamamlandı. İkinci dünya savaşı sırasında yok edilen tapınak tekrar inşa edildi. 700,000 metrekarelik bir ormanın içerisinde yer alan tapınakta ayin ve törenlere denk gelmek isterseniz kesinlikle haftasonu uğramalısınız.
Odaiba
Odaiba bölgesi, Tokyo'da görülmesi gereken yerlerden biri . Burası Tokyo Körfezinde 1850′lerde savunma amaçlı inşa edilmiş, daha sonraları yerleşim yerleri ve eğlence alanlarıyla dolmuş yapay bir ada. Manzara gündüz ve gece büyüleyici. Tokyo'nun meşhur sembollerinden olan 750 metre uzunluğundaki Rainbow Köprüsü de bu bölgede. Bu köprü, iki katlı. Üst katı bir otoban. Alt katında ise ortadan metro geçiyor; yan taraflarda araç yolu var, araç yollarının yanında ise yaya yolları. Geceleri çok güzel aydınlatılıyor.
Özgürlük anıtının bir kopyası ama daha küçüğü burada köprünün hemen yanında yer alıyor.
Alışveriş merkezleri de burada bulmanız mümkün.Biz Aqua City'ye girdik.İçinde 100 yenci bulduk. :) Serin bir yer bulmuşken ne yesek diye bakınırken Sıla bir cafe keşfetti. Menülerinin bir kopyası maketten önünde bulunuyordu. Çok güzel deniz ürünleri içeriyorlardı.Mekanın adı Brooklyn Bloom Cafe and Smokey Grill. Sıla içinde ne olduğunu sormak için içerden birini çağırdı.Mutfaktan uzun saçlı bir adam geldi ve bizim soruları yanıtlıyordu ki Sıla bana ne dersin diye sorunca adam dan gelen tepki 'siz Türk sünüz!' :) ah be abicim dedik ne yoruyorsun bizi. Neyse dedik girelim var bu işte bir hayır. Sohbet ettik kendisiyle meğerse cafe nin aşçısı imiş :) bizi kırmamak için çıkmış mutfaktan. Yemekleri çok güzeldi çok beğendik. Bize ahtapot salatası ikram etti. Tek kelime ile şahaneydi.Çok keyifli bir yemekti Özhan usta tekrar saol. Az kalsın unutuyordum bu bölgedeki tren hattı havadan gidiyor ve sürücüsü yok tam otomatik :) adamlar yapmış .
Tokyo Tower
Eyfel kulesine benzeyen bu yapının toplam uzunluğu 333 metre. Asansörle önce 150 metreye, daha sonra merdivenlerle ve başka bir asansörle 250 metreye çıkılıyor.
Zojojı Tapınagı
Zojoji Tokyo ya geldiysenzi olmazsa olmazlarından.Şehrin merkezinde sayılan Zojoji 9:00 -17:00 arası hergün açık ve girişi ücretsiz. Tapınağın yakınında Tokyo Tower bulunuyor . Bu tapınakta, diğerlerinden farklı olarak, pek çok taştan bebek heykeli var. Bu bebekler düşük, kürtaj vb. durumlar sonucu doğmadan ölmüş bebekleri simgeliyorlar. Bu durumlarla karşılaşan aileler boş bir bebek heykelini seçip çeşitli elbiselerle, oyuncaklarla, çiçeklerle donatıyorlar. Tokyo tower ve Zojoji birbirine çok yakın aynı fotoğraf karesine alabilirsiniz.
Skytree
Şu anda Japonya'nın en yüksek ve dünyada Burç Halife'den sonra en yüksek 2. kulesidir. 634 metre yüksekliktedir. Geceleri LED ışıklarla aydınlatılmaktadır. Aslında Tokyo Kulesi ile aynı görevi taşır. Ama Tokyo Kulesi ile arasında çok fark vardır. Bunlardan ilki; Tokyo Kulesi 333 m'dir, Tokyo Skytree ise 634 m'dir.
Biz kapısına kadar geldik hatta yukarı bilet almak için çıktık ancak önümüzde en az 200 kişinin beklediğini görünce beklemedik çıktık :)
Tokyo Hükümet Binası
Tokyo'nun en uzun binası olan hükümet binası 48 katlı ve 242 metre uzunluğunda. Bu binanın çatı katına ücretsiz olarak çıkıp şehri seyredebilirsiniz.
Bizim gözümüzde kısaca Tokyo
Bizce kesinlikle Japonlar başka bir gezegende yaşıyorlar. Teknolojileri, kültürleri, giyimleri, hayata bakışları,kültür ve adetleriyle tamamen çok farklılar.
Adım attığımız andan itibaren kendimizi ünlü biriymiş gibi hissettik. Sanki peşinizdeler ve size yardım etmek için birbirleriyle yarışıyor gibiydiler. :) Birine yol sorduğumuzda başka biri gelip size yardımcı olan var mı? ben de yardımcı olabilirim şeklinde durumlara çoğu kez düştük :) Bir ara kamera şakası olduğunu bile düşündüm.Kesinlikle ama kesinlikle çok saygılılar.Yaptıkları işe,kullandıkları arabaya ,çalıştıkları binaya hatta gelen ve giden trene bile saygı duyup selam veriyorlar.Kafanızda birşey oluşturabildiysek ne mutlu bize. İlk fırsatta yolunuz buraya düşmeli.
Hoşçakalın mutlu seyahatler...
http://www.ikigezginiz.comSıla & Ozan & Doruk İŞCAN