Tuna'nın İncisi Budapeşte

İçinden nehir geçen şehirlerin en güzelidir belki de Budapeşte… Şehrin eski yüzü Buda ve yeni yüzü Peşte her biri birbirinden ayrı güzelliğe sahip dokuz köprüyle birbirine bağlanıyor. Şehrin Buda tarafı dağlık ve tepelik, Peşte tarafı ise düzlük. Buda sessiz, sakinken Peşte yoğun ve enerjik.
Buda tarafında iki noktada şehrin eşsiz manzarasını keyifle izleyebilirsiniz. Bunlardan ilki Gellert Tepesi. Tuna nehrinden epey yüksekte olduğu için şehri panaromik olarak seyredebileceğiniz en güzel yerlerden biri bence. Gece çıkılıp güzel Budapeşte manzarası izlenmeli kesinlikle buradan.

Rivayete göre o zamanlarda yaşayan, halkı Hristiyan yapmaya çalışan piskopos Gellert halk tarafından bir fıçıya konulup bu tepeden aşağı yuvarlanır. Ve bu olaydan sonra tepe Gellert Tepesi olarak anılır.

Diğer bir yer ise, Kale Tepesi ve Eski Şehir. Kraliyet Sarayı, Matyas Kilisesi ve Balıkçılar Burcu bu tepede yer alıyor. Ben kaybolarak keşfetmeyi sevdiğimden baya bir yol yürüdük, havada kararmıştı ama sonunda inanılmaz güzel bir manzara karşıladı bizi. Balıkçılar Burcu… Gerçekten çok güzel mimarisi var ve zamanında balık loncası tarafından çok iyi korunmuş. Yürümek istemezseniz Kale tepesine Zincirli Köprünün Buda tarafında bulunan fünikülerle ulaşmak da mümkün.
 

Buda ve Peşteyi birbirine bağlayan en ünlü ve bence en güzel olan köprü Zincirli Köprü. Köprünün her iki tarafının girişinde aslanlar olduğu için Aslanlı köprü de deniliyor. Bu güzel köprünün ilginç bir hikayesi var. Köprüyü yapan mimar eserine o kadar çok güveniyormuş ki, köprü tamamlandığında en ufak bir kusur bulabilirseniz intihar edeceğini söylemiş. Böylece tüm şehir halkı köprüyü incelemiş ve bir kusur bulamamışlar. Daha sonra annesiyle köprüden geçecek olan bir küçük çocuk annesine dönüp ‘’bu aslanların dili yok’’ demiş ve mimarı haberdar etmişler. Bunun üzerine mimar kendini Tuna Nehrine atmış.
 

Gelelim Peşte’ye… Milenyum Meydanı da denilen Kahramanlar Meydanı başlangıç noktamızdı. Etrafta birçok müze ve galeri var. Meydanın arka tarafında ise güzel bir park ve yapay bir göl bulunuyor. Kışın bu göl donunca buz pateni pisti olarak kullanıyormuş. Şehirde yılbaşı kutlamalarının en iyi yapıldığı yer bu meydanmış. Kaplıcalarıyla ün salmış bu şehir.

Ünlü markalara ev sahipliği yapan Andrassy Utca’dan yürüyerek Vaci Utca’ya geçtik. Araç trafiğine kapalı olduğu için rahatça dolaşıp alışveriş yapabilir, yemek yiyebilir ya da oturup gelen geçeni izleyebilirsiniz.

Vaci Utca’dan Market Hall’e gittik. Burası Kapalıçarşı gibi bir yer. Sebze meyve satılıyor. Biz meşhur macar pul biberi ve karpuzu aldık.

Sahilde yer alan ve şehrin en görkemli yapısı Parlamento binası bence. Buda tarafından akşamüzeri izlemenizi tavsiye ederim. Mükemmel bir görüntü çıkıyor. Ayrıca binanın taşları hep beyaz tutulmaya çalışıldığından restorasyonu hiç bitmezmiş. İnşaat demirleri olmadan fotoğraf çekmek hayal gibi yani. Duyduğuma göre içi dışından daha görkemliymiş fakat biz restorasyon nedeniyle gezemedik.


Eğer hala vaktiniz varsa Margaret Adasına gidin. Sıcaktan bunalıp serinleyebileceğiniz çok güzel bir havuz var. Tavsiye ederim tabi yer bulabilirseniz. Birde müziğe göre dans eden su gösterisinin olduğu büyük bir süs havuzu var. Herkes gibi bizde bu havuzun kenarına oturup ayaklarımızı suya sokup birazcık ferahlarken su gösterisini izledik. Haftasonu olduğundan sanırım, park baya kalabalıktı ve karnaval havasındaydı.  
 
 
Unutmadan gitmişken Macarların meşhur gulaş çorbasını içmeden dönmeyin. Ben yeni tatlara meraklı olan biri olarak hemen denedim ve hoşuma gitti. Macar çingenelerinin sergilediği Çigan geceleri oldukça popüler. Şiddetle tavsiye edilmesine rağmen bütün gün akşama kadar yürüyünce o yorgunlukla malesef Çigan gecesine gidemedik. Ama şehrin gecesini doyasıya izledik. Şehir gece ışıklandırmasıyla ödül almış. Bu yüzden şehri bir de gece görmelisiniz.

AYŞEGÜL GEMİCİ

Yazar Hakkında

AYŞEGÜL GEMİCİ

22 Mart 1987, İstanbul doğumluyum. Şu an İstanbul Üniversitesinde master eğitimime devam etmekteyim.