Interrail - Avrupa Gezisi: Budapeşte

Budapeşte dediğimizde ilk aklınıza ne geliyor diye sorsak, muhtemelen herkesin cevabı "Macaristan'ın başkenti" olacaktır. Yaklaşık iki milyonluk nüfusu ile ülke nüfusunun yüzde 20'sinin yaşadığı, yılda üç milyona yakın ziyaretçi alan Budapeşte; aslında kendisini bu tanımdan çok daha fazlası ile donatmış durumda.

Tarihi boyunca farklı ülkelerin hakimiyeti altında yaşamış ve zorlu savaş dönemleri atlatmış olsa da, 1990 yılından sonra şehir radikal değişimlerle kendini, bugünkü büyülü haline getirmeyi başarmış.  Budapeşte; Tuna Nehri'nin kıyısındaki konumu, mimarisine hayran bırakan muhteşem yapıları, her zaman canlı olan sosyal hayatı ile Avrupa'nın en popüler seyahat rotalarından biri olmayı fazlasıyla hak ettiğini her adımınızda size hissettirecek.

Ulaşım ve Konaklama

Budapeşte'ye geldiyseniz eğer ilk bilmeniz gereken şey, şehrin Tuna Nehri'nin ayırdığı iki ayrı kısımdan oluştuğu; Buda ve Peşte. Budapeşte'nin en güzel yanlarından biri; farklı toplu taşıma araçlarının hepsine sahip olması (metro, tramvay); ancak siz bunlara hiç gerek duymadan şehri yürüyerek çok kolay gezebiliyorsunuz. Aslında şehri doya doya yaşamak ve manzaranın tadını çıkarmak için yürümek en doğru seçim. Şehri ziyaret etmeyi planlıyorsanız, en az üç ya da dört gün ayırmanız sonradan pişman olmamanız adına faydalı olabilir.

Biz Budapeşte’de Peşte tarafında kalmayı tercih ettik ve Gerlóczy Rooms de Lux’te konakladık. 19. yüzyıldan kalma Parizyen bir binada olan otel; şehir merkezine çok yakın konumuyla, şık tasarımlı odası ve şirin balkonuyla bizi memnun etti. Aynı zamanda otelin içerisinde bulunan Budapeşte’nin ünlü kafesi Gerlóczy Cafe’de a la kart şekilde menüden seçtiğimiz kahvaltımızla da güne keyifli bir başlangıç yapmayı başardık.

Aşık Olacağınız Rotalar

Mimari olarak tam bir cennet olan şehirde; barok, neoklasik, art nouveau stiline sahip, farklı dönemlere ait yapılara sokak aralarında bile karşılaşmanız mümkün! Ama Budapeşte'de yapmanız gereken ilk şey; şehre aşık olmak için yolunuzu Tuna Nehri'nin kıyısına çevirmek. Buda ile Peşte'yi birbirine bağlayan köprülerin üzerinden hem araç hem de yaya geçişine izin var.

Budapeşte yazdığınızda fotoğrafları ilk çıkan, şehrin en eski ve aynı zamanda en ikonik köprüsü; Zincirli Köprü. (Széchenyi lánchíd) 1849 yılında inşa edilen köprünün iki tarafındaki dört aslan heykeli ve olağanüstü yapısı ile diğerlerinden hemen öne çıkıyor.

Şehrin diğer önemli köprüsü ise Özgürlük köprüsü (Szabadság híd). Sade yapısına rağmen Peşte'deki Büyük Pazar Alanı ve Buda'daki Gellert Hamamları'nı birbirine bağladığı için de kesinlikle görülmesi gerekenlerden.

Köprülerde ve Tuna Nehri kıyısında hem gündüz hem de gece yürüyüş yapmak; muhteşem manzaralara, oldukça başarılı ışıklandırılmış binalara ve şehri en güzel şekilde yaşamanıza yardımcı olacak. Yürüyüş yerine değerlendirilebilecek diğer alternatif ise Budapeşte'de tekne turu yapmak, günbatımı zamanı ise şehrin gündüzünü ve gecesini görebilmek için en uygun zamanlardan.

Budapeşte'yi daha yakından tanımaya devam etmek için istikametiniz Vaci ve Andrassy Caddesi olacak. Vaci Caddesi 2 km uzunluğunda; kafeler, barlar ve restoranların bulunduğu trafiğe kapalı bir cadde. Budapeşte'ye kadar gelmişken hediyelik alışverişi yapmadan şehirden dönmek istemiyorsanız, çok farklı seçenekleri bu caddede bulabilirsiniz.

Andrassy Caddesi ise lüks markaların mağazalarının bulunduğu, birbirinden farklı mutfaklardan restoranların yer aldığı, oldukça ağaçlı upuzun bir cadde. İhtişamlı Opera Binası da bu cadde üzerinde yer alıyor. Şehri dolaşırken bir mola vermek isterseniz, Andrassy Caddesi üzerinde dünyanın en güzel kahvecilerinden seçilen Café New York'ta şık ve tarihi bir atmosfer ile Macar pastalarının ve kahvesinin keyfini çıkarabilirsiniz. Yine Andrassy Caddesi üzerindeki Terör Müzesi, ülkenin Nazi ve sonrası Rus komunizmi döneminde yaşadığı zor dönemleri öğrenmek için ziyaret edebileceğiniz etkileyici müzelerden.

Andrassy Caddesi'nin sonuna geldiğinizde ise Budapeşte'nin sembollerinden Kahramanlar Meydanı'na ulaşacaksınız. Kahramanlar Meydanı, Macar tarihinin 1000.yılına özel olarak 1896 yılında inşa edilmiş Binyıl Anıtı'nın da bulunduğu yer. Meydanın iki yanında bulunan Güzel Sanatlar Müzesi ve Sanat Sarayı'nı da ziyaret listenize ekleyebilirsiniz. Kahramanlar Meydanı'nın hemen arkasında bulunan Şehir Parkı'nda ise keyifli bir yürüyüşe çıkıp parkın içindeki stantlardan birbirinden farklı Macar lezzetlerini deneyebilirsiniz.

Budapeşte'nin Yerel Tatları

Aslında siz de gittiğiniz şehirde yerel tatları merak edenlerdenseniz, yolunuzu mutlaka yine Peşte tarafındaki Büyük Pazar Alanı'na çevirmelisiniz. Üç katlı ve üstü kapalı olan pazar, Macar lokal tatlarını denemek için görülmesi gerekenlerden; gulaş ve langos ise en favori yemeklerden. Pazar alanının giriş katı daha çok Macaristan ile ilgili bütün ürünlerin sergilendiği alan; burada taze sebze meyveden tutun şarküteriye; hatta hediyelik eşyalara kadar her şeyi bulmak mümkün. Üst katında daha çok restoran seçeneğine sahip pazarda unutmamanız gereken ise, fiyatların biraz turistik olması sebebiyle yüksek olduğu.

,

Büyük Pazar Alanı'ndan sonra yakınındaki Büyük Sinagog uğranması gereken noktalardan. Sinagog sadece Budapeşte'nin değil, Avrupa'nın en büyük sinagogu olması ile oldukça önemli bir yere sahip.

Şehrin en önemli dini yapılarından bir diğeri ise St. Stephen Bazilikası. Neoklasik yapıdaki kilisenin içine giriş ücretsiz ama asansörü kullanarak bazilikanın tepesine çıkmak için bilet almanız gerekiyor. Kilisenin tepesi ise 360 derece muhteşem Budapeşte manzaraları sunduğu için, eğer bu seçenekle ilerlerseniz muhtemelen bu seçiminizden hiç pişman olmayacaksınız.

St. Stephen Bazilikası'nın bulunduğu meydan şehirde en çok fotoğraflanan noktalardan. Meydandayken "Gelato Rosa"nın oldukça yaratıcı tatlarla ve gül şeklindeki sunumuyla servis ettiği dondurmasını da denemeyi ihmal etmeyin.

St. Stephen Bazilikası'ndan sonra Zincirli Köprü'yü kullanarak Buda tarafına geçebilirsiniz. Şehrin en önemli yapılardan Buda Kalesi'ne isterseniz turistik füniküler ile, isterseniz de yürüyerek çıkabilirsiniz. Buda Kalesi'nin bahçesinde Budapeşte'nin inanılmaz güzellikteki manzarasının keyfini çıkarabilirsiniz, şu an Ulusal Sanat Müzesi olarak kullanılan müzedeki sergileri ziyaret edebilirsiniz.

Buda Kalesi'nden sonraki duraklar ise Balıkçılar Kulesi ve Matthias Kilisesi.  Balıkçılar Kulesi, Peşte tarafından güzel fotoğraflar yakalamak için turistlerin en vazgeçilmez noktalarından. Matthias Kilisesi 12. yüzyılda inşa edildikten sonra 1500'lü yıllarda Macaristan'ın Osmanlı hakimiyetine geçmesi ile bir dönem cami olarak da kullanılmış. Buda tarafında yer alan Gül Baba Türbesi de şehirdeki Osmanlı etkisini bizlere hatırlatıyor, ancak biraz yokuş sonrasında ulaşabildiğiniz türbe, restorasyon çalışmaları devam ettiği için bir süreliğine ziyarete kapalı.

Budapeşte'yi ziyaretinizde uğrayabileceğiniz bir diğer nokta ise Margaret Adası. Ada hem lokallerin hem de turistlerin keyifli zaman geçirdiği noktalardan. Siz de parkta küçük bir piknik molası verebilir; parkta bisikletlerle ya da bisikletli arabalarla gezintiye çıkabilirsiniz. Parkın girişindeki havuzda her saat başı müzik eşliğinde özel bir su şovunun olduğunu da hatırlatmakta fayda var.

Budapeşte: Küllerinden Doğan Şehir

Margaret Adası'ndan sonra yolunuzu Budapeşte'nin en ihtişamlı binası Parlamento'ya düşürmeyi unutmayın. 691 odalı Parlamento Binası rehberli turlar eşliğinde gezilebiliyor, ama Parlamento binasını turistlerin gözdesi haline getiren kısım ise, bahçesinde sergilenen askerlerin görev değişimi ve bayrak seremonisi. Bu ilgi çekici seremonileri izlemek istiyorsanız, siz de Parlamento bahçesinde buçuklu saatlerde yerinizi alın. En son seremoni bayrak kaldırmak için saat 18.30'da gerçekleştiriliyor.

Parlamentodan sonra Zincirli Köprü'ye doğru ilerlediğinizde nehrin kıyısında Tuna Nehri AyakkabılarAnıtı karşınıza çıkacak. 2. Dünya Savaşı sırasında 1945 yılında yaşanan korkunç olayların anısına hazırlanmış bu anıt, yakın tarihte neler yaşandığını acı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Geçmişinde yaşadığı bütün olumsuzluklara ve zor olaylara rağmen, Budapeşte küllerinden doğabilmeyi başarabilmiş bir şehir. Tarihinin aksine şu an hayatın gece ya da gündüz her zaman hareketli olduğu, ara sokaklarında ve meşhur avlularında yenilikçi, farklı ve popüler mekanlar üreten bir yer haline gelmiş durumda. İşte tam da bu yüzden siz de Budapeşte seyahatinizden meşhur avlularından en az birine uğramadan dönmeyin; en popüler iki tanesi Szimpla Kert ve Gozsdu Udvar.

Budapeşte'yi bir kere ziyaret ettiğinizde, sizi kendisine kesinlikle hayran bırakacak bir şehir olduğunu hemen fark ediyorsunuz. Işıl ışıl köprülerinden geçerken, Tuna Nehri'nin etrafına kurulmuş bu büyüleyici şehrin siluetine, muhteşem yapılarına, hiç durmayan hep hareketli sokaklarına vuruluyorsunuz. Budapeşte, belki de Avrupa'nın en kıymetlilerinden ve bu özelliğini kaybetmemek içinse elinden geleni fazlasıyla yapıyor. Siz de hala bu şehir ile tanışmamış iseniz, ilk fırsatta yolunuzu Budapeşte'ye düşürün; çünkü bütün güzelliğiyle bundan sonra tekrar tekrar gelmek isteyeceğiniz bir yer olacak sizin için…

Interrail turumuzun bu rotasında Budapeşte'den önce Sofya ve Bükreş'teydik. Sırada ise şu şehirler var: Viyana, Prag, BerlinAmsterdamBrüksel, Paris, Lyon, Nice, Torino, Bern, Stuttgart

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
Sinem Kocacan

Yazar Hakkında

Sinem Kocacan

İlk kez uçağa bindiğimde tek başınaydım, İtalya’da bir gönüllülük projesinde çalışmaya gidiyordum; yıl 2005.