Var Olan Tek Kemik Kilisenin Hikâyesi: Kutna Hora

Sizleri Çek Cumhuriyeti’nde iç dekorasyonu sadece insan kemiklerinden yapılmış bir kiliseyi gezmeye, Kutna Hora’ya götüreceğim. 
Öncelikle Kutna Hora hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. Bu küçük şirin kasabanın hikâyesi, 1276 yılında Anton adında bir keşişin bölgede gümüş madeni yatakları bulmasıyla başlıyor. Gümüş ile gelen zenginlik, kasabanın kurulmasına ve anıtsal yapılara yansımasına sebep oluyor. Halen Ortaçağ ve Barok mimarisine ait birçok eser korunuyor ve bu sebeple Aralık 1995'te UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır.  


 Kutna Hora Sokaklarından Bir Kare...

Kemik Kilise'nin Hikâyesi...

1278 yılında Sedlec Manastırı Başrahibi Heinrich, Çek Kralı II. Otokar tarafından Filistin'e kutsal topraklara elçi olarak gönderiliyor. Heinrich dönüşünde, Kudüs'ten aldığı bir avuç toprağı manastırın mezarlığına serpiyor. Böylece o mezarlığın kutsal toprakların bir parçası olduğu düşünülmeye başlanıyor ve birçok kişi bu mezarlığa gömülmek istiyor. 14. yüzyılda ise bölgede büyük bir veba salgını çıkıyor, binlerce insan ölüyor. Sadece 1318 yılında 30 bin kişi bu mezarlığa gömülüyor. Daha sonraki iç savaşlar, din çatışmaları ve ölümler sebebiyle mezarlık büyüyor ancak yetmez oluyor.


Kemik Kilise 

16. yüzyılda mezarlık daraltılmak isteniyor; ancak bu mezarlığa gömülmek isteyenlerin sayısı o kadar fazla ki. Ne yapalım diye düşünürlerken eski mezarlıklar açıyorlar. Çıkarılan kemikleri önce kilisenin bahçesine, daha sonra da yarı kör bir Sisteryan keşişi tarafından kilisenin içine yığıyorlar. Keşiş kemikleri piramit biçiminde yığarak, yaşam sırasında ölümü hatırlatarak insanlara ders vermeye çalışıyor.


Kemik Piramitlerden Biri...

İnsan Kemiklerinden Oluşan İç Dekorasyon
Kiliseden içeri girerken kemiklerden yapılmış süslemeler öncelikle sizi şaşırtıyor. Dekorasyonun güzelliği ise etkiliyor. Ancak bunların insan kemiği olduğunu düşündüğünüzde ürperiyorsunuz :)

İçindeki kemikler ve mezarlıktaki gizemler nedeniyle bir dönem büyücülük iddiasıyla kilise, İmparator II. Josef tarafından kapatılıyor. 19. Yüzyılda ise kilise, manastırla birlikte Swarzenberg Ailesi'nin eline geçiyor. Kilisenin Swarzenberglerin eline geçmesinden sonra, Çek ahşap oymacısı Frantişek RINT, 6 kemik piramidin ikisini bozarak, kilisenin her tarafını bu kemiklerle süsleyen dekorasyonu yapıyor. Hatta bu iki piramidin kemikleri yetmediği için, mezarlıktan yeni mezarlar açılarak elde edilen kemikler de kullanılıyor.
 
Kilisenin avizelerini ve piramitlerin üzerindeki taçları, kilisedeki kemikleri kullanarak dekore eden kişi ise İtalyan asıllı Çek Mimar SANTINI.


 Evinizin salonunda böyle bir avize hayal edin :)

Kilisede en gösterişli yere, yine kemiklerden Swarzenberg Ailesi'nin büyük bir arması işleniyor. Armada dikkat çekilen konu, "Bir Türk'ün gözünü oyan karga" betimlemesi. Bu betimleme 1591 yılında yapılan Raab Savaşı'nda Swarzenberg Ailesi'nin Türkleri yenmelerini sembolize ediyormuş.

  Swarzenberg Arması

İnsan kemiği, kafatası gibi korkularınız varsa yenmek için tam yerindesiniz ;) Bu korkularınızın üzerine gidebileceğiniz en ideal mekân! Tabii benim gibi üniversitede yurtta kalıp, tıp öğrencileriyle aynı çalışma odasını paylaşıp, envaı çeşit insan kemiği ve kafatasıyla ders çalışmalarına şahit olup korkunuzu yenmiş değilseniz :)

Mehtap Uşun

Yazar Hakkında

Mehtap Uşun

Elimde değil hakim olamıyorum;İçimde hep "Hadi gezelim" diyen ve sonrasında kendini seyahatte bulan bir gezenti var.Bazen ruhuna, bazen uzak diyarlara, bazen kapı komşusuna bir gidesini v