Bir Orta Çağ Kenti: Kutna Hora

Prag’a gelmişken Kutna Hora’ya uğramamak olmazdı. Kutna Hora, Ortaçağ'da yakınlarında bulunan gümüş cevheri sayesinde büyük önem kazanmıştı. Ancak 16. yüzyılda gümüş madeninin tükenmesiyle şehir gözden düştü, nüfus azaldı. 
Aslına bakılırsa Kutna Hora’nın madenlerinden çıkan gümüş Prag’ın kraliyet kasalarını doldurmuş ve bugünki Prag’ın gelişiminde büyük katkı sağlamıştır.
 
Birçok tarihi binayı içinde barındırması ve pek çok turistin ziyaret etmesine karşın çok sakin oluşu dikkatinizi çekecektir.
 
Nasıl Gidilir?
Kutna Hora, Prag’a yaklaşık 70 km uzaklıktadır. Prag’dan Kutna Hora’ya trenle yaklaşık 1,5 saatte gidebilirsiniz.
Hlavni Nadrazi (Merkez İstasyon) istasyondan şehirler arası bilet alabilirsiniz. Kutna Hora Mesto durağında indikten sonra kent merkezine gitmek için sarı tramvaya binmeniz gerekiyor. Elinizdeki tren bileti ile bu tramvaya ücretsiz binebilirsiniz. Yaklaşık iki durak gittikten sonra şehir merkezine gidebilirsiniz. Eğer şehir merkezi değil de, önce Kemikli Kilise'ye gitmek isterseniz sarı tramvaya bindikten sonra ilk durakta inmelisiniz.


Yol boyunca sıkılmayacağınızın garantisini verebiliriz. Çek’in yeşil doğası sizi büyüleyecektir.
 
Kutna Hora Şehir Merkezi
Kutna Hora şehir merkezine geldiğimizde dikkatimizi ilk çeken şey binaların az katlı ve bir o kadar da mistik oluşuydu. Her biri buram buram tarih kokuyordu. Binaların köşelerinde, cam fanusların içindeki aziz heykelleri dikkat çekiciydi.

Yorulduğunuzda kahvenizi yudumlayıp bir şeyler yiyebileceğiniz birkaç restoran bulunuyor. Meydanın hemen köşesinde çocuk seslerinin yükseldiği, ağaçların arasında bir park yer alıyor. Biz Toprak’dan dolayı bu parkta dinlenmeyi tercih ettik :)

Azize Barbara Katedrali
Yapımına 14 yüzyılda başlanan katedral 16 yüzyıla kadar büyük oranda tamamlanmıştır. Ancak ekonomik sıkıntılardan dolayı bazı kısımları 19. yüzyıl gibi geç bir tarihte tamamlanmıştır. Duvarlarında kasabanın gündelik yaşantısına ve ekonomik başarısına damgasını vuran madencilik ve darphanecilik faaliyetlerini öne çıkran freskler yer almaktadır. Katedral ayrıca Sefiller filminin seti olarak kullanılmıştır.

Kemikli Kilise (Sedlec Ossuary)
Merdivenlerden iner inmez gerçek insan kafatası ve kemikleri ile karşılaştığınızda ürperiyorsunuz. Kesin olmamakla birlikte içerisinde 40 bin civarı insanın kemikleri olduğu düşünülüyor.

Kilisenin bu hale gelmesinin hikayesi ise çok eskilere dayanıyor. Kilisenin yapım tarihi bilinmemekle birlikte 1278 yılında Kutsal Topraklara yapılan haçlı seferine katılan Kral II. Otakar’ın yanındaki bir keşişin Kudüs’ten getiridiği bir parça toprağı kilisenin bahçesine serpmesiyle bölge kutsanmış. 14. yüzyıldaki kara humma salgını ve 15 yüzyıldaki Hus Savaşları'nda ölenlerin çoğu kilisenin kutsiyeti sebebiyle buraya gömülmek istenmiş. Bir süre sonra mezarlık yetersiz kalınca, mezarlar kazılarak kemikler çıkarılmış ve kilisenin içinde saklanmaya başlanmış. 1879 yılında oyma sanatçısı František Rint, Schwarzenberg hanesi için kilisenin içine bugünki görünümünü vermiş ve Schwarzenberg hanesinin armasını kemiklerden bir komposizyonla kilisenin duvarına nakşetmiştir. Schwarzenberg hanesinin armasında gözü bir karga tarafından oyulan yeniçeri kafası gerçekten çok dikkat çekici bir ayrıntıdır.

İçeri girip çıktığınız zamana kadar her dakika içinizde o ürpertiyi hissediyorsunuz. Binlerce kafatasıyla yüz yüze gelmek insanda korkunç bir deneyim yaratıyor. Kilisenin belki de insana bu korku atmosferi ile ölümden sonraki hayat hatırlatılmak istenmektedir.

Kutna Hora, hem dünyanın en ilginç kilisesini içinde bulunduran hem de yalın Çek mimarisinin en güzel örneklerinin olduğu şirin küçük bir Orta Avrupa kenti. Prag’a gelmişken Prag’a yakın böyle güzel bir kenti görmenizi tavsiye ederiz.
 
Bebekle Kutna Hora
Şehrin içi bebek arabasıyla dolaşmaya uygun. Ancak Kemikli Kilise'ye girerken aşağı inen birçok merdivenin olması ve alanın dar olması bebek arabasıyla gezmenize engel olacaktır. Biz Toprak’ın ihtiyaçlarını merkezde bulunan çocuk parkında giderdik. Yanınıza mutlaka çocuk maması almanızı öneririz. Birkaç restoran olmasına rağmen hepsi makarna ve pizza ağırlıklı menülere sahip.
 Topraklı yollara devam... :)