Yeni Zelanda'ya Nasıl Ulaşılır?

Biz yıllık izinlerimizde ve resmi tatillerde yapmakta olduğumuz tatillerimizi kendimiz planlamayı tercih ediyoruz. Öncelikle aynı seyahati tur ile yapmak yaklaşık yarı fiyatına mal oluyor. Bunun temel olarak üç nedeni var; zaten ancak gece yatmak için girdiğimiz otelimizi 4-5 yıldızlılardan seçmiyoruz; programı düzenlemesi için birilerine para vermemiş oluyoruz, uçak biletlerini önceden alıyoruz, promosyon kullanıyoruz.

Süresi de uzun, mesafe de çok olunca üzerinde en çok çalışmamız gereken seyahat bu oldu. Aylar öncesinden izin talepleri yapıldı ve oraya en ucuz nasıl ulaşılır araştırması başladı. Biz araştırma yaparken THY bu konuda henüz antlaşması olmadığı için sonuç bile çıkarmıyordu. Artık Seul aktarmalı hizmet veriyor. Uçuş arama sitelerinden sonuç elde edilebiliyor ancak onda da etaplar için farklı hava yolu şirketi seçmek pek mümkün olmuyor. Gidiş ve dönüş noktalarınız birbirinden ayrı ise işler iyice karışıyor.

Asya'dan Aktarma

Biz alternatif aktarma noktalarına göre taramalar yaptık; Seul, Hong Kong, Kuala Lumpur, Abu Dabi, Dubai, Guangzhu, Singapur, Bangkok. İlk akla gelenler. Mil de kazanabilmek için fark az ise THY seçelim derken, Kuala Lumpur’a 2 kişi gidiş dönüş 4000 TL’ye biletlerimizi aldık. Bu biletlerden birini, uzun mesafede 2 kat değerli kullanılan kredi kartında birikmiş ve gelecek millerimizle ücretsiz aldık. Kart limitiniz oranında avans mil kullandırıyor, harcamalarla 1 yıl içerisinde kazanamadığınız miller faizsiz, cezasız, aldığınız fiyata eşit olarak hesabınıza yansıtılıyor. Ben limitimi harcama miktarım kadar tuttuğum ve arttırmalarına izin vermediğim için avans hakkım 2 bilete yetmedi, ama sene sonunda da borçlu kalmayacağım.

Uçuş arama motorlarından, o zaman sadece Kayak’ın radarında olan AirAsiaX bizim için muhteşem bir çözüm oldu. Kuala Lumpur’dan Melbourne ve Sydney’e şahane fiyatlara (su bile dahil değil) uçuyorlar. Melbourne gidiş, Sydney dönüş uçaklarımız için yaklaşık 2000 TL ödedik. Sonrası programın detaylandırılması ve alınan kararlar neticesinde iç ulaşımın sağlanması oldu. Ama ben şimdi sadece ulaşımdan bahsedeceğim.

Okyanusya’da sırt çantalı gezginler için adete özel tarifeler var, bagajsız, ikramsız uygun fiyatlı uçak biletleri milli havayolu Air New Zealand’da dahi var. İlave bagaj hakkını çevrimiçi alamıyorsunuz, eğer bagajınız varsa size 80 AUD fatura ediyorlar bagaj başına. Eğer 2 kişi tek bagaj veriyorsanız hala çok ekonomik oluyor, Melbourne’den Auckland’e kişi başı 180 Dolar'a bilet alabildik. Fakat bagaj konusunda çok sıkılar, kesin olarak 7 kilonun üzeri kabin bagajı kabul etmiyorlar. Tekerlekli kabin boy valiz kullanıyorsanız onların boş halinin 3 kilo dolayında olduğunu unutmayın, sırt çantası kesinlikle çok verimli oluyor.

Vize İşlemleri

Biz vize işini biletlerden sonraya bıraktık. Özellikle Yeni Zelanda inceleme için birkaç hafta sürenin kendilerine tanınmasını istiyor, son ana bırakılmamalı. En güzel özellikleri vizenin ücretsiz olması. Başvuru formunu (aile başı 1 adet), belgeleri ve pasaportunuzu gönderip sabrediyorsunuz. Acil durum oldu ve sabredemiyor gibi bir durumunuz olursa da telefon edin. Çok yardımcı oluyorlar. Benim acil bir iş seyahati durumum olunca bizim işlemlerimize yardımcı oldular ve birkaç gün sonra içlerinde el yazısıyla doldurulmuş vizelerimiz olan pasaportlarımız geri geldi.

Avustralya ise vize işini mali amaçlı yapıyor gibi. Pasaportunuzun fotokopisini, başvuru formunu ve eklerini kargoluyorsunuz. Kredi kartınızdan 130 AUD çekiyorlar, e-posta olarak vizenizi gönderiyorlar. Gördüğümüz kadarıyla tüm ziyaretçilere 1 yıllık çoklu giriş vizesi veriyorlar.

Belgesellerde Avustralya ve Yeni Zelanda’nın sınır güvenliği konusunda ne kadar titiz olduğunu izlemiş ama durumu anlamamıştım. Kuala Lumpur’a kadar sıkıntısız vardık. Öğrendik ki Air Asia, KLIA’nın LCCT (Low Cost Carrier Terminal) adlı ucuz terminalini kullanıyor. Oraya taksi ya da otobüs ile gitmek gerekiyor. O nedenle bavulları aldıktan sonra bir miktar Malezya Ringit’i edinmek gerek. Bu güzergahı kullanacaklara uçuşlar arası en az 3 saat koymalarını öneririm (hatta uçuşları bağlatamayacakları için ilkinin rötarına karşı daha da fazla).

AirAsia uçuşumuza check-in yaptırmaya çalışırken görevlinin ekranında benim için “Do Not Board” yazısı çıktı. İncelemeye soruşturmaya başladılar, telefonlar edildi. Vizemde problem varmış, göçmenlik bürosu bloke koydurmuş. O kadar içten uğraştılar ki, bundan sonraki seyahatlerimizde bu tip insanlarla karşılaştığımızda verebileceğimiz ufak hediyeler taşımaya karar verdik. Stresli geçen çeyrek saat sonunda Avustralya Konsolosluğu'nun vizeme pasaport numaramı yanlış yazdığı, araya bir basamak sıkıştırdığını bildirdiler. Merkezden düzeltme gelince benim biletimi de bastılar.

Uçağa geçiş kapısında, terminalin içerisinde tekrar X-ray’den geçiriliyor çantalar, havalimanından dahi almış olsanız suları teslim ediyorsunuz, yani uçakta satın alma zorunluluğu var. Sonra biri gelip size sorular sormaya başlıyor. Bizim sorguya çekildiğimizi anlamamız bile zaman aldı. Yaklaşık 8 kişi kadar bekliyor, bunların ikisi net olarak Malezyalı değil. Zaten sorguyu da onlar yapıyor. Bizi karı-koca ayırıp, ayrı ayrı benzer soruları sordular, "neden gidiyorsunuz", "neler görmeyi umuyorsunuz". Dönüş biletleri dahil evrakları falan kontrol ettiler, yaklaşık 10 dakikalık sorgu sonrası kabul edildik uçağa.

Melbourne’de yaklaşık 1 saat pasaport sırası bekledikten sonra kontrolü yapan görevli elini masanın altına götürüp bir düğmeye bastı. Birileri gelip bizi ve pasaportlarımızı aldı, Türk pasaportu olduğunu görünce de Türkçe bilen bir sınır görevlisine bizi aktardı. Sohbet havasında geçen sorgumuzda tekrar program ve biletlerimiz elden geçti. Görevli bizi uğurlarken “kalacağınız otel göç etmeye çalışan Malezyalıların tercih ettikleri arasında, o nedenle sorgunuz istenmiş olabilir” dedi.

Bavullarımızı aldıktan sonra bu sefer gümrük kontrolü için sıraya girdik. Elde valizler bir yarım saat kadar daha sabrettik havalimanından çıkabilmek için. Yiyecek gibi yasaklı hiçbir şey yoktu yanımızda. Her iki kuyrukta da elektronik cihazların kullanımı da yasak.

Bu sadece ilk varışımızdaki örnek. Yeni Zelanda’ya giriş çıkışlarda da benzer durumlar yaşanıyor. İki kişi olduğumuz için gözlemim her iki Türk’ten birini sorguladıkları yönünde. Eşimin vizesi sisteme işlenmediği için sorun yaşadık, pasaportlardan birinin taramasında problem olunca sorguya çekildik. Patlayıcı madde aramasından geçirildik, valizlerimiz ayrılıp taramadan geçirildi, kokusu çantamıza sinen, kendisini yediğimiz tavuklu sandviç nedeniyle köpeklere yakalandık, çantamız arandı.

Tüm uğraşlara rağmen tekrar gitmeyi umuyoruz, muhteşemdi. Dünyanın en sıcak, kibar insanları orada yaşıyormuş meğerse, ağzımızı açık bırakacak doğal güzellikler, kendisine hayran bıraktıran şehirler oradaymış.

***Diğer yazılarımı da www.GezmekGuzel.com’da paylaşıyorum.

Orhan Tuna

Yazar Hakkında

Orhan Tuna

Gezmeyi seven, gezip gördüklerini paylaşan biri.