Bodrum’dan gün ışığı ile birlikte hareket ettik. Milas – Söke yolu üzerinden yaklaşık 3 saat sürdü. Yolculuk sırasında Ege türküleri çalıyordu radyoda. Ormancı türküsü “Çıktım Belen Kahvesi'ne baktım ovaya, Bay Mustafa çağırdı dama oynamaya.” Bir daha yazılır mı böyle bir türkü? Düşünmeden edemedim. Ah bir ateş ver, Çökertme, İzmir’in Kavakları türküleri sırasını bozmadan çalıyordu. Bölgedeki dağlar aykırı olmak için denize dik uzanmışlar. Dağların bu tutumu hayranlıkla izlemeye değer. Gerek doğası, gerek insanları, gerekse türküleri ile Türkiye’nin en güzel bölgesi.
Dünyanın neşesi Bayındır, Ödemiş ve Tire dolaylarında "bayındır bayındır insanları hayındır" tekerlemesi ile anılıyor. Tekerlemenin hikâyesini araştırdım.
Günlerden bir gün yabancı bir adamın yolu buraya düşer. Adam camii 'ye girdiğinde ayakkabıları çalınır ve çıkışta merakla her gördüğü kişiye ayakkabılarını sormaya başlar. Bayındırlılar ise, ayakkabılarını dananın yediğini söyler adama.Adam da bu cevap üzerine;
Bayındır, Bayındır!
İnsanları hayındır, dana pabuç yemez ama bu da bana oyundur, der ve çaresiz yalınayak yollara düşer.
İşte tekerlemesi bu hikâyeden türemiş yerleşim yeri Bayındır’a ulaştığımızda büyük bir kalabalıkla karşılaştık. “Çiçeğin hikâyesi Bayındır’da başladı.” Temasının, işlendiği şölene akın vardı.
Festival alanına girince “Sizin için geldim buralara” diye seslendim.
Yaşam felsefem ”çiçekler nerede ben orada” olmasıdır. Bayındır; huzurlu sevgi dolu bir hayatı dileklerini çiçeklere iliştirerek sergilemiş. Çiçek kavramı çocukluğuma gidip geldiğim zaman tünelidir. Yol kenarlarında bulunan papatyaları toplardım. Saçıma taç yapardım. Dayanamam çiçeklere. Vurgunum. Çiçek denilince çocukluğumda ki bahçemiz gelir aklıma. Bahçede pembe, mor hatmi çiçekleri, yıldız çiçekleri, kadife çiçekleri gelir aklıma.
Çiçek denilince Küçük Prens gelir aklıma. Defalarca okuduğum bir kitap. Küçük Prens’te çiçek, ilk açıldığında en güzel olan ve fakat kısa sürede ölüp giden aşkı temsil etmektedir.
Bayındır’da Tarihe Yolculuk
Sadece uluslararası çiçek festivali ile anılan bu şirin beldemiz tarih kokuyor. Birçok camii, kilise, türbe, mescit tarih nöbetinde. Tarihi eserlerle ilgi bilgi topladım. Belediye bu konuda oldukça yardımcı oluyor.
Eski hükümet konağı: 1871’de inşa edilen Eski Hükümet Konağı, 1940 yılına kadar hükümet konağı amacıyla kullanıldı. Bayındır Belediyesi’nin bu konağı restore etmek için yürüttüğü projeyle konak, Kentler Birliği 2011 Ulusal restorasyon uygulama ödülüne layık görülmüş.
Hacı Sinan Külliyesi: Basra Tepesi üzerine Hacı Sinan Çelebi tarafından yaptırılan, ilk kayıtlara göre 1495 yıllarında adı geçen tarihi Camii, Osmanlı mimarisi özellikleri gösteriyor.
Eski Tekel Hanı:, Girişindeki kemer kilit taşı üzerinde Latince 1869 yazan han, Baştaş Caddesi’nde bulunuyor. H1322/ M1904 tarihli bir belgede ise yapının gayrimüslim Rum Hacı Save Efendi'ye ait olduğu tespit edilmiştir.
Bayındır Tren İstasyonu: 1883 yılında yapılan tarihi Bayındır Tren İstasyonu ulaşım noktası olarak hizmet vermektedir.
Tarihi Çamaşırhane: Halk arasında esvap hane olarak bilinen, günümüzde çamaşırhanesini yitirip çeşmesini koruyan bir miras.
Bayındır Tarihi Hamam: Şehir Hamamı diye anılan yapının 1196/1781-82 yılında inşa edildiği kayıtlarda.
Kilise Hamamı: 700 yıllık olduğu tahmin edilmekte olan hamamın yan duvarı eski Rum kilisesine ait ve eklentisinde bir de sarnıç bulunmakta.
Bayındır’da Çiçek Festivali'nin doğuşu
Çiçekçiliğin Bayındır’da temel gelir kaynağı olduğunu söyleyebiliriz. Bayındır’ın çiçekçilikteki ününü, yaymak ve yetiştiricilere pazar olanağı oluşturmak adına, her nisan ayının sonunda çiçek festivali yapılmasına karar verilmiş. 2010 yılında uluslararası bir nitelik kazanan festival programı büyüdükçe büyümüş. 4 Mayıs sabahı gelmiştik kente. Neredeyse bütün bayındır tertemiz giyinmiş alana toplanmış, davul zurna çalıyordu. Alanda Atatürk'ün üç boyutlu görüntüsü ile fotoğraf çektirme uygulaması büyük ilgi gördü. Hareketsiz durmayı hedefleyen, çiçeklerle bezenmiş canlı heykeller festivale ayrı bir renk kattı. Özellikle genç kızlar, çocuklar başlarında çiçekli taçlarla salınıyorlardı. O kalabalıkta bir kişi geldi elimi tutu. “Ben belediye başkanıyım.” dedi. Herkesin gülüşü çiçeklere yansıyordu. Çiçeklerin festival alanından ayrılma anı
Eller ve kucaklar çiçeklerle dolu. Mis gibi kokan, her gün büyüyen, gül goncalarının canlı, begonvillerin gülüştüğü, hanımellerinin göz kırptığı, bebek karanfillerin doğmak için saatlerini beklediği, kadife çiçekleri ise her döneme renk katmanın mutluğu ile selamlıyorlardı. Bahçesi olanlar, evinin bir köşesini, balkonunu tabloya çevirmek isteyenler çeşit çeşit çiçek satın aldılar.
Alanda ilk kez çiçekler içinde yaprak dökmeyen, kırmızı parlak renkli, silindirik fırça şeklinde yaprakları olan Avustralya kökenli süsü bitkisi fırça çiçeği ile tanıştım. Aynen biberon temizleyen fırçaya benziyordu. Görsel olarak son derece hoş bir ağaç.
Ege’de diğer festivallerde olduğu gibi keşkek kalabalıklar arasındaydı. Dinlenmek isterseniz Bayındır Belediye binasına yakın Kanarya Kafede dinlenmek size iyi gelecektir. Sonsuzluğun tohumlarını ekilmiş Bayındır ’da…
Tarihi eserleri geride bırakarak çiçeklerle eve dönüş
Bu güzel çiçeklerden bal yapan arılar da çiçeklerle birlikteydi. Sevdiklerim, memleketim, toprak annem kokuyordu.
Bu baharda avuçlarımda çiçeklerle zamanın içinde kayboldum. Mutlu mutlu dönüyorum evime.
Gönlümle birlikte evimi de çiçek bahçesi yapmaya karar verdim. Renkleriyle, kokularıyla büyüleniyorum. O kadar güzeller ki, seyretmek ruhuma huzur veriyor.Teşekkürler Bayındır…