Zil, Şal, Gül ve Sevilla

Sabahın erken saatleri... Biraz fotoğraf çekmek için erkenden kalkıp Qadilqivir nehri boyunca yürüyorum. Nehir kenarında Altın Kule’yi, Boğa güreşi arenasını Maestranza Tiyatro Salonunu fotoğraflıyorum. Saat 8 civarı ama hafta içi olmasına rağmen işe bir koşuşturma durumu yok. Hele de istanbul ile karşılaştırınca. Dükkanlar daha yeni yeni açılmaya başlıyor. Ufak büfelerde kahve sırasında sabah sohbetlerine tanık oluyorum.

Endülüs Bölgesinin başşehri olan Sevilla, aynı zamanda İspanya’nın da en büyük dördüncü kenti durumunda. Sevilla’nın eski Endülüs’teki adı İşbiliye. Kenti ikiye bölen Qadilqivir nehri ise tam 856 km uzunluğunda. Şimdilerde İspanya’ nın Endülüs eyaletinin başkenti olan Endülüs’un önemli şehirlerinden birisi imiş.

Sevilla Katedrali, Sevilla’nın tam merkezinde yer alıyor. En önemli turistik yerlerden. Katedralin kulesi La Giralda tüm ihtişamı ile şehre tepeden bakıyor. Bu kule, Emeviler döneminde Cami minaresi iken zaman içerisinde cami katedrale, minare de kuleye çevirilmiş. Cami olmadan önce ise yine ufak bir kiliseymiş bu yapı.

İspanya’nın güneyindeki bir çok kutsal mekan aynı süreçten geçmiş; Kilise – cami – kilise... Bu katedrali’nin diğer bir özelliği ise dünyanın en büyük mihrabını içerisinde barındırması. 8 yılda tamamlanmış olan mihrap, Hz. İsa’nın yaşamını anlatan resimlerle süslü. Dünyanın en büyük vaftiz havuzu da bu katedral içerisinde yer alıyor. Dünyanın en büyük dördüncü katedrali olan yapının içerisinde Cristof Colomb’un mezarının yer aldığı da söylenenler arasında. Çünkü Christoph Colomb Amerika'yı keşfe Sevilla'dan yola çıkmış. Ancak gerçek mezarının Dominik Cumhuriyeti’nde yer aldığı düşünülüyormuş.

Sevilla’da konaklayabileceğiniz otellere gelecek olursak, Old Town’da yer alan Apartamentos Mariscal oteli sizin için uygun bir seçenek olabilir. Otel 19. Yüzyılda yapılmış klasik bir Endülüs mimarisine sahip. Sevilla’nın tarihi dokusunu daha kaldığınız otelden yaşamaya başlıyorsunuz. Ayrıca ünlü Sevilla Katedrali’ne de yürüyüş mesafesinde yer alıyor. Diğer bir tavsiye olarak Old Town’ da bulunan Santa Cruz semtine yakın otellerden Hotel Don Paco ise özellikle tapas barlara ve birçok restorana yakın bir konumda yer alıyor. Üstelik civardaki otellere göre fiyatları da gayet uygun.

Sevilla’da önerilebilecek diğer oteller Santa Cruz yakınlarında ki Apartamentos Albareda 24, Heliopolis’te yer alan ve müzelere yakın bir konumda bulunan Silken Al-Andalus Palace ve Alcazar Sarayı ile Sevilla Katedrali’ne yürüyüş mesafesinde ki Hotel Murillo. Bu önerilerin dışında daha fazla otel seçeneği istiyorsanız, buradan booking.com’a girerek Sevilla otellerine göz atabilir, isterseniz rezervasyon yapabilirsiniz.

Katedrale kısa bir yürüyüş mesafesinde yer alan Alcazar (El-Kasr) Kraliyet Sarayı da oldukça etkileyici olan yapılardan. İçerişindeki işlemeler ve bahçe düzeni biraz Elhamra sarayını andırıyor. Çünkü zamanında Endülüs Araplarına hayran olan İspanya kralı, Elhamra Sarayını yapan ustaları Granada’dan bu sarayın yapımında çalıştırmak üzere getirtmiştir. Mimari açıdan hem Arap, hem de Hıristiyan unsurlarını bir arada kullanıldığını net olarak görebiliyoruz. Sarayın iç kısmında sedir ağacı yoğunluklu olarak kullanılmış. Ahşap adeta dantel gibi işlenmiş. Bu işlemelerin bir kısmı arapça yazılardan oluşuyor.

Sarayın bahçesi, Elhamra kadar etkileyici olmasa da oldukça oldukça geniş. Bahçede yer alan üzerlerinde Alcazar yazan seramik vazolar da bahçeye ayrı bir hava katmış durumda. Bahçedeki ufak havuzlarda ördekler ve etrafta dolaşan tavuskuşları var.

Buradan sonra Reyes Catolicos Caddesi boyunca kısa ama keyifli bir yürüyüş yapıyoruz. Her yerde turunç kokusu var. Bu ağaçlar ilk olarak Endülüslü Araplar tarafından ekilmiş. Yol boyunca ufak kafeler ve mağazalar yer alıyor. Bu cafelerden birinde günün geri kalanına enerji toplamak üzere bir mola veriyoruz. Cafenin içinde muhtemelen öğle tatilinde yemek yemeğe gelmiş Sevilla’lılar vardı. Hepsinin elinde birer kadeh kırmızı şarap ayak üstü muhabbet ediyorlardı. Burada biz de yan masadan kopya çekerek deniz ürünleri içeren paella sipariş verdik. Servis tüm İspanya genelinde olduğu gibi oldukça yavaş. Ama kesinlikle beklediğimize değdi. Yemekler muhteşemdi. Sevilla’da yenebilecek en pratik ve en yaygın şekilde bulabileceğiniz yemek ise ekmek arası kalamar. Ancak şunu belirtmeliyim ki, benim hayatımda yediğim en lezzetli kalamarlardı.

Yemek sonrasında ise İspanyol Meydanı adı verilen bölgeye gidiyoruz. Bu meydan İberia-America fuarı için 1929 yılında tamamlanmış ve yapımı tam 8 sene sürmüş. Çift taraflı iç bükey bir mimariye sahip olan bu alanın duvarlarında İspanya’nın 51 şehrinin özelliğini yansıtan resimler yer alıyor. Bu meydan yeni evlenenler için resim çektirecekleri muhteşem de bir fon oluşturuyor aynı zamanda. Bu nedenle etrafta çok sayıda gelin ve damat görüyoruz. Meydanın tam ortasında büyük fışkiyeli bir havuz var. Bu meydan büyük bir parka açılıyor. Dilerseniz parkta ise faytonlarla gezintiye de çıkabiliyorsunuz.

Sevilla gezimiz sırasında şanslıydık ki, hava da oldukça yumuşak ve güneşliydi. Bu durumdan yararlanarak nehirde tekne turuna çıktık. Bu tekne turları Altın Kule’ye yakın bir bölgeden kalkıyor ve yaklaşık 1 saat sürüyor. Bu seyahat esnasında Guinness rekorlar kitabına girmiş olan dünyanın en uzun tek parça köprüsünü de görebilirsiniz. Nehir boyunda nehre bakan duvarlardaki renkli grafitiler de ilginizi çekecektir. Sevilla’da vaktiniz olursa arenasını da mutlaka görmenizi öneririm.

Artık alışveriş zamanı! Sevilla’dan alınabilecek en güzel ürünlerporselen ve seramik tabaklar. Bunun yanında sevdiklerinize flemenko müzik CD’si ya da kastanyet alabilirsiniz. Gül desenli işlemeli şallar da Sevilla’nın vazgeçilmezlerinden. Ancak fiyatlar her mağazada değişiklik gösterebildiği için en az 2-3 mağazaya bakarak satın almanızı öneririm.

GÖKÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

GÖKÇE YILMAZ

 1982 yılında İstanbul’da doğdum. İlk ve orta öğretimini Sinop’ta gördükten sonra, lise eğitimi için İstanbul’a yerleştim.