Sevilla İspanya’da Endülüs bölgesinin en önemli kenti. İspanya’nın güneyinde yer alan Sevilla, Guadalquivir nehri kenarında yer alıyor. Sevilla’nın merkez nüfusu 700 bin kişi, çevre bölgeleri ile birlikte nüfusu 1,5 milyona yakın. Aynı zamanda İspanya’nın 3. büyük şehri olan Sevilla, Avrupa’nın sur içi bölgesi en geniş olan şehirlerinden.
3 arkadaş Endülüs bölgesinde 10 gün geçirmeye karar verdik. Başlangıç noktamız da tabii ki Sevilla oldu. Sevilla’nın çok içerisinde değil, biraz dışına doğru sevimli temiz 3 yıldızlı bir otelde kaldık. Ancak şehrin dışına doğru dediğim, Alcazar sarayına 20 dakika yürüyüş mesafesinde.
Sevilla’da konaklama için şehir merkezinde bir otel seçebilirsiniz. Old Town bölgesinde bulunan Apartamentos Murallas de Sevilla otelini tercih listenizin başında olmayı sunduğu imkanlarla hak ediyor. Otel, Sevilla Katedrali’ne 10 dakika mesafede olmakla birlikte Santa Cruz bölgesine de çok yakın. Bu konuma yakın ekonomik otellerden biri de Hotel Don Paco. İspanyol yemekleri ve tapas ile ilgilenenler için çevresinde bir hayli restoran bulunuyor.
Sevilla Katedrali’nin arkasında yer alan ve tarihi bir konağın içine kurulmuş olan Hotel Casa 1800 Sevilla hem şehir merkezi, hem de Sevilla tarihinin tam ortasında. Özellikle kültür gezisi yapmak isteyen gezginler için değerlendirilmesi gereken güzel bir yer. Yine bu bölgeye yakın bir lokasyonda bulunan Puerta Catedral Boutique oteli ise Maestranza Meydanı’na yaklaşık 200 metre uzaklıkta. Ayrıca otelin çevresinde alışveriş yapabileceğiniz birçok dükkan bulunuyor. Sevilla’da tercih edebileceğiniz birçok otel için buradan booking.com’a girebilir ve alternatiflerinizi çoğaltabilirsiniz.
Sevilla’nın en etkileyici yerlerinden biri belki de yarım ay şeklinde tasarlanmış olan İspanyol Meydanı. Bu yapı ilk olarak İspanyol pavyonu olarak inşa edilmiş. Buradaki iki katlı bina, Günümüzde Sevilla Üniversitesi ve Endülüs Özerk Bölge Yönetimi hizmet binaları olarak kullanılıyor. Ortasında da güzel ve genişçe bir süs havuzu var. Bu binada kafanızı sütunlardan uzatıp, sağa ya da sola baktığınızda göreceğiniz ritim etkileyecek. Bazı gelin ve damatlar evlendikleri gibi burada fotoğraf çektirmeye geliyorlarmış. Hava şanssızlığımıza yağmurlu olsa da, burada 3 farklı yeni evlenen çifte denk geldik. Bu meydanın diğer ilgi çekici yanı ise tarihi olayların betimlemesini yapan seramiklerdi. Endülüs bölgesinde zaten bol miktarda seramik göreceğiz. Arabistanlı Lawrence ve Star Wars filmlerinin bazı sahneleri burada çekilmiş.
Bir de İspanyol meydanının yanı başında uzayıp giden Maria Luisa Parkı ve içindeki at arabaları, bunların yağmura eşlik eden nal sesleri duyulmaya ve görülmeye değerdi. Burası aslında bir botanik bahçesi ve döneminde saraya aitmiş.
Şehrin en eski yahudi mahallesi olarak bilinen Santa Cruz’da yer alan en önemli yapılar La Giralda yani Sevilla Katedrali ve Alcazar Sarayı (Real Alcazar). Bu bölge İspanyol meydanından yaklaşık 15 dakikalık yürüme mesafesinde. Bu bölgede çok fazla turunç ağacı olduğu dikkatinizi çekecek. Bu ağaçlar zamanında Endülüslü Araplar tarafından ekilmiş bu topraklara. Ortalık mis gibi kokuyor. Parke taşı kaplı dar sokakları ve turunç ağaçları ile süslü meydanı ile Santa Cruz bölgesi de UNESCO tarafından koruma altına alınmış bir bölge.
Bu bölgede yer alan Bar Giralda’ya uğrayarak meşhur tapaslardan ve yanında elma likörü Manzanilla ya da sangria içebilirsiniz. Bu arada İspanya’da “acil”, “acilen” gibi kelimeler kullanılmıyor. Çünkü o kadar sakin, tadını çıkara çıkara ve yavaş yaşıyorlar ki hayatı. Bazen bizim gibi koşuşturmaya alışmış bir millet için hesabı beklerken ya da siparişi beklerken çileden çıkabilirsiniz. Çünkü siz hesap dedikten sonra hesabın gelmesi neredeyse 20 dakika sürebiliyor.
La Giralda, Magribiler yani Kuzey Afrika Müslümanları tarafından inşa edilmiş bir camii iken, 12. yy sonlarında katedrale dönüştürülmüş. İlk inşası yaklaşık 100 sene sürmüş. Avrupa’nın en büyük katedrallerinden biri olan La Giralda’nın giriş kapısı önüne bir de katedralin küçültülmüş bir maketi yapılmış turistler rahatça fotoğraf çekebilsin diye. La Giralda ismi Çan kulesi tepesinde yer alan bronz rüzgar gülünden geliyor ve inancı simgeliyor. La Giralda’nın kulesi yani önceleri minare olarak kullanılan kısmın yüksekliği 95 metre. Ama bazı kaynaklar 74 metre olduğunu söylüyor. Bu kulenin tepesine katedralin içinden yürüyerek çıkabiliyorsunuz. Bunu tavsiye ederim çünkü şehre tepeden bakmanın en kestirme yolu.
Bu katedralin diğer bir özelliği ise Kristof Kolomb’un mezarının bu katedral içerisinde yer alması. Ve bu bölümde Kolomb’un cenazesinin dönemin ünlü krallıkları olan Kastilya, Leon, Aragon ve Navara’nın kralları tarafından taşındığını betimleyen bir heykel yer alıyor.
Müslümanlar kenti terk ettikleri sırada o zamanlar camii olan La Giralda’nın taşlarını söküp götürmek istemişler. Ama 3. Fernando “götürülecek her taş için bir baş keserim” deyince La Giralda yerinde kalmış.
Katedral’in bulunduğu meydan Plaza de Contratacion ya da Virgen de Los Reyes Meydanı Sevilla’nın kalbi kabul ediliyor.