Çocuklarla Endülüs : Cordoba ve Sevilla

11 Ekim Cuma günü İst-Atatürk havalimanından Valencia’ya doğru yola çıktık.

Rotamız Valencia üzerinden sırasıyla  Cordoba, Sevilla, Ronda, Malaga, Granada, Murcia ve tekrar Valencia şeklinde olacak. Rahat ve sorunsuz bir uçuşun ardından Valencia havalimanına iniyoruz ve pasaport ve sonrasındaki bagaj işlemleri, bizim bagajlar 2 çocuklu olduğumuzdan biraz fazla ve parça parça bavullarımız ve bebek arabalarımızın tamamını sorunsuz aldığımız için mutlulukla hemen arabamızı teslim almaz için Europcar a gidiyoruz.

Endülüste araba kiralama Avrupa’nın diğer yerlerine göre daha uygun 7 günlük Nissan Qashqai yi 150€ dan kiraladık.

Tatilin başlangıç pozunu da Ömer’le birlikte verdikten sonra yollara dökülüyoruz

Navigasyonumuza Cordobadaki otelimizin adresini giriyoruz ve 5 saatlik uzun bir yolculuk bizi bekliyor, çocukları bu yolculukta oyalamak için yanımızda araba tv larımız getirdik ve de gerçekten şehirler arası geçişlerde çok rahat ettik , Ömer’in en sevdiği Şirinler dvd si yerleştirdik ve de Cordobaya doğru yola çıktık.

Yolda giderken uzun bir uçak yolculuğu sonrasında bu yolculuk biraz fazla geldi ama bunu planı yaparken düşünememişim maalesef, birde otobanda yol çalışması nedeni 1 saat kadar şehir içi trafiği gibi bir trafikte kaldığımız için yolculuğumuz iyice uzadı ve 6 saatte Cordobaya ulaştık.

Otelimiz hemen merkezde yalnız tek yönler trafiğe kapalı alan falan derken  araba ile ulaşım biraz sorun oldu sonunda gece 11 de otelimize ulaştık , oteli ararken gecede Cordobayı dolaşmış olduk , çok yorgun olduğumuz ve çocukların ikiside uyuduğu için direkt odamıza çıktık ve ertesi gün Cordobayı dolaşmak üzere dinlenmeye çekildik.

Sabah erken bir kahvaltının ardırdan yollara dokulecektik ki bizim oğlanlar otelin avlusunda oyuna daldılar yarım saatlik koşturmacanın sonucunda onları otelden ayrılmaya ikna ettik ve Cordobanın dar sokaklarına doğru daldık.

Cordoba darın sokakları ile şirin bir yer ilk durağımız Kurtuba Camii …. Gerçekten çok etkilendik.

Cordoba çok vaktimiz olmadığından dar sokaklarını ve avlularını görmek için kendimizi Cordoba sokaklarına attık. Yazılardan okuduğumuz Calleja de las Flores, Çiçekler Sokağı bulmak için dolaşıyoruz aslında çok aramamıza gerek kalmıyor kalabalığı ve daracık sokağı görünce Çiçekler sokağı olduğunu anlıyoruz ancak mevsim gereği çiçekler solmuştu. Resim çekilebilmek için kalabalıktan kendinize bir fırsat yaratmanız gerekiyor.

Barrio de la Juderia,yahudi mahallesini görmek için otelimizinde olduğu bölgeye geri dönüyoruz çok hareketli bir bölge bolca restaurant ve cafe var ,yemek için değerlendirmenizi öneririm .

Cordoba ile vedalaşıyoruz ve istikamet Sevilla 1:30 saatlik bir yolculuk sonrasında Sevillaya varıyoruz, bir önceki Sicilya tatilindede otopark probleminden dilimiz yandığı için yorumlardan okuduğumuz eski şehirdeki otopark problemleri nedeni ile kendimize eski şehrin dışında otopark olan bir otel tercih ediyoruz. Otelimiz merkezi biryerde NH Plaza de Armas  , arabamızı otoparka atıp bavulumuzuda odaya bıraktıktan sonra hemen yollara dokülüyoruz .

Nehir kenarından doğru Kathedrala doğru yol alırken karşımıza çıkan çocuk parkında çocuklara yarım saatlik bir oyun molası veriyoruz, çocukla seyahat etmenin ince ayrıntılarından biri gün içerisinde en azından 1 saat onların istediklerini yapıyoruz JParktan çıkıp nehir kenarından yolumuza devam ederken karşımıza Altın Kule çıkıyor (Torre del Oro) Kimilerine göre Amerika'dan getirilen altınların saklandığı yer olduğundan kimilerine göreyse vaktinde dış cephesi altınla kaplı olduğundan adı Altın Kule olarak geçiyor,içine giriliyor ancak biz girmedik.

Hemen altın kulenin önünden nehir turları kalkıyor bizde son tura yetişiyoruz ve günlerden Cumartesi olduğundan yerel halk ile birlikte eğlenceli ve bol çocuklu bir tur yapıyoruz. Bizim çocuklar gemide ispanyol çocukları ile kaynaşıyor yaklaşık 45 dk süren ve ingilizce ve ispanyolca anlatımın olduğu tur sonrasında gemiden iniyoruz. Burnumuza kathedrale çevirmiştikki duyduğumuz güzel müzik sesi ile kulenin yanındaki meydana yöneliyoruz. Canlı müzik eşliğinde Ömer ve Mert ile dansa başlıyoruz benimkiler ilginç figürleri ile ispanyollar arasından sıyrılıyor J (flemenkonun şehri herkes güzel dans ediyor sanki genetik miras mıdır nedir? :)

Benimkiler oradan ayrılmak istemeselerde yarım saatin sonunda kathedral tarafına doğru yola çıkıyoruz. Ömer etrafta dolaşan at arabalarını görünce onlara binmek istiyor biz de kathedralin önünden kendimizi küçük tur için bir at arabasına atlıyoruz. Küçük tur 30 € cathedralin önünden başlayan yolculuk Maria Lusia Parkı, Amerikan Meydanı, İspanyol Meydanı ve tekrar başladığınız yere geri dönüyorsunuz

İspanyol meydanı sevilllada en beğendimiz yer oluyor bu nedenle gecesi haricinde gündüzde görelim diye ikinci günümüzde tekrar geliyoruz, etrafta bolca gelin damat var onlarda resim çektirmek için burayı tercih ediyorlar. Meydanın çevresinde İspanya'nın tüm bölge ve kentlerinin çizimlerini içeren çiniler var ve gerçekten görülmeye değer. Birde çocuklar için eşek turu var bizim çocuklar bayıldılar 1 kişi 2 € , resim çektirmek 1 €.

Maria Lusia Parkı da çok güzel içerisinde çok güzel bir çocuk oyun alanıda var çocukların vakit geçirmesi için herşeyi düşünmüşler ,ispanyollar gördüğüm kadarı ile genç yaşta çocuk sahibi oluyorlar ve her birinde min 2 tane çocuk var hatta çoğunda 3 ve üzeri kendinileri takdir etmemek elde değil. :)

Akşam güzel bir yemek için kendimizi Triana bölgesine atıyoruz ve vitrininde istakozları görünce Rio Grande giriyoruz. Istakozlu paela çok başarılı idi , bunun dışında Endülüs hertürlü deniz böceğinizi yemeniz için uygun bir bölge bizim çocuklarda gün içerisinde çok yoruldukları için restaurantta usluca oturup oyuncakları ile oynadılar bizde rahatça yemeğimizi yedik , yanında da Cadiz bölgesinin üzümlerinden yapılmış güzel bir beyaz şarap içtik , ispanyada da şaraplar fena değil şarap seviyorsanız deneyin muhakkak.

Restaurant çıkışında Triana bölgesinde nehir kenarında yürümeye başladık ,bizim çocukların ikiside yorgunluğa daha fazla dayanamadı ve de uyuya kaldı bizde bunu fırsat bilerek hazır Cumartesi akşamıda olduğu için barların olduğu tarafa rotamızı çevirdik , gözümüze kestirdiğimiz bir barın önünde kendimize bir masa bulduk ve mojitolarımızı söyleyip çevreyi incelemeye başladık. Cumartesi akşamı olduğu için heryer çok canlı entresan olanı çocukları ile birlikte bara gelmişler çocuklardan biraz büyük olanları saat gece yarısını geçmiş olmasına rağmen hala ayakta küçükler ise bebek arabalarında mışıl mışıl uyuyor, hoşumuza gitti bu tablo gerçekten. :)

2. günümüzde kahvaltımızı edip saat 10:30 gibi kendimizi sokaklara atıyoruz bugünkü programımız Boğa Arenası, Katedral, Alcazar Sarayı, İspanyol Meydanı ve Flemenko Shov …

Otelden çıkıp kısa bir yürüyüşle arenaya geliyoruz burayı saatlik turlarla gezebiliyorsunuz şanslıyız 5 dk sonraki tura biletlerimizi alıyoruz ve içeri giriyoruz . son güreş bir önceki günmüş artık sezon kapanmış zaten endülüs’e gelirken bir boğa güreşine girmeyi hiç düşünmedik bize uygun bir spor değil maalesef… biz arenanın içerisinde bol bol resim çekilip tur rehberinin anlattıklarını dinlerken bizim çocuklar etrafta boğa arıyorlardı Ömer boğaları görmek istiyordu. Boğalar tatile gitmişler diyerek müzeyi gezmek için içeri giriyoruz. Güreşlerde matadorların giydiği hatta bazılarının üzerinde kanlarında olduğu eşyalardan oluşan müzeyi bizim oğlanlar sıkıldığı için hızlıca geziyoruz ve arenadan ayrılıyoruz rotamız Katedral ,gerçekten büyük ve güzel ancak en etkileyeci yanı kulesi Avrupada çok daha güzel katedrallar gördük.

Arenadan çıkıp rotamızı kathedrale çeviriyoruz ve kısa bir yürüşünde sonra kathedralin kulesini görüyoruz, Sevillada göründüğü kadar büyük biryer değil heryer birbirine çok yakın. Kathedralin içi gerçekten güzel ve görülmeye değer ancak Colomb ‘un mezarı tadilatta olduğu için o kısım kapalı imiş maalesef göremedik.

Alcazar sarayını gezmek için sarayın önüne geldiğimizde sırayı gördüğümüzde çok şaşırıyoruz hiçbir yerde bununla ilgili bir uyarı okumadığım için buraya internetten bilet almamıştım 30 derece sıcağın altında yaklaşık 30 dk bir bekleyiş ile bilet sırası bize geliyor , biletimizi alıp içeriye giriyoruz ,bahçeleri inanılmaz gerçekten Endülüste saray  bahçeleri gerçekten görülmeye değer. :)

Bizim çocuklarda buraya bayıldılar , tavus kuşlarını kovalarken çok eğlendiler gerçekten…

Alcazardan çıkışta kendimizi santa cruz daki dar sokaklarda buluyoruz ve keyifli bir gezi sonrasında çıktığımız meydanlık yerdeki restaurantlardan gözümüze kestirdiğimize oturuyoruz lakin artık karnımız zil çalışıyor. Ömer hemen kendisine kalamar söylüyor garsonda kalamar kelimesinden istediğini anlıyor benimkide bu durumdan çok memnun birde Ice teasini söyleyip adama anlayınca keyfi iki katına çıkıyor. Gelen yemeklerin hepsi birbirinden lezizdi gelen herşeyi sildik süpürdük .

Meydandaki hediyelik eşyacıdan da hediye işimizi hallededip oradan akşam gideceğimiz gösteri için bilet almaya gidiyoruz .

Sevilla da ikinci akşamımızda olmazsa olmaz diyipi bir flamenko gösterisine kendimizi atıyoruz, Gezimanya'daki dostlarımızın tavsiyesini dinleyip tercihimizi Santa Cruz bölgesindeki Los Gallos'u seçiyoruz ve gerçekten pişman olmuyoruz , 2 çocuklu olduğumuzdan bizi üst kata alabileceklerini söylüyor bileti satan daha da iyi oluyor, rahat rahat shovu izliyoruz yaklaşık 1:45 dk sürdü erkek dansçının performansı harikaydı birde son çıkan bir bayan flemenkocu vardı nefesimi tutarak izledim gerçekten. Bizim çocuklar 1 saatin sonunda sıkılıp arıza yapmaya başlayınca eşim onları alıp dışarı çıktığından o ikinci yarıyı göremedi maalesef ama erkek dansçı dışarıda Ömer ve Mert’e özel bir gösteri yapmış ve bizimkilerde dışarıda çok eğlenmişler. Oradan ayrılırken Ömer de gördüğü figürleri yapmaya çalışıyordu ailecek çok eğlendik hala dans figürleri ile bizi eğlendirmeye devam ediyor...