Ayşe Özkaya: “Ben azaltıyorum dedikçe ülkeler bölünüp, gidilecek yerlerin sayısı sürekli artıyor”

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ankara'da yaşıyorum. Atatürk Anadolu Lisesi’nde matematik öğretmeniydim, 3 yıl önce emekli oldum. İlk kez yurt dışına 1976 yılında çıktım. O yıllarda yurt dışına çıkmak yılda bir kez ile sınırlıydı ve koşullar günümüzdeki kadar kolay değildi. Yurt dışı organizasyonlarını yapmak zordu, uçak fiyatları çok yüksekti. 70’li ve 80’li yıllarda yurt dışı gezilerimde genellikle karayolunu kullanırdım. Çoğunlukla da organize turlarla çıkardım gezilerime. Sonrasında organize turların benim gezi ve macera ruhumu tatmin etmediğini fark edince bireysel gezmeye başladım. 30 yıldır bazen bir arkadaş, çoğu zaman da yalnız geziyorum. Resim galerilerini, müzeleri gezmeyi severim. Tiyatro, opera, konser, bale, modern dans ve trekking çok sevdiklerim arasında. Zamanımı bunlarla geçirmek beni rahatlatıyor. Arkadaşlarımla birlikte olmaktan hoşlanıyorum.

Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Gezmek benim için öğrenmek, keşfetmek ve en önemlisi özgürlük. Gezilerim bana her konuda sadece olduğum yerden değil, dünyaya tepeden bakmamı sağlıyor. Seyahat etmek hayatımın merkezi diyebilirim.

Ayşe Özkaya: “Ben azaltıyorum dedikçe ülkeler bölünüp, gidilecek yerlerin sayısı sürekli artıyor”

Şimdiye dek kaç ülke gezdiniz?
60 civarında ülkeyi gezdim. Bir geziye çıktığımda o ülkenin tamamına yakın bölgelerini gezmeye çalışırım.

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok neresi etkiledi?
En  çok sorulan soru budur. Her ülkeye gittiğimde yeni bir şeyler bulur ve heyecanlanırım. Bu nedenle “en” diyemeyeceğim. Asya, Latin ülkeleri, ada ülkeleri tercihlerim arasında...

Ayşe Özkaya: “Ben azaltıyorum dedikçe ülkeler bölünüp, gidilecek yerlerin sayısı sürekli artıyor”

Gezdiğiniz ülkeler arasında tekrar gitmek istediğiniz bir ülke var mı?
Tüm dünyayı bitirmeye kararlı olduğumdan, çok beğensem de tekrarlar yapmaktan kaçınıyorum ancak Avrupa ülkelerinde farklı yerlere gitsem de defalarca gittiğim yerler oluyor. Her gezimden sonra eve dönünce düşünürüm; bu ülkenin de üstünü çiziyorum haritadan, bir kez yeter ya da keşke bir daha gidebilsem derim. Ama ben azaltıyorum dedikçe ülkeler bölünüp, gidilecek yerlerin sayısı sürekli artıyor. Yine Latinler, ada ülkeleri elbette Greenland, Faro vs.

Bize biraz seyahat etme mantığınızı anlatır mısınız?
Bazen yakın bir arkadaşımla çoğu zaman yalnız geziyorum. Yalnız gezmekten çok zevk alıyorum. Gezi tempom hızlıdır, çabuk hareket ederim bu yüzden tek olmak, daha çok yer görmeyi ve gittiğim yerlerdeki insanlarla daha çok beraber olmamı sağlıyor. Tüm gezilerime ufak bir sırt çantasıyla çıkıyorum. İçine daha önceden biriktirdiğim giymediğim ya da eskimiş giysileri koyup kullandıkça ya birilerine veriyorum ya da atıyorum. Sadece kışı ve yazı birlikte yaşayacağım ülkelerde biraz zorlanıyorum. Biletlerimi çok önceden alıyorum. Böylece her zaman en az 9 ay önceden programım bellidir. Gezilerimi iki kategoride düşünüyorum biri uzun geziler diğerleri kısa olanlar. Kısa olanlar 2 haftalık, diğerlerinin önü açık.

Rotanızı nasıl belirliyorsunuz?
Haritayı açıyorum, bakalım  nereler kalmış diyorum. Uçak biletlerinin promosyonunu, iklim koşullarını düşünerek karar veriyorum.

Seyahat öncesi nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
Öncelikle aylar öncesinden biletimi alıyorum. Sonra internetten o ülke hakkındaki bilgileri okuyorum. Lonely Planet’i alıp inceliyorum ve genel bir plan yapıyorum. Gideceğim ülkenin durumuna göre bazen opera, bale biletlerimi önceden alıyorum. Çanta zaten minicik, giysiler de hazır. Uzun geziye çıkıyorsam bir hafta öncesinde dinlenmeye özen gösterip evde daha uzun zaman harcıyorum.

En son nereye gittiniz?
En son gezim  Kasım-Aralık 2014’te Nepal’di. Bu gezinin benim için ilginç bir yanı vardı 2 hafta Tibet Budist manastırında gönüllü olarak çalıştım.

Ayşe Özkaya: “Ben azaltıyorum dedikçe ülkeler bölünüp, gidilecek yerlerin sayısı sürekli artıyor”

Sırada neresi var?
Şu anda 1 Ekim’e kadar  biletlerim hazır. 1 Ekim sonrası programım da hazır ancak biletlerimi almadım. Şubat -  Amalfi kıyıları, Mart - Arnavutluk, Makedonya ve Kuzey Yunanistan, Nisan - Sardenıa ve Korsika, Haziran, Temmuz, Ağustos - Latvia, Letonya, Estonya, Finlandiya belki Norveç, Eylül - Çeşme  ve bileti henüz alınmamış Orta Amerika programı var.

Gezi deneyimlerinizi paylaştığınız blog ya da web siteniz var mı?
Büyük bir heyecanla blog yapıp yazıyordum ancak internet bir dönem kapatılınca ben de coşkumu kaybettim ve o günden beri yazmadım. Belki bir gün tekrar başlarım: www.ulasabildiklerim.blogspot.com

Güney Amerika, Alaska, Uzak Doğu gibi birçok farklı bölgeye seyahatleriniz olmuş, farklı kültürleri tanımanın size hissettirdiklerini bizimle paylaşır mısınız?
Bir kısmı gerçekten çok ilginç geliyor. Toplumun yaşam şekli, kültürleri bazen şaşkınlık zaman zaman da hayranlık uyandırıyor. Örneğin Alaska'ya gittiğimde havaalanında Eskimolarla karşılaşacağımı sanıyordum, elbette öyle olmadı.

Ayşe Özkaya: “Ben azaltıyorum dedikçe ülkeler bölünüp, gidilecek yerlerin sayısı sürekli artıyor”

Ülkelerin yeme-içme alışkanlıkları çok farklı olabiliyor. Siz gezilerinizde bu durumu nasıl belirliyorsunuz, yemek yemek için nasıl yerler tercih ediyorsunuz?
Yeme-içme benim önem verdiğim noktalardan biri. Mümkün olduğunca lokal lezzetleri tatmak istiyorum  ve en iyi yapan yerlere gitmeye çalışıyorum. Sokak satıcılarını da unutmuyorum. Hele Türk restoranlarına hiç gitmem.

Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir?
Konaklama yerlerimi ülkenin güvenliğine göre ayarlıyorum. Önceliğim hostellarda. Hostellarda kalmaktan çok zevk alıyorum. Hem ekonomik, hem güvenli hem de birçok arkadaş edinilebiliyor. Ara ara couchsurfing kullanıyorum. Bunu daha çok farklı insanları tanımak, yaşam tarzlarını görmek daha ayrıntılı bilgi almak için tercih ediyorum. Kaldığım yerde ev sahibi ya da sahibesiyle zaman geçirmeyi istediğimden biraz özgürlüğümü kısıtlıyor bu nedenle uzun sureli yapmıyorum. Çok hoş insanlarla tanışıp arkadaşlıklar edindim bu yolla ve diğer alternatifler, oteller, gasthoflar vs.

Bugüne kadar gittikleriniz arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer oldu mu?
Amerika'ya gittiğimde  hayal kırıklığına uğramıştım.

Farklı bir ülkeye yerleşmeyi düşündünüz mü?
Hiç düşünmedim. Sadece uzun sureli seyahatler olabilir.

Eğer imkânınız olsa 1 sene izin ve limitsiz maddi olanak verseler, nerelere giderdiniz?
Bugün yaptıklarımdan farklı bir şey yapmazdım. Programlarıma devam ederdim.

Ayşe Özkaya: “Ben azaltıyorum dedikçe ülkeler bölünüp, gidilecek yerlerin sayısı sürekli artıyor”

Türkiye’deki insanlar gezmek, seyahat etmek konusunda biraz eksik kalmış durumda, ne yazık ki ekonomik şartların da etkili olduğu bu durumun gelişmesi için önerileriniz var mı?
Evet, kesinlikle çok gerideyiz bu konuda. Bence yaşamlardaki önceliklerin  değişmesi gerek. 5 yıldız saplantısından kurtulup temiz, güvenli, ekonomik yerlere yönelmeli. Hostel, CS kullanılmalı. Kesinlikle yabancı dil öğrenilmeli ve gezmeyi bir yaşam sekline dönüştürmeli. Özellikle gençlere tanınan ek haklar kullanılmalı. Az parayla da bir çok şeyin yapılabileceği göz ardı edilmemeli.

Gezmeye yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nereden başlamalı, nelere dikkat etmeliler?
Öncelikle  yalnız gezmeyi öğrenmeliler. Dil, deneyim, genel bilgiler çok önemli. Yatırımlarını kendilerine yapsınlar. En yakın yerlerden başlasınlar. Avrupa’daki ülkelerin çoğu çok organize ve güvenli olduğundan Avrupa’dan başlamalarını, ardından uzaklara açılmalarını öneririm. Şehirleri yürüyerek gezsinler.